Muhammet Fatih Şahin
Muhammet Fatih Şahin

1. Türkiye Savaşı

İstesek de, istemesek de büyük bir savaşın içine giriyoruz. Sonucunun çok ağır olacağı, gelecek yüzyılın şekilleneceği, milyonlarca insanın derinden etkileneceği bir savaşın içine giriyoruz.

Her yüzyılda dünyada meydana gelen değişimler 21. yüzyılda da kendini göstermeye başladı. Dünya düzeninin tekrardan değişeceğinin imareleri ortaya çıktı. Ortadoğu’dan başlayan değişimler bütün dünyayı etkisi altına almaya başladı.

100 yıl önce verdiğimiz savaşların akabinde dağılan Osmanlı İmparatorluğu’ndan 780 bin kilo metre karelik vatan toprağını kurtarabildik. Topraklarımızın yarısından fazlası kendi bünyemizden ayrıldı. Vali atayarak yönettiğimiz vilayetler devletler haline geldi. Ayrılan her ülke bize düşman oldu. Bunlarla baş edemedik. Meseleleri çözemedik. Ancak milletin verdiği kahramanca mücadele sayesinde bağımsızlığımızdan asla ödün vermedik.

Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasından sonra Türkiye’yi küçük bir devlet haline getirmenin ve etrafını tamamen düşmanlarla çevirmenin verdiği rahatlıkla artık sonsuza kadar Türkleri dünya siyasetinden sileceğini zannettiler. Ancak artık anladılar ki Türkiye mevcut yapısı ile dünyaya yön verebilecek, arkasından on milyonlarca insanı sürükleyebilecek ve zulme dur diyebilecek bir potansiyele sahip bir ülkedir. Böldükleri Türkler zannedildiği gibi kendi kabuğuna çekilmedi, ‘Evet efendim’ demedi. ‘Siz bilirsiniz, biz bilmeyiz’ demedi. Aksine ‘Sen Ortadoğu’yu ne bileceksin, burada bir plan yapılacaksa bölgenin refahı için Türkiye’nin liderlik edeceği bir plan yapılacaktır’ dedi.

Özellikle 2011 yılı ve sonrasında başlayan ve gittikçe dozunu artıran saldırıların temelinde bu yatıyor. Osmanlı’nın yıkılıp Türkiye’nin kurulması ile başlayan küçültme planı bugün de Türkiye’nin yıkılıp çok daha küçük bir ülke kurma amacıyla devam ediyor. Türkiye’nin dünya sahnesinden ilelebet çekileceği ve kendini asla doğrultamayacağı bir pozisyona gelmesi bu savaşın en büyük amacını oluşturuyor.

MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması ile başlayan ve sanatı, sporu, iş dünyasını, siyaseti bünyesinde barındıran saldırıların en son ayağını 15 Temmuz darbe girişimi ile yaşadık. Bu bir işgal girişimiydi. Bu girişim direkt devletin bekasını hedef alıyordu. 15 Temmuz’un yüzyıl önce boğazlardan geçerek doğrudan İstanbul’u, hilafeti, devletin kalbini hedef alanların Çanakkale Savaş’ından gaye olarak hiçbir farkı yoktu. Çanakkale’den geçerek Osmanlı’nın başkentini kolayca ele geçirip ülkeyi bölmek isteyen düşmanın zihin yapısıyla 15 Temmuz’da ülke yönetimine kolayca el koyup devleti bölmek isteyen düşmanın zihin yapısının hiçbir farkı yoktu. Çanakkale Savaşı’nda devlet ortada yoktu. Mücadeleyi veren kahraman ecdadımızdı. 15 Temmuz darbe girişiminde de devlet kurumlarının büyük bir bölümü malum yapı tarafından rehin alınmıştı. Mücadeleyi veren kahraman milletimizdi.

Ancak Çanakkale’den sonra Birinci Dünya Savaşı bitmedi. Aksine savaşlar artarak devam etti. En sonunda Mondros mağlubiyet belgesini imzalamak zorunda kaldık. Ancak bu sefer böyle olmayacak. Çünkü Birinci Dünya Savaşı gittikçe küçülen bir Osmanlı’nın savaşıydı. Günümüzdeki savaş ise gittikçe büyüyen bir Türkiye’nin savaşıdır.

Türkiye Allah’ın yardımı ile bu savaşı kazanacaktır. Kazandığı savaştan sonra, barış dönemindeki kuralları belirleyeceği bir anlaşma imzalayacaktır. Ancak bu anlaşma bundan öncekiler gibi zülfüyâra dokunmayacaktır. Kendi vatan topraklarını dışarıda bırakmayacaktır. Kendi milletini başka devletlere teslim etmeyecektir. Kaybedilen bir savaşın akabinde barış anlaşmaları imzalamayacaktır.

Büyük anlaşmalar büyük zaferler neticesinde yapılır. İngilizleri savaşarak ezici bir biçimde yenmeden onları masa başında yenmek imkânsızdır. Dünün İngiltere’si bugünün Amerika’sıdır. Günümüz savaşları cephe savaşları değil gayri nizami savaşlardır. Amerika’nın Ortadoğu’da belini tamamen bükmeden, DEAŞ’ı, PYD’yi, Esad’ı ve nicelerini yok etmeden Amerika’yı masa başında yenmek olanaksızdır. Türkiye artık bu savaşın farkına vardı, hazırlıklarını tamamladı. İlk olarak şu anda verdiğimiz gizli savaşta akabinde de yapacağımız anlaşmada hezimetin en acısını zalimlerin hepsine yaşatacağız. Rabbim o günleri görmeyi bize nasip etsin inşallah.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X