Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Türkiye artık enerji güvenliği, ekonomik ve siyasi açıdan çok daha güçlü

Karadeniz’de doğalgaz müjdesi, Doğu Akdeniz meselesini daha da önemli hale getirdi. Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, sismik araştırma ve sondaj gemilerine sahip Türkiye’nin bölge ülkeleri arasında avantajlı bir konumda olduğunu söylüyor. Pirinççi, teknolojinin gelişimiyle son 10 yılda doğalgaz ve petrol keşiflerinin yüzde 82’sinin denizlerde olduğunu hatırlatarak, “Türkiye, bundan sonraki dönemde,  enerji güvenliği, ekonomik ve siyasi açıdan ciddi bir gelişime girecek” dedi.

Pirinççi Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki tezini de, “Türkiye kendi kıta sahanlığını ilan etti. Bunun dışındakiler Türkiye’yi ilgilendirmez. Ama Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’in tek hakimi ben olacağım, bölgede hiçbir ülkeye doğalgaz çıkartmayacağım şeklinde bir tezi yok.  Kendi hakkından fazlası istemeyen bir tez bu” şeklinde özetledi.

———————–

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz’de tarihin en büyük keşfinin gerçekleştiğini müjdeledikten sonra gözler Doğu Akdeniz’e çevrildi.

Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili önemli bilgiler paylaştı.

KARADENİZ’DE DOĞALGAZ REZERVİ TÜRKİYE’NİN ELİNİ GÜÇLENDİRECEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğalgaz müjdesiyle başlayalım. Daha önce de petrol ve doğalgaz bulunduğu açıklanmıştı. Bu kez durum farklı mı?

Tabii bu daha farklı. Teknolojinin gelişimiyle paralel olarak sondaj ve sismik araştırma da gelişiyor. Türkiye’yi komşularından ayıran en büyük fark  sismik araştırma ve sondaj gemilerine sahip olması. Bu, Türkiye’nin elini güçlendiren çok önemli bir gelişme. Geçmişten farkı, Türkiye’nin sahip olduğu gemilerle uzun zamandan bu yana analiz yapması ve daha sonra bulguya ulaşması. Türkiye, bundan sonraki dönemde,  enerji güvenliği, ekonomik ve siyasi açıdan ciddi bir gelişime girecek.

Peki bu gelişmenin uluslararası ilişkilere yansıması nasıl olur? Enerjide dışa bağımlı bir ülke olduğumuz için komşu ülkelerle enerji anlaşmalarımız var. 

3 boyutlu ele almak mümkün. Birincisi enerji güvenliği.  Dediğiniz gibi Türkiye enerjide bağımlı bir ülke ve bağımlılığını azaltmak için enerji satın almasını çeşitli ülkelere paylaştırmış. Rusya’dan, İran’dan petrol boru hatları üzerinden enerji alırken, Cezayir’den, Nijerya’dan, Katar’dan  sıvılaştırılmış doğalgaz alıyoruz. Görünen o ki doğalgaz alımı uzunca süre duracak. Ama tabii sondaja başlanması zaman alacak. Sadece psikolojik etkisini dikkate aldığımızda bile ciddi bir  etkisi olacak. Siyasi etkisine gelince. Rusya’nın krizlerde, yeri geldiğinde Ukranya’ya yeri geldiğinde AB ülkelerine aba altından  sopa göstermesi Türkiye için söz konusu olmayacak. Diğer ülkeler açısından  da durum aynı. Bir diğer doğalgaz ithalatçımız İran’a yönelik uluslararası yaptırımlarda Türkiye zor duruma düşebiliyordu. Artık bu durum söz konusu olmayacak. Ekonomik güvenliğe de olumlu etkileri olacak. Cari açık azalacak ve yatırımlar cazipleşecek.

 

EN BÜYÜK AVANTAJIMIZ SİSMİK ARAŞTIRMA VE SONDAJ GEMİLERİMİZİN OLMASI

  Malum, Doğu Akdeniz’de sular ısınıyor. Öncelikle Doğu Akdeniz’deki enerji rezervleriyle ilgili bilgi verebilir misiniz? Bölgedeki enerji rezervlerinin büyüklüğü hakkında bir öngörüye sahip miyiz?

