Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Kırsala büyük dönüş

Büyük göç dalgasıyla ‘Yeşil Bursa’ ünvanını yitiren Bursa’da eskiye dönüş var. İl Tarım ve Orman Müdürü Hamit Aygül, 2020 yılındaki tüm verilerin kırsala dönüşü işaret ettiğini söyledi: Son 1 yılda Çiftçi Kayıt Sistemi’ne 3 bin vatandaş üye oldu. Pandemiye rağmen tarımsal üretim arttı. Hayvancılık ve bitkisel üretim yatırımlarında talep patlaması var. Geçen yıla göre bin kadar yeni müteşebbis ya hayvancılık  alanında  yatırım yapmak ya da soğuk hava deposu kurmak için başvuruda bulundu.

Tarım topraklarını korumakta kararlı olduklarını belirten Aygül, “Verimli tarım topraklarını,  tarım dışı işlere açmıyoruz. Sayın Vali de Toprak Koruma Kurulu üyeleri de bu konuda çok hassaslar. Bizim görevimiz de zaten tarım topraklarını korumak” diye konuştu. Aygül, 2021 yılında tarım ürünleri fiyatlarının artacağını beklemediğini de söyledi.

—————-

Pazartesi Söyleşileri’ne konuk olan İl Tarım ve Orman Müdürü Hamit Aygül, önemli açıklamalar yaptı.

Bursa’da kırsala dönüş olduğunu belirten Aygül, tarımsal üretimde ve tarıma dayalı sanayide önemli artışlar yaşandığını kaydetti.

Aygül ile tarım alanlarının korunmasıyla ilgili mücadele ve üreticilere yönelik teşvikleri de konuştuk.

BURSA TARIM, TURİZM VE SANAYİ KENTİDİR

-Gaziantep, Hakkari, Sivas, Malatya, Hatay, Adana ve İstanbul gibi Türkiye’nin çeşitli kentlerinde görev yaptınız. Son durağınız ise Bursa oldu. 2 yıl önce Bursa’ya atandınız. Sanayisi ve turizmi gelişmiş olan Bursa’nın kent kimliği tartışması geçmişe dayanır. Bursa’nın tarım, sanayi ve turizm kenti tanımlamalarında sizin değerlendirmeniz nedir?

Tabii Bursa bizim açımızdan çok önemli bir tarım kenti. Bursa, bitkisel üretim, hayvancılık ve gıda sektöründe çok iyi durumda. Çünkü meyve ve sebzede, yem alanında ve süs bitkilerinde, miktar ve kalite bakımından öncü bir kent. İlimizde çok iyi hayvancılık işletmeleri var. Bunların  bazıları AB onay belgeli modern işletmeler. Hayvancılıkta da hem miktar hem kalite bakımından çok iyi durumdayız. En iyi ve en modern gıda işletme tesislerine sahibiz. Ayrıca turizm  bölgelerinin ihtiyaçlarını karşılayacak kapasitede dondurulmuş gıda firmalarımız var.  Dolayısyla aslında Bursa bir tarım kenti. Ancak Osmanlı’ya başkentlik yapmış ve yerli otomobili üretecek olan Bursa, aynı zamanda bir turizm ve sanayi kentidir.

 

“TARIM TOPRAKLARINI KORUYORUZ”

-Bursa’nın tarım topraklarının her geçen yıl küçüldüğü bir gerçek. Ekilebilir tarım topraklarımız ne kadar?

Özellikle son yıllarda tarım topraklarını her işe kullandırmıyoruz. Büyük ovaları tarım dışı sektörlere kullandırmakta çok daha titiz davranıyoruz. Eğer TOGG gibi milli bir proje varsa yardımcı oluyoruz ama  tarım topraklarını şahısların veya şirketlerin ferdi ihtiyaçlarına dönük olarak en zararsız şekilde kullandırtıyoruz.  Yani dikili ve özel ürün arazilerimizi mutlaka korumaya çalışıyoruz. İlimizde  347 bin hektar tarım toprağımız var. Yani 3 milyon 470 bin dekar tarım arazisine sahibiz. Tarım arazilerimizin  yüzde 41’i’nde tarla olarak yem bitkileri, hububat, baklagiller yetişiyor. Yüzde 12’si sebze yetiştiriciliğinde kullanılıyor.  Meyve ve süs bitkileri alanımız yüzde 13. Zeytinlik alanımız da yüzde 13. Topraklarımızın yüzde 6’sı da nadasta.

