Muhammet Fatih Şahin
Muhammet Fatih Şahin

Azalan İslami hassasiyet

Köşe Yazısını Dinle

Türkiye’de son birkaç yılda İslami hassasiyet azalmaya başladı. İnsanların hareket, konuşma, fikirlerinden bunu çok net hissedebiliyorsunuz.

Gençler arasında ateizm, deizm yükseliyor. Kendini ‘Müslüman değilim’ diye tarif eden kişi sayısı artmaya başladı.

Hatta inançsız insanlar akıl ve bilime önem veriyor, Müslümanlar bağnazmış gibi bir algı kendini gösteriyor.

Cuma namazlarına gittiğimizde safların eskisinden daha az dolu olduğunu görüyoruz maalesef.

Herkesin inancı kendinedir ve buna kimse karışamaz. Ancak mevcut tabloyu ifade ettiği için söylüyorum. Eskiden kapanan insanları görür ve duyardık. Şimdi ise kapalıyken açılan insanları konuşuyoruz.

Hatta yarı kapalılık diye bir şey ortaya çıktı. Her ortamda, her şehirde birçok insanın bu tarz giyindiğini görüyoruz. Ne tam kapalı ne tam açık.

Tek amacı gezmek olan ve bunu hava atma aracı olan birçok insan bunu ifade etmekten imtina etmiyor. İdealizm ve dava adamlığı lafları nadir duyduğumuz tamlamalar oldu.

Bizim de yaptığımız hatalar var. Kendimi de işin içine alarak söylüyorum. Gidilen serpme kahvaltılarında yapılan israfın haddi hesabı yok. Sorsanız hayvanlara veriyoruz diyen işletmeler var ancak hayvanların yediği ve yemediği yiyecekleri biliyoruz. Maalesef birçoğu çöpe gidiyor.

Neredeyse tüm müşterilerin yemekleri israf oluyor. Ancak bunu değiştirme düşüncesi ne müşterilerde ne de mekân sahiplerinde hasıl olmuyor.

Eskiden insanlar cemaat, dernek ve tarikatlara çocuklarını gönderirdi. Veliler çocuklarının İslami bilgi almasını ister ancak kendileri bazen bilgi eksikliğinden bazen vakit bulamadıklarından bunu yapamadıklarına inandığı için buralarda bazı eğitimleri almalarını isterdi. Ancak 15 Temmuz FETÖ darbesi sonrası korkudan artık kimse çocuklarını buralara gönderemiyor.

İslam’ı anlatan hocalara dönem dönem söyledikleri bazı tartışmalı cümleler için sosyal medya linçi uygulanıyor ve itibarları azalıyor.

Diyanet’e sürekli olarak ağır eleştiri yapılıyor.

Kitap okumayan bir millet olduğumuz için kendisi açıp bilgilenmek amaçlı kitap okuyan insan sayısı da bir hayli az. Yani İslam’ı öğrenmek için cemaat, hoca, devlet kurumu dahil hiçbir yerde toplumu etkileyen ölçüde aktif eğitim yapılamıyor. Kitap okumayan bir millet olduğumuz için sosyal medyada İslam aleyhinde sorulan sorulara yeterli ölçüde cevap verilemiyor. Halbuki hepsinin mantıklı cevabı var ama cevap verecek mekanizmalar yok. Hal böyle olunca insanların kafalarındaki soru işaretleri artıyor veya İslami hassasiyet azalıyor ya da dinden çıkmalar kendini gösteriyor.

Tablo oldukça kötü bir durumda ama bunu değiştirmek için çalışmalar yapılıyor mu ya da bununla dertlenen insanlar var mı? Onu da bilmiyorum. Kimse bununla ilgili bir şeyler söylemiyor.

En azından ‘Eskiden İslami hassasiyet daha azdı şimdi daha iyi durumdayız’ denmesi bile bu konu hakkında bir görüş bildirmek olacaktır. Ancak bunu bile duyamıyoruz ne televizyon ne de sosyal medyada.

Biz eğer dava sahibiysek, davamıza göre inanmayan bir kişi sonsuza kadar azap çekecekse insanları İslam’a ısındırmaktan daha büyük dava olamaz. Bunu illa dikta ettirerek yapmak da gerekmez. Dinimizi öyle güzel yaşarsınız ki size bakan insanlar İslam’a yaklaşmaya başlar.

Futbol, siyaset, ekonomi konuştuğumuzun sadece onda biri hadis ya da ayet konuşmak birçok olumsuzluğu engelleyebilir.

Dünyevileştik ve maalesef sınavı kaybediyoruz. Ülkede en üzüldüğün nokta nedir deseler ne ekonomi ne sığınmacı derim. Azalan İslami hassasiyettir en acısı.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X