Petrol 1880’lerin sonunda çıkarılıyor. 1900’lerin başında da kullanılmaya başlanıyor. Biraz daha geç çıkarılan doğalgazın kullanımı da petrol kadar yaygın. Dünya genelinde son 10 yılda petrol ve doğalgaz keşiflerinin yapıldığı yerler hep denizler. Denizlerin  önemi artarak devam ediyor. Çünkü teknoloji gelişti. Teknoloji geliştikçe de petrol ve doğalgaz arama imkanları çeşitlendi. Geçmiş yıllarda deniz sondajı çok daha maliyetli ve ilkel teknolojilerle yapılırken, bugün çok daha gelişmiş ve daha düşük maliyeti olan yöntemlerle yapılıyor. Aynı zamanda   kara sondajlarında da konvansiyonel olmayan yöntemler hayata geçti. İki cephe de önemli ama son 10 yıldaki doğalgaz ve petrol keşiflerinin yüzde 82’si denizlerde yapıldı. Bu da Karadeniz’e, Akdeniz’e ve Ege’ye kıyısı olan Türkiye için bir başka avantaj. Ayrıca bugüne kadar petrol ve doğalgaz sondaj çalışmasının yapılmadığı bu denizler bakir denizler.  Karadeniz’den gelen müjdeli haberden Doğu Akdeniz’de de ciddi rezervlerin olduğunu öngörebiliriz.

Denizlerdeki petrol ve doğalgazı çıkarmak artık daha kolay öyle mi?

Evet. Ama şunu da unutmayalım. Doğu Akdeniz’deki ülkeler, Suriye, Lübnan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail,  Mısır, hadi Yunanistan’ı da katalım işin içine, bu ülkelerin hiçbirinin kendisine ait sismik araştırma ve sondaj gemisi yok.  Türkiye’nin elinde 2 sismik araştırma gemisi (Barbaros ve Oruç Reis)  3 adet de sondaj gemisi (Yavuz, Fatih ve Kanuni) var. Düşünün bahçenizde petrol var ama çıkaracak teknolojiniz yok. Petrolü çıkarmak için şirket çağırıyorsunuz. Komşularımızın düştüğü durum da budur.

Neden bu ülkelerde sismik araştırma ve sondaj gemileri yok?

Bu vizyonla ilgili bir şey. Ayrıca pahalı bir iş. 2013’te Barbaros, 2015’te Oruç Reis, 2017’de Fatih, 2018’de Yavuz ve 2020’de Kanuni gemilerini devreye soktu Türkiye. Diğer ülkeler bunu yapmaya çalışsalar bile  petrol şirketlerinin gemileri ne kadar etkin?

 

AKDENİZ GAZ FORUMU’NUN ÖNEMİ YOK

2019’da İsrail, İtalya, Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Filistin  ve Ürdün’ün oluşturduğu Akdeniz Gaz Forumu kuruldu. Akdeniz Gaz Forumu’nun uluslararası camiadaki karşılığı nedir? Bu forumun hukuki anlamda karşlılığıyla ilgili neler söylersiniz?

Hukuki anlamda bir statüye sahip değil bu forum.   Bölgede doğalgaz çıkarmak için ortak bir platform oluşturdular. Ne siyasi anlamda ne de hukuki anlamda bir karşılığı olduğunu düşünmüyorum.

Uluslararası camiada da karşılığı yok mu?

Yok ama bunların hepsi bir araya gelip bir şirketle anlaşıp,  imtiyaz hakkı verirse sadece ortak iletişimin etkili şekilde sürdüğü bir mekazinma olur.

Türkiye ile iyi ilişkileri olan Filistin’in bu forumun içinde yer almasını nasıl okumalıyız?

Filisitin’in orada bulunması dar bir coğrafya olan Gazze şeridinden kaynaklanıyor. Muhtemelen Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden üye olmuştur. Ama bu platformun Türkiye karşıtlarının kurduğu bir platform olduğunu söyleyemeyiz. Evet Türkiye’nin bu platformdan olumsuz etkilenmesi ihtimali var ama Filistin ve diğer ülkeler Türkiye karşıtlığı üzerinden bu forumu kurdular şeklinde bir yorum yapamayız.