 

“İNSANLAR KÖYLERİNE DÖNÜYOR”

-Atıl durumda olan arazilerin, toplam büyüklüğü hakkında bilgi verir misiniz?

47 bin hektar atıl durumda olan arazimiz var. Yani yüzde 14’ü ekilmiyor. Ancak atıl durumdaki arazilerde 2020 yılında çok ciddi bir gelişme oldu. Atıl arazi sahiplerinin topraklarına yöneliş oldu. Yani topraklarında yaşamaya ve üretim yapmaya başladılar. Mesela Çiftçi Kayıt Sistemi’nin üye sayısı yüzde 10’un üzerinde arttı.  Bugüne kadar arazisini kullanmayan insanlar, topraklarını değerlendirmeye başladılar. 2019’da Bursa’da ÇKS’ne  29 bin 103 kişi üye iken, 2020’de üye sayısı 32 bin 41’e ulaştı.  Bunun dışında hayvancılığa yöneliş olduğunu görüyoruz.  Birçok yatırımcı bize gelip,  Hazine veya şahıs arazisi bulmamızı istiyor. Hayvancılık ve bitkisel üretim yatırımlarında talep patlaması var diyebilirim. Bunu Toprak Koruma Kurulu’na gelen başvurulardan da görebiliyoruz.  Geçen yıla göre bin kadar yeni müteşebbis ya hayvancılık  alanında  yatırım yapmak ya da soğuk hava deposu kurmak için başvuruda bulundu.

-Çiftçi Kayıt Sistemi’ne sokağa çıkma yasağını delmek için üye olunduğu söylendi. Bu iddiaya ne diyorsunuz?

Onun oranı çok sınırlı. Çünkü insanlar,  kendi arazilerini değerlendirmek ya da köydeki arazisine ev yapıp oturmak için Çiftçi Kayıt Sistemi’ne girdi.

-Bursa’da tarımı teşvik etmek için nasıl çalışmalar yürütülüyor?

Çiftçilerimiz Kırsal Kalkınma Ekonomik Destekleme Programı’ndan yararlanmaya devam ediyor. Bunun yanında İPARD destekleri söz konusu.  Tarım ürünlerinin paketlenmesi, ambalajlanması veya hayvancılık yatırımları noktasında talepler söz konusu. Bunun sınırı yok. İlimizde ne kadar talep olursa Bakanlıktan o kadar çok destek alırız. Bursa’da son 14 yılda 160 civarında Tarımsal sanayi ve gıda sanayi firması  kuruldu. Bu girişimcilere 45 milyon lira hibe verildi bakanlık kaynaklarından. Çiftçilere üretim destekleri veriyoruz. Geçen yıl Bursalı çiftçilere 180 milyon lira destek verildi. Bu da ciddi bir destek.

 

“BURSA’DA TARIMSAL ÜRETİM ARTTI”

-Tarım topraklarının korunması adına neler yapıyorsunuz?

