Muharrem İnce’nin seçim döneminde oluşturduğu pozitif havanın rüzgârı esmeye devam ediyor. Özellikle muhalif basın tarafından Kılıçdaroğlu ağır biçimde eleştiri bombardımanına tutuluyor.
Muharrem İnce’nin Kılıçdaroğlu’na karşı kurultaylarda başlayan muhalif çizgisi onu CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığına taşımıştı. Kılıçdaroğlu tarafından ‘Seçimi kaybeder, biz de Muharrem İnce’den kurtulmuş oluruz’ düşüncesi ile aday gösterilse bile CHP tabanı tarafından karşılık bulması sonucunda CHP’nin başına Muharrem İnce geçmeli argümanı kuvvetli karşılık bulmuş oldu.
Demokrasinin güzel yanı toplumların neyi istediğini belirli periyotlarla net biçimde ortaya koymasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu zamanlar kimse kendisine şans tanımıyordu. Ancak kazandı. Hatta kazandığı belediye seçimleri kendisine başbakanlığın önünü açmış oldu.
Muharrem İnce de cumhurbaşkanı adaylığında partisinden çok daha yüksek oy oranına ulaştığı için partisinin başına geçmeyi hakkı kazandı ancak parti yönetiminin direnci ile karşılaştı.
Türkiye’de siyaset yapmak çok zor bir iştir. Zira henüz milletvekili ve belediye başkanı aday adaylığında bile çok zorlu engellemeler ile karşılaşmış olursunuz. Rakipler birbirlerinin ayağına basmaya çalışır, hatta kimileri bel altı vurmaya çalışır. Yol kat ettikçe, makamlar büyüdükçe mücadele de zorlaşır.
Parti genel başkanlığı gibi toplumun en değer verdiği makamlar ise asla kolay olarak elde edilmez ve el değiştirmez. Çünkü insanoğlu asla kendi rahatlığı ve egosundan ödün vermek istemez.
Kılıçdaroğlu’nun direnç göstermesi ve koltuğunu devretmek istememesi Türkiye siyasetinde hiç anormal karşılanmayan bir tablo ancak sürekli olarak yenilmiş bir liderin ülkeye vereceği zararı görmezden gelemeyiz.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başından ayrılmasını isteyen tek kesim CHP tabanı değil… İktidar partisi de Kılıçdaroğlu’nun siyasetten elini çekmesini fazlasıyla istiyor zira tabanına sürekli olarak oyların çalındığı için yenildiği algısını oluşturmaya çalışıyor.
Seçim gecesi CHP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamalar toplumu provoke eden ve seçime yönelik güveni azaltan türdendi. Adeta milyonları sokağa dökmeyi ve gezi benzeri kalkışma oluşturmayı amaçlayan bir girişimdi.
Sandıktan daha değerli biçimde millet iradesi gösterilebilir mi? Toplumsal eylemleri sonlandıran en önemli araç sandık olmasına rağmen Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP sandık sonuçlarına karşı gelerek toplumsal eylem oluşturmaya çalışıyor.
Muhalif insanlar CHP’nin Muharrem İnce ile iktidara geleceğine inanmaya başladı. İnsanları yaşatan umuttur. Çok büyük ve sancılı geçen ameliyat sürecinde bile eski sağlığına döneceğine inanan insanlar yaşadığı acılara ses çıkarmamaya çalışır çünkü içerisinde güzel bir gelecek umudu vardır.
Sadece CHP değil, toplumda karşılığı olan bütün partilerin; geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak liderler ile yola devam etmesi gerekmektedir.
Siyasi olarak geleceğe umutlu bakan ne kadar çok insan varsa toplum o kadar huzurlu olur.
Muharrem İnce CHP’nin başına gelir, Kılıçdaroğlu gibi kitlelerde büyük hayal kırıklığı meydana getirirse onun da aynı değişimle görevi bırakması gerekir.
Siyasi olarak gelişmenin iki ayağı vardır: Başarılı iktidar, akıllı muhalefet. Eğer bugüne kadar muhalefet akıllı eleştiriler yapmış olsaydı bugün ülke olarak çok daha gelişmiş bir konumda olabilirdik.