1913’te Osmanlı toprakları şimdikinin altı katıydı. On yıl gibi kısa bir sürede bu denli böldüler, parçaladılar…
Ancak anladılar ki Türkiye’nin potansiyeli hâlâ çok yüksek, yeniden küresel bir güç olabilir. İşte bu yüzden 1913’teki planın aynısını 2013’ten itibaren devreye soktular…
Hal böyle olunca bizim de; bir ve beraber olmamız, ortak yönlerimizi gün yüzüne çıkarmamız gerekiyor.
Fikrimizi, ideolojimizi, verilecek oyumuzu değiştirmemize gerek yok. Sadece empati yapmamız, birbirimizi dinlememiz, anlamak için çaba sarf etmemiz gerekiyor.
Lakin geçmişteki alışkanlıklarımızdan bir türlü vazgeçemiyoruz… Ayrıştırıyor, bölüyoruz.
FETÖ’nün bu denli büyümesinden hepimiz sorumluyuz. Hiç kimse sütten çıkmış ak kaşık değil…
15 Temmuz bağıra bağıra geldi. Ancak kulaklarımız olduğu halde duymadık. Duymak istemedik. Reddettik.
Balyoz, Ergenekon, İzmir casusluk davaları oldu. Sosyal demokratlar hedef alındı. Yargılanan herkesi hain ilan ettik. Hiçbirini dinlemedik. İşin içinde olanlar anladı sadece komployu, geri kalanlar izledi.
Baykal’a kaset kumpası kurdular. Genel başkanlık koltuğundan ettiler. Birçoğumuz bu komployu kim kurdu diye düşünmedi. Sadece izledi.
Düşünenler de o zamanın tabiriyle ‘Cemaat yaptı bunu’ dedi. Ancak ‘cemaatin’ genel başkan değiştirecek gücü var mı diye sorgulamadı. ‘Cemaat’ bundan sonra partilerde söz sahibi olacak mı diye düşünmedi. İzledi ve geçti.
17 Aralık oldu. Devamında da 25 Aralık. Lakin vaziyet değişmedi. Bu sefer de hükümet anladı olanı biteni. Geri kalanlar izledi.
Bahçeli’ye itibar suikastı yaptılar. Arkasından 15 Temmuz geldi. İşte bu sefer de MHP anladı.
Ancak 15 Temmuz’da izleyecek kimse kalmadığı için herkes anladı bu sefer. Topyekûn bir cevap verildi. Geldikleri gibi gittiler.
En büyük saldırı 15 Temmuz’du; ancak sonuçsuz kaldıkları yine 15 Temmuz…
Yani diyorum ki… Saldırılar ne denli şiddetli olursa olsun. Dışarıda hangi planlar yapılırsa yapılsın… Biz birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimiz, başkasına yapılan haksızlığı izlemek yerine ortak tepki verdiğimiz müddetçe bütün oyunlar sonuçsuz kalacaktır.
MÜJDAT GEZEN’E
Müjdat Gezen’in, Abdülmahit’in 5. kuşaktan torunu Nilhan Osmanoğlu’na söylediği çirkin sözleri işitince epey sinirlendim. Tıpkı ülkedeki milyonlar gibi…
Ancak Nilhan Osmanoğlu’na hayır kampanyası yürütenler tarafından belaltı espriler yapılmasının sadece evetçilerin işine yarayacağını fark ettikleri zaman pişman olacaklarını düşününce biraz olsun rahatladım. Tıpkı ülkedeki milyonlar gibi…
EL BAB’DA ŞEHİTLERİMİZ VAR
El Bab’da yine şehitlerimiz var. Millet olarak yastayız. Rabbim mekânlarını cennet nasip eylesin. Geride kalanlara dayanma gücü versin.
Beni daha çok üzense ‘yanlışlık sonucu’ 3 Mehmetçiğimizin Ruslar tarafından saldırıya uğraması…
Her ne kadar dost gibi gözüksek de… Ruslar bizden intikam aldı.
Üstelik CIA Başkanı’nın Türkiye’ye geldiği bir zamanda, Amerika ve Türkiye ilişkileri düzelir mi dendiği bir esnada, Trump ile Erdoğan telefonda dostane biçimde konuşmuşken…