Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Otomotive Beyçelik damgası

Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından biri olarak gösterilen yerli otomobilde süreç hızla ilerlerken, Bursa adına müjdeli haber Beyçelik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Faik Çelik’ten geldi: Başarımızın sırrı tüm yeni projelerde ön sıralarda olmamız. Yerli otomobilin  şaşe ve çelik parçalarını da biz üreteceğiz.

2023 yılına kadar büyük yatırımlara imza atacaklarını belirten Çelik, “2023’e kadar  sadece otomotivde 200 milyon  euroluk yatırım yapacağız. TEKNOSAB’da 80 bin, Gebze’de 80 bin metrekare kapalı alan yatırımlarımız olacak” diye konuştu. Çelik, çıraklıktan  patronluğa uzanan ilginç yaşam öyküsünü de anlattı.

———————————-

Söyleşimizin bu haftaki konuğu olan Beyçelik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Faik Çelik, önemli açıklamalar yaptı.

Yaşama Ankara Polatlı’da gözlerini açan Çelik, çıraklıktan patronluğa, soba kalıpçılığından, holding sahipliğine uzanan ilginç yaşam öyküsünü anlattı.

Yerli otomobille ilgili önemli bir haber veren Çelik, sanayi sektörü, genel ekonomik tablo ve özel yaşamı hakkında da konuştu.

“HAYATTA 4 ŞEYE ÖNEM VERDİM”

 -Faik Çelik, Ankara Polatlı’dan Bursa’ya göç etmiş bir ailenin çocuğu. Bursa’ya geldikten sonra komşunuz olan bir soba kalıpçısının yanında işe başlıyorsunuz. Askerden geldikten sonra da kendi işinizi kuruyorsunuz. Daha sonra  otomotiv sektörüne geçiyor ve  holdingin temellerini o yıllarda atıyorsunuz. Tahsiliniz ve sermayeniz olmadan, Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birine nasıl sahip oldunuz?

Çocukluğumda ve gençliğimde kendi işimi kurma hayallerim vardı. Bursa’ya geldikten sonra önce çıraklık yaptım ardından kendi işimi kurdum. Hayatta dört şeye önem veririm. Kimseyi kıskanmam, kimsenin işinde gözüm olmaz, kimsenin kazancında gözüm olmaz, ahlaklı ve dürüst yaşarım. 1976’da askerden geldikten sonra 1979’da ilk atölyemi açtım. Mutluydum ama hayallerim hep kendi işimi kurmak, insanlara iş vermek ve arabamı almaktı. Allah’a şükür tüm hayallerimi gerçekleştirdim.

Yani ekonomik olarak hayata sıfırdan başladınız.

Babam Polatlı’da çiftçiydi, bir bakkalımız vardı ve geçim derdimiz yoktu. Yani çocukluğumda yokluk çekmedim. Çıraklıktan başlayarak çalıştım. Evime ekmek götürmek beni çok mutlu etti. Aslında okuyabilirdim, zekiydim.  Ama okumayı sevmedim.

Daha sonra

Evlendim. Hanımın altınları sermaye oldu ve çok bereketli geldi. 30 metrekarelik atölyemde çalışmaya başladım.

Faik Çelik’in Şükraniyespor’un başkanlığını yaptığı yıllardan bir anı fotoğrafı.

Bu büyüklükte bir holdinge sahip olacağınız aklınızdan geçiyor muydu?

Hayır  ama dedim ya hep kendi işimi kurmayı hayal etmiştim. Kimseyi kıskanmayıp, işine bakacaksın. Allah önce çevreme, sonra bana versin diyordum. Gençliğimde de çok bonkördüm. 25 yaşında Şükraniyespor’un başkanı oldum. İlk antrenörümüz de İsmail Kemankaş idi. Ayda 10 lira kazanıyorsam, 2 lirasını kulübe veriyordum.  Gençliğimde bile liderlik vasfım vardı. Gençlik yıllarımda şu adam zengin olmuş, Allah daha da versin, belki bize de versin  diyordum. Kıskanma hırsın varsa bir yere gelemezsin. Zaten Allah önünü açıyor insanın. Cesur ve çalışkan olacaksın. Rahmetli babam da çalışmayan insanı sevmezdi.

“HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI”

-Yaşamınızın dönüm noktaları hangileriydi?

