2020’li yıllarda Rusya dağılmaya başlayacak ve bölgedeki gücünü tamamen kaybedecektir. Daha sonrasında Türkler kaçınılmaz olarak stratejik kararlar verecekler. Tampon bölgelerin kaotik durumlarına güvenerek kendilerini korumak için yeni açılımlar yapacaklar. Bölgenin jeopolitik yapısı yeniden düzenlenecek ve –bu konuda gerçek bir savaş olmaksızın- Türkler her yöne doğru etkiye sahip olmak için bölgenin yeni gücü olacaktır. Türkiye henüz resmi bir imparatorluk olmayacak ancak hiç kuşku yok ki, İslam dünyası içinde bir çekim merkezi olacaktır.

Amerika daha önceden gördüğümüz gibi daha büyük tehditlere set çekmek için bölgesel güçler oluşturmaktadır. Ancak Amerika Birleşik Devletleri bölgesel hegemonyalardan korkmaktadır. ABD küresel rakipler istemez. ABD bir dönem sonra Türkiye’ye bu açıdan bakmaya başlayacaktır. 2020’li yıllarda ABD-Türkiye ilişkileri git gide artan şekilde huzursuzluk yaratıcı bir boyuta dönüşecektir.

2030’lu yıllarda ABD’nin Türkiye algılaması belirgin şekilde değişecektir. ABD Türkiye’yi bir bölgesel çıkarları için tehdit olarak görecektir. Buna ek olarak Türkiye’de ideolojik bir değişim olabilir. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından beri seküler bir yapı içinde olan Türkiye dine karşı daha esnek yapı içinde olacaktır. Bu, bölgedeki Müslümanları Türkiye’nin genişlemesine karşı daha hoşgörü içinde olmaya itecektir. Sonuç olarak Amerika Birleşik Devletleri potansiyel bir İslam devleti olarak gördükleri Türkiye’ye karşı tavır içinde olacaktır. Bu dönemden sonra ABD Türkiye’nin gücüne karşı önlem politikası yürütecektir.

2040 yıllarında Türkiye, Rusya geriledikçe kararlılıkla kuzeye, Kafkasya’ya doğu ilerleyecektir. Bu ilerleme kısmen askeri müdahale ve kısmen de siyasi ittifakla gerçekleşecek. Türkiye Don ve Volga havzalarında kendisini öne sürecek ve oradan da doğuya, Rusya’nın tarımsal kalbine doğru ilerleyecektir. Müslüman Türkiye, Müslüman Kazakistan’ı etkileyecek, Türk gücünü Orta Asya’ya yayacaktır. Karadeniz bir Türk gölü haline gelecek. Kırım ve Odesa, Türkiye ile ticaretini önemli oranda artıracak. Bu bölgede yoğun Türk yatırımı olacaktır.

Balkanlar’da ise yoğun kaos olacak. Türkiye, bu geniş istikrarsız bölge olarak Balkanlar’a girecektir. Herhangi bir Avrupa gücünün Boğaziçi’ne yaklaşması, Türkiye için çok tehlikelidir. Boğaziçi’nin Türk kontrolünde olması, Avrupa güçlerini Balkanlar’dan çıkarmak ya da en azından onları karadan engellemek anlamına gelir. Bu nedenle Balkanlar’a girmek, Türkiye’nin önemli bir bölgesel güç olabilmesi için gereklidir.

Türkiye 2040’ta gerçekten de önemli bir bölgesel güç olacak. Irak ve Suriye’de hâkim olacak ve bu etki Suudi Arabistan’a kadar uzanacak.

Türkiye mevcut olan ordusunu ihtiyaçlarına göre geliştirecek ve bu gelişim hatırı sayılır kara kuvveti ile dişli bir deniz gücü ve hava gücünü de içerecektir.

Yüzyılın ortasında Türkiye’nin etkisi Rusya ve Balkanlar’dan geçerek Polonya ve Doğu Avrupa ittifakının geri kalanı ile çarpışacaktır. Ayrıca Akdeniz’de önemli bir güç haline gelerek Süveyş Kanalı’nı kontrol edecek ve gücünü Basra Körfezi’ne kadar yaşayacaktır. Türkiye, Polonyalıların, Hintlilerin, İsrail’in ve her şeyden çok ABD’nin korkusu haline gelecektir.

Bu cümlelerin hepsi darbe gecesi Erdoğan’ın uçağının koordinatlarını kendi resmi Twitter hesabından paylaşarak cuntacılara ulaştıran, CIA’in kardeşi Stratfor’un kurucu başkanı Gerorge FRIEDMAN’ın Gelecek Yüzyıl isimli kitabından bir alıntıdır. Kitap içindeki kendi tuttuğum notların bir bölümünü buradan paylaşarak ABD’nin ve akabindeki vagonların elçilikleri kapatmasının arkasındaki esrarı anlatmak istedim. Neler oluyor, ikinci darbe mi geliyor soruları zihinleri bulandırıyor. Giderek büyüyen siyasi hamleler birbirlerini izliyor. Her seferinden etkisini artıran aşağılık hamleler birliğimizi hedef alıyor. NATO darbesinden ve iç savaştan bahsediliyor.

Ancak siz ne yaparsanız yapın. Bu millet ayaklanmaya başladı bir kere. Yaptığınız planlarda boğulacaksınız. Türkiye’nin gelişmesi zulümlerinizin sonu olacak, bunun da farkındasınız. Bu yükselişe engel OLAMAYACAKSINIZ!