En önemli çalışmamız 2020’de 4 büyük ovaya 5 büyük ova daha eklememiz oldu. Büyük ovalardaki tarım dışı faaliyetlere Bakan Bey’in onayı gerekiyor. Bakan Bey de bu talepleri çok titiz bir şekilde inceliyor.  Çünkü tarım topraklarının korunması konusunda çok hassas.  Hükümetin de  eskisi gibi her yere her türlü tesis yapılsın gibi bir yaklaşımı yok.  Daha çok  verimsiz, ülke ekonomisine katkısı az olacak veya olmayacak yerlerle ilgili yardımcı olunuyor ama verimli tarım toprakları pek açılmıyor tarım dışı işlere. Sayın Vali de Toprak Koruma Kurulu üyeleri de bu konuda çok hassaslar. Bizim görevimiz de zaten tarım topraklarını korumak. Pandemiye rağmen, ilimizde tarımsal üretim arttı. Buğday üretimi 2019’da 197 bin 651 ton iken 2020’de tahminlerimize göre 236 bin   892 ton oldu. Yani buğday üretiminde yüzde 20’lik bir artış söz konusu.  138 bin ton olan dane mısır üretimi  190 bin tona yükseldi. Patates 35 bin tondan 41 bin tona yükseldi.  Sebzelerde de 2019 ve 2020 üretimi başa baş oldu diyebiliriz. Sadece salçalık domateste 100 bin tonluk bir azalış oldu. Armut üretimi yüzde 10 arttı, zeytin 79 bin tondan 115 bin tona çıktı.  Bursa, Türkiye’deki  124 milyon tonluk bitkisel üretimin 5,5 milyon tonluk kısmını karşılıyor.  2019’da 5,2 milyon ton olan bitkisel üretim, 2020’de 5,5 milyon tona çıktı. Süt üretimi 320 bin tondan 594 bin tona yükseldi. Sığır 239 binden 261 bine çıktı. Küçükbaş hayvan sayımız 579 binden 763 bine yükseldi. Su ürünleri üretimimiz  6 bin tondan 7 bin 800 tona çıktı.

-Tarım topraklarının imara açılmasıyla ilgili taleplerde zorlandığınız oluyor mu?

Malaesef geçmişte Tarım İl Müdürlüğü ve Toprak Koruma Kurulu’ndan görüş alınmadan imar uygulamaları olmuş.  Bunlardan mahkemeye intikal eden bazı uygulamalar iptal ediliyor, bizden tekrar görüş isteniyor. Biz de daha titiz davranıyoruz. İlçelerin ya da köylerin ihtiyaçlarını karşılama noktasında yardımcı olunuyor ama ihtiyaç dışı taleplere de çok sıcak bakılmıyor. Bazı ilçelerde köy yerleşik alanlarının çalışmaları sürüyor. Belediyelerin taleplerinin oldukça önemli kısmı kesilerek uygun görüldü. Mesela 100 dönüm talep olduysa 20 dönüm uygun bulundu.

 

“KIRSAL TURİZM YATIRIMLARINDA ARTIŞ VAR”

-Bursa tarım kenti olduğu kadar, ormanlarıyla da bilinen bir kent. Orman alanlarının turizme dönüştürülmesi noktasında yeterli çalışmalar var mı? Özellikle yerel yönetimlerin yeni projeleri var mı?

Tabii ilimizde epey fazla ormanlık alan var ama Bursa, turizmde geç kalmış bir il. Çok imkan olsa da turizm için  son yıllarda bir kıpırdanma olduğunu görüyoruz. Kırsal kalkınma yatırımları arasında turizm yatırımlarının desteklenmesi de var. Geçmiş yıllardaki kırsal turizm yatırımları talebiyle geçen yılki talepler arasında ciddi fark var. Kırsal turizm yatırımlarına dönük taleplerden, turizmde bir canlanma olduğunu anlıyoruz.

-Bundan 30 yıl önce yediğimiz şeftalinin tadını alamıyoruz. Aynı şekilde diğer meyve ve sebzelerin de eski tadı yok. Bu noktaya nasıl geldik?

Bursa’da ürünlerin önemli kısmı hem iç piyasaya, hem de ihracata gidiyor. Böyle olunca da ihracata gidecek ürünler, tam olgunlaşmadan hasat ediliyor. Tam olgunlaşmadan hasat edilen ürünler de lezzetli olmuyor.  Ama yurt içine giden ürünler daha lezzetli. Avrupalılar çok lezzetli ürünler talep etmediği için, çiftçimiz de ona göre üretim yapıyor.

 

“ÜRETİM KADAR PAZARLAMAYA DA ÖNEM VERİYORUZ”

-Tarımsal planlamayı da sormak isterim. Özellikle Bursa gibi bir tarım kentinde, tarımsal planlamayı doğru bir şekilde uyguluyor muyuz? Yani üretici,  ekeceği ürünle ilgili doğru yönlendiriliyor mu?

