Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Parayı değil halkın sağlığını tercih ettik

Pandemi sürecinden olumsuz etkilenen özel halk otobüsçüleri, ekonomik kayba rağmen seferlerine devam etti. Bursa Özel Halk Otobüsçüleri Derneği Başkanı Sadi Eren, “Yüzde 90 oranında yolcu kaybımız olmasına rağmen, sefer sayılarını azaltmayarak virüsün bulaşmasını önledik. Esnaf arkadaşlar zarar ettiğimiz için bana çok kızdı ama halkın sağlığı bizim için paradan önemlidir” dedi.

Burulaş’ın bazı uygulamaları nedeniyle işlerinin hareketlendiğini belirten Eren, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın göreve gelmesiyle plaka fiyatlarının yükseldiğini kaydetti: “Bizim otobüslerin plakaları 450 bin civarındaydı. Alinur Başkan göreve geldikten sonra plaka fiyatları yükselmeye başladı. Plakalarımız salgın öncesi 750 bin, 1 milyon liraya kadar çıkmıştı.”

Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Bursa Özel Halk Otobüsçüleri Odası Başkanı Sadi Eren.

Özel halk otobüslerinde ne kadar yolcu kaybı oldu?

Gelir azalması nedeniyle, ulaşıma zam talep ediyorlar mı?

Daha ne kadar toplu ulaşım çok sınırlı kullanılacak?

Otobüs şoförlerin psikolojisi pandemi sürecinde nasıldı?

Özel halk otobüsçüleri ve minibüs esnafıyla ilgili olumsuz bir algı var mı?

Şoförlere eğitim veriliyor mu?

Özel halk otobüsçülerin gelir durumu nasıl?

10 numara yağ kullanıyorlar mı?

Özel halk otobüsçülerinin sorunları nelerdir?

Ben sordum, Eren yanıtladı.

TOPLU TAŞIMAYI HASTALIK DERECESİNDE SEVİYORUM”

-Sayın Eren öncelikle kendinizden bahseder misiniz?

2010 yılında Bursa Özel Halk Otobüsçüleri Odası’nın yönetim kurulu üyesi, 2014’te de başkanı oldum. 2018’de yeniden başkanlık görevi nasip oldu. 10 yıldır yöneticilik yapıyorum. Mesleğe 1982’de minibüsçü olarak başladım. İşimi severek yapıyorum. Toplu taşıma işini para kazanma amacıyla değil, bir hastalık gibi yapıyorum. İnsanları bir yerden bir yere taşımak çok büyük haz veriyor bana. Bu yüzden mesleği devam ettirmek için elimden geleni yapıyorum ama büyük bedeller ödüyorum.

Nasıl bedeller?

Mesela bizim toplu taşıma işinin en büyük sorunu aracını yenilmek zorunda olmandır. Yollarda kalmamak ve rezillik yaşamamak için. Bir esnaf için aracının arıza vermesi ağır ve ızdırap verici bir durumdur. Bu yüzden aracını yenilemelisin. Bu da kolay bir şey değil. Elimdeki 2015 model aracı 410 bin liraya aldım. Bu aracın sıfırı bugün 1 milyon 200 bin lira. Benim aracımı da 550 bin lira sayıp yeni araç için 650 bin lira istiyorlar. Bu parayı kazanmam mümkün değil. Elinizde bağ, bahçe varsa satıp, aracınızı yeniliyebiliyorsunuz. Her ay 10 bin lira gibi bir parayı kenara koyacaksın ki arabanı yenileyebilesin ama zaten geçimini zor sağlıyorsun, nasıl kenara para koyacaksın? Minibüsçüler para kazanabiliyor. KDV’leri, vergileri, algıları olmayınca hayatlarını idame ettirebilecek para kazanabiliyorlar. Ben 1995 ile 2002 arasında 7 yıl Yunuseli hattında minibüs çalıştırdım. Bir minibüs, bir araba, bir de daire aldım kazandığım parayla. Ama otobüse girince dairem de gitti. 12 metrelik aracın bir sanzuman arızası 60 bin liraya gideriliyor. Ama Alinur Başkan göreve başlayınca umutlandık biraz.

YÜZDE 90 YOLCU KAYBIMIZ OLDU”

Geçen haftaki söyleşimizde Burulaş Genel Müdürü Kürşat Çapar, toplu taşımanın yüzde 85 düştüğünü söylemişti. Özel halk otobüslerinde ne kadar yolcu kaybı oldu?

Şubat ayında 4 milyon 600 bin yolcu taşıdık. Nisan ayında ise 535 bin yolcu taşıdık. Yani yaklaşık yüzde 90’a yakın bir yolcu kaybımız oldu.

Bu durum gelirlerinize nasıl yansıdı?

Mart ayını kafa kafaya geçirdik. Masraflarımızı karşıladık ama tabii para da kazanamadık. Borcu olan esnaf, faizli bir şekilde kredisini öteledi. Nisan ayında düzelir dedik ama daha kötü oldu. Büyükşehir Belediyesi’nin desteği oldu ama o da şoför ve mazot masrafını karşıladı. Yoğun hatlarda ise mazot ve yakıt masrafını çıkaramayan esnaflarımız bile var.