Forumun bir diğer üyesi İtalya ile de ilişkilerimiz de gayet iyi

Evet. Ama aslında İsrail ve diğer ülkeler de  Türkiye’yi karşısına almak istemezler.

 

LİBYA ANLAŞMASIYLA YUNANİSTAN DOĞU AKDENİZ’DEN ATILDI

Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım’da deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırası imzalandı. Bu anlaşma Yunanistan ve onu destekleyen ülkeleri hayli rahatsız etti. Anlaşmayı  nasıl okumalıyız?

Anlaşma bana göre Türkiye’nin oyun değiştirmeye yönelik son dönemde attığı  en ciddi jeopolitik adımlardan  biri. Anlaşmadan önce de Türkiye ile Libya arasında askeri ilişkiler vardı. Ancak son anlaşmayla birlikte siyasi birlik  sağlandı. Yunanistan’ın taahhüt ettiği ve kendisine göre biçtiği bir Doğu Akdeniz planı vardı. Bu planda aslan payı  Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, küçük parça Mısır’ın idi. Türkiye’yi ise Antakya Körfezi’ne hapseden bir plandı. Libya anlaşmasıyla Yunanistan, Doğu Akdeniz’den atıldı, bu birincisi.  İkincisi Türkiye eş zamanlı olarak kıta sahanlığını ilan etti. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’deki ekonomik paylaşımı içeren harita çöpe atıldı. Zaten AB Komisyonu da haritanın geçersiz olduğunu ilan etti.

 

TÜRKİYE HAKKINDAN FAZLASINI İSTEMİYOR

Doğu Akdeniz’deki enerji rezervleri konusunda Türkiye’nin tezi nedir?

Türkiye kendi kıta sahanlığını ilan etti. Bunun dışındakiler Türkiye’yi ilgilendirmez. Ama Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’in tek hakimi ben olacağım, bölgede hiçbir ülkeye doğalgaz çıkartmayacağım şeklinde bir tezi yok.  Kendi hakkından fazlası istemeyen bir tez bu. Ama bir yandan da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de haklarını savunuyor. Çünkü KKTC, yayınladığı ruhsatlarla haklarını Türkiye Petrol Anonim Ortaklığı’na verdi. Ayrıca Libya’nın  da Türkiye’ye verdiği ve vereceği petrol ve doğalgaz arama çıkarma ruhsatları söz konusu.  Dolayısıyla Libya’nın haklarını da koruyor Türkiye. Ama Türkiye’nin özeldeki amacı, Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığına halel getirmemek.  Bunu korumak için de önce müzakere, daha sonra gerekirse baskı unsurlarını da devreye sokarak bölgede güç gösterisinde bulunmak. Bakın fark ettiniz mi bilmiyorum, Türkiye kendi kıta sahanlığını ilan edip  buralara müdahale ettirmeyeceğini söyledikten sonra bölgeye sismik araştırma gemisini gönderdi. Hiçbir ülke bölgeye sismik araştırma gemisini gönderemedi. Çünkü gemileri yok.

Libya ile anlaşmanın çok önemli olduğunu söylüyorsunuz. O halde Libya Ulusal Hükümeti’nin devam etmesi ve Hafter’in etkisizleştirilmesi de çok önemli. 

Türkiye Hafter’i tartışma konusu olmaktan çıkardı zaten.  Hafter sadece ülkenin bütünlüğünü bozabilecek bir aktör konumunda Türkiye sayesinde. Yani Hafter, Türkiye’nin meşru hükümete verdiği destekle Trablusgarp’ta meydan okuyacak bir güç olmaktan çıktı.

 

BÖLGEDE ABD EDİLGEN RUSYA AKTİF GÜÇ

Konuyla ilgili iki büyük güç ABD ve Rusya’nın tavrı nedir?