1990’da ortaklarım Yalova Yolu’nda fabrika kurup beni de davet ettiler.  2 yıl sonra, tüm işi ben yapmama rağmen takdir görmediğim için ortaklıktan ayrılıp, Çalı’da ilk fabrikamı açtım. Ayrılma kararı almasaydım, o ufacık fabrikada kalacak ve bugünkü noktaya gelemeyecektim. 1994 yılındaki krizi kendi fabrikamda karşıladım. 5 yıl her şey çok kötü gitti ülkede. Ama Çalı’daki 7 bin metrekarelik  fabrikamda borçsuzdum.  Eğer ortaklıktan erken ayrılmasaydım treni kaçırabilirdim. Ortaklarım sevdiğim arkadaşlarımdı ama masaya vurup ayrıldım. Hayatımın dönüm noktalarından biri bu olaydır.

“RUSYA’DA HAYATİ TEHLİKE ATLATTIM”

-Kuşkusuz bugünlere gelmenizde, çok çalışmanız ve fırsatları iyi değerlendirmenizin payı var. Ancak geçmiş yıllarda sizinkine benzer hikayeler yok değil. Bugün ise adına küreselleşme denilen çok farklı bir dönemdeyiz. Ticaret çok daha zorlaştı. Bu noktada girişimci adaylarına neler tavsiye edersiniz? Hayat hikayeniz onlar için yol haritası olmalı mı?

Türkiye kriz dönemlerini çok yaşadı ve elbette biz de yaşadık. Ama hiç borcumuz yoktu. İşler yarı yarıya düşünce bile hiçbir çalışanımı işinden etmeyi düşünmedim. Borcum yoktu ama  para da yoktu. Kriz dönemlerinde paranız yoksa iş yapmaya kalkarsanız çok zor duruma düşebilirsiniz. Biz de kriz döneminde radyatör işine girdik, sıkıntıya düştük ama karşımıza Doblo projesi çıktı. Doblo işi de hayatımın dönüm noktalarından biriydi. Kardeşim ve ben zanaatkardık ki Bursa’da çok fazla zanaatkar yoktu. Doblo çok kısa sürede yapılan bir projeydi. Ben çekirdekten kalıpçı olduğum için bir mühendisin uzun zaman yapacağı işi biz kafamızda bir günde tasarlıyorduk. O dönemi çok iyi değerlendirdik ve TOFAŞ’tan çok iyi iş alıp, alnımızın akıyla çıktık. Ve daha sonra OSB’deki fabrikamız doğdu. Kimsede olmayan makinelerle bu fabrikayı kurdum. Makineleri dağılma sürecinde olan Rusya’dan aldık. 7-8 tane kullanılmamış 1 milyon dolarlık makineyi 100 bin dolara aldık. Aslında iş de yoktu ama yatırımı sevdiğimden ve cesaretimden dolayı satın aldım. Makineleri aldık işler açıldı. Rusya’da makineleri alırken hayati tehlike atlattım. Fabrikayı gezerken, bir çelik parçası makinenin üzerinden sarkmıştı. Tam ben oradan geçerken düştü.  Düşen çelik parçası şapkamı jilet gibi kesti. Allah’tan şapka takmışım ve önüme bakıyordum. O dönemde cesaretle işin üzerine gidiyorduk. Rusya’da komünist rejim vardı, mafya vardı. Yani oradan bu makineleri almak kolay iş değildi.

“NE ALTIN NE DE DÖVİZİM OLDU”

-Bugün maalesef, birçok insan birikimlerini dövize yatırıyor. Bu hem Türk lirasının değerini düşürüyor, hem de üretimi olumsuz etkilediği için ülke ekonomisine zarar veriyor. Yıllarca birikimlerini yatırıma dönüştürmüş bir iş insanı olarak, nasıl bir mesaj verirsiniz?

Hayatımda ne altına ne de dövize yatırım yaptım. Kazancımın tümüyle üretim yaptım. Gestamp’la ortak olduktan sonra içinde bulunduğumuz fabrikamız  vardı sadece. Bugün sadece otomotivde ve makinede 7 fabrikamız var. Diğer sektörlerle birlikte toplam 15 fabrikamız, 5 bin çalışanımız var. Otomotivde sadece Türkiye’de değil dünyada da 1 numarayız diyebilirim. Avrupa’da hangi teknoloji varsa bizde de var.

-Beyçelik’in ana faaliyet alanı otomotivi konuşmadan önce genel ekonomik durumu sormak isterim. Pandemi nedeniyle dünyada ekonomi zor durumda. Türkiye ise döviz ve enflasyonun yükseldiği bir dönemden geçiyor. Ekonomik tabloyla ilgili değerlendirmenizi alalım.