Yolcu olmayınca sefer sayılarını azalttınız mı?

Nisan 15’e kadar yüzde 50’lere düşürmedik. En fazla yüzde 10-15 düşürdük ki yolcular toplu taşımadan uzaklaşmasın ve hastalık yayılmasın diye. Taşın altına elimizi koyduk ama esnaf bana çok kızdı. Ben arkadaşlarıma, insan sağlığı her şeyden önemlidir dedim ama masraflarını çıkaramadıkları için eleştiri aldım.

ZAM DEĞİL DESTEK İSTİYORUZ”

-Gelir azalması nedeniyle, ulaşıma zam talep ediyor musunuz?

Zamlar her zaman insanları toplu taşımadan uzaklaşırmıştır. Zam yerine desteklenmeliyiz. Özel araç kullanımını azaltmak istiyorsak, toplu taşımayı uygun hale getirmemiz lazım. Bunu sağlamak için de devlet tarafından desteklenmeliyiz.

-İnsanların bir süre daha toplu ulaşım araçlarını kullanmayacağı öngörülüyor. Salgın sonrası endişeleriniz var mı?

Çok büyük bir endişe yaratıyor bu durum bizde. Zaten her fırsatta toplu taşıma araçları kullanmayın, uzak durun deniliyor. Aşı bulunmadığı sürece insanların toplu taşımayı kullanacağını düşünmüyorum.

-Bu süreçte şoförlerin psikolojisi nasıldı? Çünkü her gün onlarca yolcuyla yakın temas içindeydiniz? Çalışmak istemeyen oldu mu?

Hastalanan arkadaşlar da oldu. Çünkü yolculuk yapanların ateşi var mı veya hastalar mı bilmiyoruz. Arkadaşların çoğu korktu. Tedbir almaya çalışsalar da her dakika korku içindeydiler. Düşünün, para kazanmadığınız bir iş yapıyorsunuz ve her dakika ölüm korkusu yaşıyorsunuz. Ama mesleğin kutsallığı, özveri ve ahilik duygusu dayanmalarına sebep oluyor. Tabii bu da bir yere kadar. Bir de mecburiyetten çalışıyorlar. Kredi ödeneceği için ucunda ölüm olsa bile aracını kullanmak zorunda.

ÜCRETSİZ SEYAHAT SUİSTİMAL EDİLDİ”

-Özel halk otobüsçüleri ve minibüs esnafıyla ilgili toplumda olumsuz bir algı var. Büyükşehir Belediyesi’nden destek almadan önce, ücretsiz seyahat kartı olan yaşlılara çok kötü muamele yapıyor, kışın dondurucu soğuğunda, yazın kavurucu sıcağında duraklarda bekletip, onları araçlarınıza almıyordunuz. Bu konuda bir özeleştiri yapıyor musunuz?

Kazan kazan anlayışı olması lazım. Benim annem ve babam da 65 yaşın üstünde. Ücretsiz seyahatin ilk çıktığı zamanlar Antalya’da bir toplantıya katıldık. Bir rektör bize, “Gün gelecek, duraklardan ücretsiz kartı olanları almayacak noktaya geleceksiniz. Gereksiz yere kullanıp size bunaltacaklar. Mutlaka bir çalışma yapın” demişti. Biz, o rektöre inanmamıştık. Bakın bir 65 yaş üzeri vatandaşın bir günde 30 kez kartını kullandığını gördük. Bir şoför 30 kez aracına binmiyor. Sen 30 kez nereye gittin? Gerçek bir olayı anlatayım. 35 H numaralı otobüsün şoförü durakta duruyor. Yaşlı amca nereye gidiyorsun diye soruyor. Şoför, sen nereye gidiyorsun diye sorunca, ısrar ediyor sorusunda. Şoför de Kent Meydanı-Asri Mezarlık diyor. Adam, ‘Siz bizden bıktınız, mahsustan mezarlık diyorsun’ diyerek şoförü fırçalıyor. Tabelaya baksa mezarlık yazdığını görecek ama bakmıyor ki. Bir başka yaşlı amca yine şoföre nereye gidiyorsun diye sormuş. Hasanağa deyince, ‘İyi Hasanağa’yı da görmüş olurum’ diyor. Tüm bunlar esnafı boğdu. Ücretsiz seyahat kartları ilk çıktığı günlerde 40,50 bin biniş vardı. Bugün 700 bine çıktı. Kimlik kartlarını gösteren, polis, zabıta ve asker dışında 700 bin biniş var.

Büyükşehir Belediyesi’nin sübvansiyon desteği nefes aldırdı mı?

Eskiden tam, öğrenci, ücretsiz gibi bir sürü kalem olduğu için kafamız karışıyordu. Bugün bizim için yolcu, makineye tıklasın yeter. Alinur Başkan (Aktaş), yaşlı, engelli rencide olmasın diye bize tek bir fiyatta anlaşalım dedi. Bir yolcu 2 lira 40 kuruşa taşınırken, Alinur Başkan, ‘40 kuruş da biz destek olalım ama yolculara eşit muamele olsun’ dedi. Böylece insanlar artık horlanmıyor. Biz de işimizi daha severek yapıyoruz. Güzel bir şey oldu.