Ben ABD’nin Doğu Akdeniz’de kapsamlı bir politikası olduğunu düşünmüyorum. ABD, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da, Obama döneminde başlayan Trump ile devam eden düşük angajman politikası izliyor.  Libya’da da aynı politikayı izliyorlar. ABD, büyük bir kriz çıkmadığı sürece burada bayrak göstermeyecektir.  Ama Rusya, tam tersi ABD’nin düşük angajman politikasından doğan  güç boşluğunu dolduruyor. Rusya, Libya’da dikkat edilmesi gereken bir aktör. Ama bölgede enerji rezervlerinin çıkması Rusya’nın aleyhine. Çünkü Rusya, Katar ile birlikte dünyadaki en büyük doğalgaz üreticisi. Sonrasında İran var. Rusya’nın pazar payı küçülecektir. Mesela Türkiye pazarını kaybedecekler. Bundan dolayı Türkiye’nin karşısında bir politika izleme ihtimalleri var.  Ama keşfedilen rezervlerin hazır hale gelmesi uzun bir süreç. Bu süreçte siyasi dengeler hızla değişiyor.  Dolayısıyla Rusya pozisyon değiştirebilir, ABD yeni politikalar geliştirebilir. Jeopolitik mücadelenin bir süre devam edeceğini öngörebiliriz.

 

FRANSA NEREYE GİTSE KARŞISINA TÜRKİYE ÇIKIYOR

Fransa, Doğu Akdeniz meselesinde neden Türkiye’ye karşı agresif bir politika izliyor?

Aslında Fransa sadece Doğu Akdeniz’de değil birçok konuda Türkiye’ye karşı agresif politika izliyor.   Bunun bir nedeni ekonomik, bir nedeni de siyasi. Tahayyül edilen paylaşımda hiçbir ülkenin gemisi olmadığı için Fransız şirketleri en potansiyel müşteri konumunda. Hatta bazı ihaleler verilmiş Fransız şirketlerine. Türkiye’nin taş koyması Fransa’yı ekonomik anlamda olumsuz etkiler. İkincisi  Fransa, büyük devlet olduğunu hatırlatma ihtiyacı hissediyor. Bunu sadece Libya’da değil eski sömürgelerinde ve Ortadoğu ülkelerinde de deniyor. Ama nereye giderse karşısına Türkiye çıkıyor. Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Suriye’de karşısında hep Türkiye var. Fransa, Türkiye’yi çok kolay sınırlandırabileceğini düşündü. Türkiye’yi Libya hükümetine destek verirken suçüstü yakalamaya çalıştı.  Ama olmadı ve donanmasını geri çekmek zorunda kaldı.  Türkiye’yi NATO’ya şikayet etti başarılı olamadı. Dolayısyla Fransa’nın Doğu Akdeniz ve Ortadoğu politikası battı. Fransa bırakın Türkiye’yi köşeye  sıkıştırmayı AB ve dünyada ciddi şekilde eleştirildi, başarısız oldu.

Türkiye’nin sondaj gemilerine yönelik tacizler devam eder mi? Ederse Türkiye nasıl karşılık verir?

Yapmaya çalıştılar. Ama bizim sismik araştırma gemilerimize en az 3 donanma gemisi korumalık yapıyor.  Böyle bir şeye cesaret edeceklerini düşünmüyorum.  Ama tacizler farklı şekilde yapılabilir. Şunu unutmayalım ki biz her ne kadar gemilerimize yaklaşılmaması gerektiğini tavsiye etsek de suyun üstü uluslararası su.  Kara sularında sonra denizin dibi  ve dip altıda  kıta sahanlığı. Suyun üzeri ise uluslararası su. Dolayısıyla seyrüsefer serbestliği var.  Bunun  bazen ticari bazen de askeri gemilerle yapmaya çalışıyorlar. Etrafta dolaşmaya çalışıyorlar. Bir bayrak gösterimi veya güç gösterisi. Ama bu güç gösterisini kim yapacak, kim bu mesajı verecek? Yunanistan nasıl gerginliği tırmandıracak?  Yapamazlar. Fransa var.  Fransa‘nın da sırf ekonomik çıkarları için Türkiye ile askeri bir gerginliği göze alabileceğini düşünmüyorum.  Diyelim ki  AB’yi harekete geçirmeye çalıştılar. AB, Türkiye’ye nasıl yaptırım uygulayacak?  Ekonomik ilişkiler var çünkü. Zarar tek taraflı olmaz. Hatta bu durumda AB’de çatırdama olur. Çünkü tüm AB ülkeleri Fransa ve Yunanistan gibi düşünmüyor.  Almanya, İspanya ve İtalya daha olumlu bir tutum sergiliyorlar.