Geçmişte bakanlığımızın asli görevi üretimdi. Son yıllarda pazarlamaya da önem verilmeye başlandı.  Geçen yıl digital  tarım pazarı isminde bir internet sitesi açıldı. Bu sitede üreticiler ürünlerini  Türkiye’nin herhangi bir yerine  pazarlıyabiliyorlar. Çok sayıda çiftçimiz bu sistemi kullanmaya başladı. Bunun dışında, ürünler artık  tarımsal kalkınma kooperatiflerimizde daha çok pazarlanıyor.   Aslında her ürünün müşterisi mutlaka oluyor ama önemli olan maliyetin üzerinde satmak.  Ülkemizde maalesef  iklim şartlarından,  kuraklıktan, don gibi doğa olaylarından üretim her zaman aynı düzeyde olmuyor. Bazı yıllar üretim maksimum seviyeye çıkarken, bazı yıllar azalabiliyor. İşte bu durumu önlemek için seracılık çok ciddi geliştirildi.  Çiftçilerimiz de bu konuda bilinçlenmeye başladılar. Geçen yıl BEBKA’ya  üretici örgütlerinin pazarlama  kapasitelerinin geliştirilmesiyle ilgili proje sunduk. Eğitilen çiftçiler ürünlerini daha iyi fiyata pazarlama noktasında bilinçlendiler. Bunların dışında BM gıda ve Tarım Teşkilatı ile çalışıyoruz. Bursa’daki yerli halkın ve Suriyeli sığınmacıların ekonomik düzeylerini iyileştirmek ve tarımsal üretime katkıda bulunmak için çalışıyoruz. Japonya kaynaklı bir fondan Orhaneli’ndeki bir  kooperatifimize destek sağlayarak kadın çiftçilerin ürünlerini kooperatif aracılığıyla satması için çalışmamız oldu. Yine gönüllü kuruluşların ve büyük firmaların dezavantajlı gruplara destekleri oluyor. Onları yönlendirerek hem ekonomik alt yapıyı güçlendirme hem de ürünlerini pazarlamalarına yardımcı oluyoruz.

 

“TARIM ÜRÜNLERİNİN FİYATININ ARTACAĞINI BEKLEMİYORUM”

-Son yağışlarla rahat nefes aldık ama 2020 son yılların en kurak yılı oldu. Bunun da tarım üretimine yansıyacağı söyleniyor. Mesela İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik, buğdayın yetişmeden yüzde 30 fire verdiğini belirtti. Bu yıl kuraklık tarım ürünlerini nasıl etkileyecek?

Son yağışlara kadar endişeliydik ama önemli miktarda yağış düştü. En az yağış alan ilçemiz  İnegöl’e 70 mm yağış düşerken, en fazla yağış alan Keles gibi ilçelere 120 mm’nin üzerinde yağış düştü. Bu bizi umutlandırdı.  Büyükorhan dışında, tüm sulama barajlarındaki seyiye geçen yılla aynı. Bursa’nın içme suyunun temin edildiği Doğancı ve Nilüfer’deki su seviyesi geçen yılın seviyesinin az da olsa üzerine çıktı.  İznik ve Uluabat Gölü’ndeki su seviyeleri geçen yıllara göre düşük ama kar sularının erimesiyle bu göllerin su seviyesinin de yükselmesini bekliyoruz. Önümüzdeki günlerde de yağış olursa endişelenecek bir durum olmaz.

-Kuraklığın ürünlerin fiyatlarına yansıması nasıl olacak?

Pandemiyle birlikte tarım ürünlerine olan talep arttı Ülkemizde raflara hücum olmadı ama tarım üretiminde  artış oldu.  2020’de yeterli fiyatlanma olduğundan 2021’de aşırı fiyatlanma olacağını düşünmüyorum. Çünkü  dünyada pandeminin etkisiyle üretim azalır korkusu oldu ve tarımsal ürünlere ciddi talep geldi. Böylece gıda ihracatımız artarak 18 milyar dolar oldu.  Diğer ülkeler yerli üretimlerini destekleyecekleri için geçen yılki gibi aşırı talep beklemiyoruz. Böylece  2021’de fiyat seviyesinin korunacağını bekliyorum.

FOTOĞRAFLAR: BİRCAN ÖRSEL

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X