KURALLARI ÇİĞNEYEN YANDI”

-Eğitim veriyor musunuz şoförlere?

Ben geldiğim günden bu yana, tatlı rekabet içinde olduğumuz Burulaş’tan daha kaliteli hizmet vermenin peşindeyim. Kurumsal bir firma olan Burulaş’ın şoförü, ne kadar yolcu taşırsa taşısın aynı maaşı alıyor. Ama ben istiyorum ki benim şoförüm ahilik kültüryle, özverili, tertipli ve saygılı çalışarak daha fazla yolcu taşısın. Mikrobüs araçlar sayesinde 600 bin yolcumuz arttı ve esnafa güven geldi. Eğitim veriyoruz ama insanların kafası maddiyatta olursa işe yaramıyor.Yeni sistem bizi bayağı rahatlattı. Ocak ve şubat aylarında işlerde hareketlilik oldu. Esnaf tek tip elbise giyecek, düzenli eğitimler alacaktı. Hatta eğitim almayan şoförün otobüse binmeyeceği sistem getirecektik. Tüm bunların alt yapısını hazırladık ama salgın çıkınca kaldı.

-Yolcuya kötü muamele yapan bir şoföre ceza veriyor musunuz?

Bize yolcu başı 2,82 liralık ödeme yapılıyor. Burulaş Genel Müdürü Kürşat Çapa, “Ben size bu parayı veririm ama 30 maddelik ceza tablosunu uygulayın” dedi. Bunlar arasında durakta yolcu almamak, yolcuya kötü muamelede bulunmak ve seferler aksatmak gibi maddeler var. Diyelim ki yolcuya saygısızlık iddiası var. Hemen bilgisayarımızı açıp kamera kayıtlarına bakıyoruz. Şoför haksızsa, 100 biletten, bin bilete kadar ceza veriyoruz. Bin bilet 2 bin 800 lira yapar ki, bu da küçük bir ceza değil.

ALİNUR BAŞKAN SAYESİNDE PLAKA FİYATLARIMIZ ARTTI ”

-Durağına göre değişir elbette ama ortalama bir rakam söylemeniz gerekirse, bir özel halk otobüsü esnafı aylık ne kadar kazanıyor.

Bir şoför aylık 17 bin liradan 22 bin liraya kadar mazot harcıyor. Daha az mazot yakarsan daha fazla kazanırsın. Bir de en az 2 şoför çalıştırman lazım. Vergisi, amortismanı, mazotu, şoförü derken çok fazla para kazanamıyoruz. Hesap ortada.

-Plakalarınız fiyatı nedir?

Plakaların fiyatı arz ve talebe göre belirlenir. Mesela minibüsçüler hattına göre iyi paralar kazanıyorlar. Bizim otobüslerin plakaları 450 bin civarındaydı. Alinur Başkan göreve geldikten sonra plaka fiyatları yükselmeye başladı. Salgın öncesi 750 bin, 1 milyon liraya kadar çıkmıştı. Yine de Doğu hattındaki bir minübüs 3 otobüs fiyatına denk geliyor. Minibüsçüler de özel halk otobüslerinin kazançlarını gördükleri için, kesinlikle sisteme girmeyiz diyorlar.

-Bir de 10 numara yağ kullanımı iddiaları var. 10 numara yağ kullanımı yaygın mı sizde?

10 numara yağ kullanma şansımız yok. Çünkü 2015’ten sonra üretülen Euro 5 model araçlar, kötü yakıt kullanıldığında 10 km sonra kendini durduruyor.

VERGİ ALINMASIN ÖTV’SİZ MAZOT VERİLSİN”

-Son olarak sorunlarınızı sorayım. Ne mesaj vermek istersiniz?

Salgından dolayı önümüzde sıkıntılı bir süreç var. Senetlerimizi, kredilerimizi bankalar faiz alarak ötelediler. Ama görünen o ki bu yüzde 50 kapasite kuralıyla 1 Ekim’e kadar dayanma şansımız yok. Vatandaşa zam olarak yansıtsak, bu kez binmeyecekler.

Bursa’da yolcu yoğunluğu fazla değil. Mesela Ankara’da bin 500 olan yolcu sayısı Bursa’da 500 civarında. Yüzde 50 kuralını devlet çıkardığına göre, bizi desteklemesi lazım. Vergi alınmasın, ÖTV’siz mazot verilsin. Ben bu işe büyük bir mal varlığı bağladım. Hatta o kadar büyük paralar bağladım ki çıkmak istesem de çıkamıyorum. Sattığım arazilerin fiyatlarını düşündükçe çaresiz kalıyorum. Ama şikayetim yok. Özel halk otobüsçü esnafının lideriyim. Gemiyi bu fırtınadan sağ salim kıyıya taşımam lazım.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X