Otomotiv en hızlı toparlanabilen sektör. Biz, 2008’deki krizden de hemen çıktık. İç pazardaki payımız yüzde 20. Otomotivin tamamı ihracat olduğu için hiçbir kriz bizi etkilemedi. Ama iç piyasanın da iyi olması ülkenin de iyi olması demek.

“ÇALIŞANLARIM ÖNCELİĞİMDİR”

-Pandemi krizi sanayiciyi nasıl etkiledi?

Ana sanayi kapanınca biz de bir süre kapandık.  Kısa Çalışma Ödeneği’nden 1 ay istifade ettik sadece. Bugün o imkandan yararlanmıyor, temmuz ayından bu yana tam kapasite çalışıyoruz. İşçimiz de bu süreçten hiç etkilenmedi, o kısa sürede. Benim için önemli olan çalışanlarımın olumsuz etkilenmemesidir.

“2 YILDA YAKLAŞIK 200 MİLYON EURO’LUK YATIRIM YAPACAĞIZ”

-Otomotiv sektörü, en parlak dönemlerinden birini yaşıyor. Sizde durum nasıl?

En güzel tarafımız yeni projelerde yerimizi almak. Yeni projelerde hep en önde olduk. Yerli otomobilde de ön sıralardayız. 2023’e kadar  sadece otomotivde 200 milyon  euroluk yatırım yapacağız. TEKNOSAB’da 80, Gebze’de 80 bin metrekare kapalı alan yatırımlarımız olacak. Enerji yatırımlarımız ayrı. Eğer teknolojiyi yakalayamazsanız rekabet edemezsiniz. Otomotivde en ileri teknolojiyi yabancı ortaklıktan dolayı biz getirdik. Bugün bizim teknolojimiz başka firmalarda yok.

“YERLİ OTOMOBİLDE BİZ DE OLACAĞIZ”

Yerli otomobilin neresinde olacaksınız?

Şaşe ve çelik parçalarını biz  üreteceğiz.

“YENİLENEBİLİR ENERJİ GELECEĞİMİZDİR”

-İspanyol Gestamp Wind Steel ile enerji sektöründe ortaklık kurdunuz. Rüzgar kulesi üretiyor, enerji santralleri kuruyorsunuz. Enerji sektöründe işleriniz nasıl gidiyor? Yenilenebilir enerjiye yatırım yapmayı sürdürecek misiniz?

Türkiye’nin geleceğidir yenilenebilir enerji.  2008’de ortak olduğumuz Gestamp’ın enerji bölümü vardı.Rüzgar kuleleri üretiyorlar. Türkiye’de de üretelim dedik ve olur dediler. Bandırma’da Türkiye’nin en büyük rüzgar kulesi fabrikasını kurduk. 125 megawatt gücünde çalışan santralimiz var. 79 megawattlik de imar çalışması olan santralimiz söz konusu. Devlet rüzgar santrali işleten firmalara güneş enerji santrali kurma hakkı verdi. 100 megawattlık da güneş enerji santralimiz olacak. Ve enerji alanındaki tüm ihalelere gireceğiz.

“HİZMET SEKTÖRÜ BİZİM İŞİMİZ DEĞİLMİŞ”

-Bir diğer faaliyet alanınız da hizmet sektörü. Bursa’da  Shreton Otel’i kurdunuz. Oteli devrettiniz. Hizmet sektöründen çekiliyor musunuz?

Kardeşime devrettim. Bizde ayrı gayri yoktur, yine bizim sayılır. Ama hizmet sektörü bizim işimiz değil. Bu alanda yeni yatırım düşünmüyoruz. Aslında oteli de Bursa’ya hizmet etmek için açtık. Sadece arsasına 15 milyon euro vererek yaptık oteli. Yoksa para kazanmak için değil. Warmhous isminde küçük oğlum Cihan’ın başında olduğu bir şirketimiz var,  iki dönem Bursaspor’a reklam vermiştik. Orada da çok iyi gidiyoruz. Kombide yüzde 5, radyatörde yüzde 7’lik bir pazar payına sahibiz. 100 bin kombi yapıyoruz. Şirketi TEKNOSAB’a taşıyarak klima ve kazan işini bir marka haline getireceğiz.

“SAĞ GÖRÜŞLÜYÜM

-İş insanı Faik Çelik’in siyasi yönünü de sormak isterim. İktidar partisi ile iyi ilişkiler içinde olduğunuzu görüyoruz.

