Müslümanlar arasına sürekli nifak sokmak isteyen Batı dünyası bu aralar kendi iç meselesini örtbas edebilmek için Türkiye’yi dış düşman olarak göstermek istiyor. Batı’nın tarihsel farklılıklarını hatırlamanın ve ona göre pozisyon almanın günümüz siyaseti açısından çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Hıristiyanların üç büyük mezhebi vardır. Bunlar Ortodokslar, Katolikler ve Protestanlardır. Katoliklik ve Ortodoksluk Hıristiyanlığın ilk olarak ortaya çıkan mezhepleridir. Protestanlık ise her ikisini de kabul etmeyerek varlık iddiasında bulunan üçüncü mezheptir. Protestanlık mantık olarak İslam dünyasındaki haricilere benzer.
Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u fethetmeden önce Ortodoksların başkenti İstanbul’du. Katoliklerin lideri ise Papa’ydı. Fatih İstanbul’u fethettikten sonra Hıristiyan dünyasındaki bu farklılığı gidermek istemedi. Söz yerindeyse düşmanı tek çatı altında toplamadı. Hem inanç hürriyeti hem de siyasi öngörü gereği Ortodoksların İstanbul’da kendi dinlerini özgürce idame ettirmelerine izin verdi.
Osmanlı’nın yıkılış zamanlarında ise Sultan 2. Abdulhamid Bulgaristan ile Yunanistan arasında başlayan sürtüşmeyi hiçbir zaman dindirmedi. Her iki tarafa da haklısın diyerek düşmanın birlik olmasını engelledi. Böylelikle hasta adam pozisyonundayken bile Balkanlar’da isyan girişiminde bulunmak düşman için oldukça meşakkatli oldu.
5. yüzyılda Avrupa Hun İmparatoru Atilla, seri fetih hareketlerine giriştikten sonra ilkçağı kapatıp ortaçağı açan kavimler göçünün fitilini ateşledi. Süratle Batı Roma üzerine yürüyen Atilla, Batı Roma’yı tarihten silme fırsatı elde etmesine rağmen fikir değiştirip Doğu Roma üzerine yürüme kararı aldı. Ulaştığı takdirde Doğu Roma’yı tarihten silebilecek olan Atilla, evlendiği bir kadınla geçirdiği ilk gecenin akabinde ölü olarak bulundu. Yani Doğu Roma ile Batı Roma yok olma noktasına geldikten sonra güçlerini birleştirdi ve Atilla’yı mağlup etmeyi başardı.
Günümüz dünyasında Avrupa Birliği’nin lider ülkeleri Almanya ve Fransa Katoliktir. Yani Papa’ya bağlıdır. Protestan olan İngiltere ise tarihsel misyonunun getirdiği farklılıktan ötürü Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı almıştır. Çünkü Hıristiyan dünyasındaki farklılıklar yadsınamayacak boyuttadır. Geçmişe gittiğimizde mezheplerin birbirlerini aforoz ettiklerini dahi görürüz. Yani iyi günde ortak olan bu devletler işler biraz sarpa sarmaya başladıktan sonra hemen birbirleri hakkındaki eski defterleri açmaya başlarlar.
Rusya’nın başını çektiği Ortodoks mezhebi ise tarihin hiçbir döneminde diğer mezheplerin temsilcisi konumundaki Almanya, İngiltere ve Amerika ile sıkı bir dostluk içerisine girmemiştir. Osmanlı Devleti bütün Hıristiyan dünyası tarafından tehdit olarak algılanmasına rağmen Hıristiyanların kendi içerisinde birlik olamama sebebi budur. Bizim Türkiye olarak Avrupa’daki birliği değil farklılığı ön plana çıkarmamız daha akıllıca olacaktır. Zira PKK’ya ve FETÖ’ye hiçbir desteği esirgemeyen Avrupa’ya böyle bir tutum içerisinde bulunmak onların hak ettikleri bir sonuçtur.
Avrupa’daki artan Türkiye düşmanlığı kısa vadede avantaj gibi görünse de uzun vadede onların sonunu getirecek. Şu andaki Avrupa’ya bakınca çocuklarını korkutmak için ‘Seni Türklerle evlendiririm’ diyen ortaçağ Avrupa’sından farklı bir şey görmüyoruz. Avrupa’nın takındığı tutumun ırkları ikinci plana iten ve Hıristiyan birliği olan Avrupa Birliği’nde milliyetçi akımları artırarak Birliğin sonunu getirmesi işten bile değil. Tarih tekerrürden ibarettir. Başta Müslümanlar için zararlı gibi gözüküp sonraki yıllarda önemi anlaşılan ‘Hudeybiye Anlaşmasını’ unutmasınlar…
BAYKAL, KILIÇDAROĞLU, BBP VE HOLLANDA
Kılıçdaroğlu ‘Başbakan ve Cumhurbaşkanı başka bir partiden olursa asıl kavga o zaman çıkacak’ sözüyle ‘Yeni sistemde tek adam olacak’ söylemini bütünüyle reddettiği için…
Baykal ‘Peygamber bu yetkilere sahip olsa o bile bozulur’ diyerek kararsız muhafazakâr seçmenin kalbini yaraladığı için…
BBP evet diyeceğini açıklayarak MHP’den sonra milliyetçi insanları bütünüyle evete yönlendirdiği için…
Hollanda ise terbiyesiz tutumuyla ‘Terör örgütü hayır diyorsa bu referandumdan evet çıkmalı’ tezi tam da rafa kaldırılmışken ‘Avrupa hayır diyorsa bu referandumdan evet çıkmalı’ tezini zihinlere kazıdığı için…
Hayırcılara adeta saç baş yoldurttu.