Muhammet Fatih Şahin
Muhammet Fatih Şahin
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Kolay olmayacak

Anayasa değişiklik paketinin Meclis’e geldiği ilk günde Beşiktaş saldırısı, teklifin görüşüleceği son günde de İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve AK Parti İstanbul İl Başkanlığı saldırıları; referanduma kadar milletimize yönelik saldırıların aralıksız devam edeceğini gösteriyor.

15 Temmuz’la başlayan sistematik saldırılar her geçen gün farklı bir boyut kazanmaya başladı. Doların yükselmesi, sivil vatandaşlarımızın haince hedef seçilmesi ve Fırat kalkanında şehitlerin gelmesi… Bu olayların her biri, hükümetin istifasıyla sonuçlanabilecek kadar ağır ve önemli gelişmeler olmasına rağmen mesele Türkiye olunca teori ile pratik birbirini tutmuyor.

Bu uyuşmazlığın en büyük nedeni de saldırılardan sonra verilen birlik ve beraberlik mesajlarıdır. Eskiden olsa, olayın ne olduğu dahi anlaşılmadan ‘TC kendi vatandaşlarını katlediyor’ diyerek milleti birbirine düşürmek isteyen hainler başarılı olurdu. Olayın üzüntüsü hissedilemeden suçluyu cezalandırma telaşı başlardı. Ekranlardan bunu açıkça söyleyen siyasiler, sosyal medyada yamyam gibi bekleyen sahte hesaplar timsah gözyaşları dökerdi. Devletimiz de hızlı reaksiyon gösteremediği için saldırılar amacına ulaşırdı.

Ancak günümüzde daha etkili saldırıların meydana gelmesine rağmen vatandaşımız bu girişimlerin birlik ve beraberliğimize yönelik olduğunu öngörerek girişimleri boşa çıkarıyor. Fethi Sekin gibi polislerimiz sayesinde vatandaşlarımızdaki şehadet aşkı daha da alevleniyor. Sanat ve spor camiasından verilen güçlü tepkiler saldırıların etkisini ortadan kaldırıyor. Nitekim istenilen çatışma görüntüsü kimseye verilmiyor…

Bir ve beraber olmak zordur. Büyük sermayelere rağmen kardeşliği muhafaza etmek daha zordur. Dünyanın neresine bakarsak bakalım büyük sermayelerin sadece kendi menfaatini düşündüğünü görürüz. Demokrasinin bekçisi rolünü oynayan Amerika’nın bile eskiden nasıl bir zihniyeti barındırdığını bir örnekle anlatmak gerekirse köleliğin kaldırılması çok etkili olacaktır. ‘1804 yılında Kuzey Amerika’da köleliğin yasaklanmasına yönelik bir teklif hazırlandı. Toplumsal kamuoyunun da bu teklife destek çıkmasıyla beraber Kuzey Amerika’da kölelik kaldırılmış oldu. Ancak aynı teklif Güney Amerika’ya geldiği zaman işin rengi değişmeye başladı. Kölelikten ciddi kazanç sağlayan bazı çevreler bu tasarıya şiddetle karşı çıktı. Teklif Güney Amerika’da ciddi bir dirençle karşılaştı, nitekim köleliğin kaldırılmasını savunun insanlar idamla cezalandırıldı. Aradan 58 yıl geçtikten sonra Başkan Lincoln tarafından Amerika’nın tamamında kölelik yasaklanmış oldu.’ Şu anda demokrasi ve insan haklarından bahseden Amerika’nın 150 yıl öncesine kadar köleliği savunması, demokrasinin ne denli zor kazanıldığının bir göstergesidir. ABD’de köleliği kaldıran toplumsal iç dinamikler olmuştu. Güçlü sermaye sahipleri de bunu engellemeye çalışmasına rağmen 58 yıl sonra bunu kabul etmek zorunda kalmıştı. Şimdi de bütün sermaye Hillary’yi desteklemesine rağmen Trump başkan seçildi. Eğer gizli bir anlaşma yoksa ve bütün bu çatışmalar büyük bir yalanın parçası değilse ABD derin devleti ikinci kez ciddi darbe aldı.

Milletinden güç alan liderlere savaş açan güçlü sermaye çevreleri; dünyanın her yerindeki ülkesinin menfaatlerini düşünen liderlere aynı anda savaş açmış durumda. Kim gelirse gelsin değişmeyecek bir sistem istiyorlar. Bu yüzden Türkiye’de de seçilmiş liderleri güçlendirecek ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemini’ engellemek için devreye giriyorlar.

Referanduma kadar insanımız türlü türlü tahriklere maruz bırakılarak süreç baltalanmak istenebilir. Büyük şirketler işçi çıkarımı yapabilir, siyasi suikastlar gerçekleşebilir, yalan haberler gizliden gizliye servis edilebilir. Nitekim Gezi Parkı eylemlerinden hemen önce ‘TC ibaresi kaldırılıyor’ yalanı sosyal medyada ciddi yankı meydana getirmiş ve birkaç saat içerisinde büyük bir toplumsal öfkenin doğmasına neden olmuştu.

Bu süreçte kendi milletvekilinin Meclis Genel Kurulu’nda acımasızca kavga ettiğini gören milletimiz yarın referandum çalışmalarında riskli eylemlere imza atabilir. Peşinden gittiği vekil yumruk yumruğa kavga ederken parti teşkilatlarımız sağduyulu bir seçim dönemi geçiremeyebilir.

Önümüzdeki süreç çok riskli. Toplumsal sağduyuyu egemen kılmak için parti genel başkanlarına büyük bir görev düşüyor. Aklımıza gelmeyen bin bir plan devreye girebilir. Ancak devletimiz hızlı refleks gösterirse, milletimiz de birliğini muhafaza ederse bütün girişimler sonuçsuz kalacaktır.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X