 

YUNANİSTAN ZORLARSA KENDİSİ KAYBEDER 

Yunanistan, Doğu Akdeniz’deki gerginlik üzerine, Batı Trakya’da yaşayan azınlıkları koz olarak kullanacağının işaretlerini veriyor. Yunan askerlerinin Gökçepınar Köyü’ndeki Türk mezarlığında tatbikat yapmasından söz ediyorum. Gerginlik devam ederse Yunanistan, Batı Trakya Türkleri üzerinde baskıyı artırır mı?

Yunanistan bu tarz harekete girmeyi deneyebilir. Ama ne dünya eski dünya ne de Türkiye eski Türkiye. Dolayısıyla Yunanistan’ın atacağı her türlü adım hemen ortaya çıkacak ve sert karşılık verilecek. Çok da zorlayacaklarını düşünmüyorum. En nihayetinde Batı Trakya Türkleri Yunanistan vatandaşı. AİHM var.  Yine AB tarafından  eleştiriler gelebilir.  Aslında Türkiye’ye mesaj yerine iç kamuoylarına mesaj veriyorlar. Zorlarlarsa kendileri   kaybeder.

Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarını elde etmeyi başarmış Türkiye’nin, ekonomisiyle ilgili neler söylersiniz?

Eğer yeni petrol ve doğalgaz rezervleri  keşfedilirse en basitinden Türkiye’nin enerji bağımlılığı sona erecektir ve ithalata verdiği para kendisinde kalacaktır. Ciddi bir rezerv bulunursa Türkiye enerjide ithalatçı değil, ihracatçı konumuna gelecektir.  Türkiye enerji dağıtım merkezi.  Dolayısıyla enerjinin ana kara topraklarından dışarıya taşınması söz konusu. Belki de en önemli getiri, siyasi getiri. Türkiye hakkında  yatırım yapılabilecek ülke algısı oluşacak.

 

TOPLUM DOĞU AKDENİZ POLİTİKASINI DESTEKLİYOR

Doğu Akdeniz meselesi, iç kamuoyunda nasıl yorumlanıyor. Halk, olup bitenin farkında mı?

Bu konuyla ilgilenen herkes, Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasını destekliyor.  Çünkü son dönemde  Türkiye’nin geliştirdiği Mavi Vatan konseptini herkes benimsiyor. Bunun yanında Türkiye’de bir toplumsal kamplaşma var.  Bir tarafın yaptığı iyi bir şeyi, diğerinin iyi görmesi mümkün olmuyor.  Türkiye Mavi Vatan konseptinde ne yaparsa yapsın, AK Parti yaptığı için olumsuz bulacak insanlar var. Ama bu yaklaşımları dışarıda bırakırsak, Mavi Vatan konsepti ve Libya politikasına destek var. Diyelim ki bölgede doğalgaz ve petrol yok. Burası bizim egemenlik alanımız. Egemenlik alanımızdan ödün vermemizi kimse istemez.

Doğu Akdeniz sorununun siyasete yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hükümetin politikasının kamuoyunda karşılık bulduğunu söylemiştik. Hükümet de kamuoyundaki karşılığı kullanmak isteyecektir. Bu da doğal bir hak olarak ortaya çıkıyor. Ben sonuç kısmıyla ilgileniyorum. Sonuç olumlu olursa Türkiye, bütün olarak kazanacaktır.  2023 seçimlerine daha çok var. Türkiye’deki gündemin hızla değiştiğini aklımızda tutmalıyız. Millet İttifakı, kenarda durup eleştirel olmamayı ama başka gündemlerle konuyu soğutmaya çalışan bir tutum izleyebilir.

FOTOĞRAFLAR: DERYA DEMİR PINAR

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X