Biz sağ görüşlüyüz. Sağolsun Faruk Çelik, 40 yıllık yakın dostum.  AK Parti’nin belediyelerde henüz iktidar olmadığı dönemlerde bir okul yapmak istedim. Zamanın valisi, yer konusunda yardımcı olmadı. AK Parti belediyeleri alınca Faruk Bey, Kız Meslek Lisesi yapmamı rica etti. O hayır işimiz bize bereket getirdi. Sağolsun Tayyip Bey de okulun açılışına geldi ve tanıştık. O, Bursa’ya gelince, ben Ankara’ya gidince zaman zaman görüşürüz. 4 bin öğrencinin okuduğu İlahiyat Fakültesi’ni bana yaptırdı ve ben bu işten de çok mutlu oldum. Bursa’dan kazandıklarımızı Bursa’ya harcamış olduk.

Siyaset yapmayı düşünüyor musunuz?

Yok siyaset benim işim değil. Zaten birkaç yıl sonra tamamen emekli olacağım.

-Yılın önemli bölümünü yurt dışında geçiyorsunuz. İngiltere’nin başkenti Londra’da eviniz var. Biraz da bundan bahseder misiniz?

4 yıl önce almıştım, 80 metrekarelik bir ev.  Senede 3-4 sefer kalıyorum. Çocuklar da gidiyor. Romanya’daki fabrikam dışında yurt dışındaki tek varlığım bu ev. Onun da yarısı borç.

“BENİM HOBİM DE GİYİM VE ARABA”

-Giyiminize, özel yaşamınıza çok önem veren bir iş insanınız.  Giyim için özel bir mesai harcadığınızı  biliyoruz. Faik Çelik için giyim ne ifade ediyor?

Yıllar önce kalp kriz geçirdiğimde bir daha çalışmayacağım dedim. İGS’den 3 takım elbise aldım. İnsanın bir hobisi olması lazım, benim hobim de iyi giyinmek, bir de araba. Gençliğimde evim yoktu ama arabam vardı. Giyimde Cavit Ağabeyi (Çağlar)  örnek alıyorum. Bursa’da Cavit Ağabey kadar iyi giyinen başka biri yok. O da hep takım elbise giyer ama kravat takar. Ben takmıyorum. Benim çalışmak dışında başka hobim olmadı. Pazar günü dahi çalışırdım. Ama artık iş büyüyünce kendime de vakit ayırıyorum.

Holdingin Ceosu Baran Çelik. Diğer çocuklarınızda  şirketlerinizin başında. Ekonomisi gelişmiş ülkelerde nesilden nesile geçen kurumsal aile şirketleri ayakta kalabiliyor. Ancak Türkiye’nin bu konuda başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Siz, erken  dönemde şirketlerinizi çocuklarınıza emanet ettiniz. Bu başarınızın arka planıyla ilgili neler söylersiniz?

Şirketlerin tümü ailemizin. 2. nesil devam ediyor, 3. nesile de geçer ama 4. nesil onların yapacağı bir şey.  Ailede  ben ve çocuklar var. Kardeşler olsaydı aynı şartlar oluşmayabilirdi. İş büyüyüp geliştikçe, herkes bir birine saygılı olmak zorunda. Zaten ben de o saygıyı çocuklarıma öğrettim. Gönlüm rahat.

Tam olarak ne zaman işlerden elinizi çekeceksiniz?

Emekli olacağım ama fikrimi alırlar, ben onlara sorarım. Ama kendime özel ofis yapıp, fabrikalardan uzaklaşacağım.Daha çok dünyayı gezeceğim ve işi çok düşünmeyeceğim.

“OLAY VE HÜRRİYET OKURUM, BİLGİSAYAR HİÇ KULLANMADIM” 

Basını takip ediyor musunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Eskiden mail kullanmıyordum şimdi sadece gelen maillere bakıyorum. Hayatımda hiç bilgisayar kullanmadım.  2 gazete okuyorum, OLAY ve Hürriyet. Sosyal medyayı da hiç kullanmıyorum sadece WhatsApp kullanıyorum. Sosyal medyayı takip edersen kafanı daha çok meşgul edersin. Bunun yerine çevrene yardım edeceksin. Bir de yeni dost lazım değil bana. Çünkü yeni dost yorar insanı. Zaten dostum yeterli.

FOTOĞRAFLAR: BİRCAN ÖRSEL

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X