Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Yüreğimizle inancımızla sahadayız

CHP İl Başkanı Şadi Özdemir, kader oylaması olarak olarak görülen 16 Nisan referandumuna günler kala gönüllü ordusuyla birlikte sahada yoğun bir şekilde çalıştıklarını anlatarak, “Bu bir parti seçimi değil. Çok sayıda gönüllü, sivil toplum örgütlerinden arkadaşlar bizimle beraber, sokaklarda, köylerde, kahvelerde çalışıyoruz. Tek bir kişiyi  dışlamaksızın herkesle birlikte hareket ediyoruz” dedi.

 

 “Herkes İçin CHP” sloganına uyarak, Kılıçdaroğlu’nu Bursa’da, imamlar, muhtarlar  ve azalarla buluşturduklarını anlatan Özdemir, “Derdimiz, genel başkanı halkla buluşturmak” dedi. Referandum sandığından evet çıkması halinde, lider değişimine gerek olmadığını da kaydeden Özdemir, Sorun lider, değil sistemdir” diye konuştu.

 

Evet ve hayırın oylanacağı referanduma 2 hafta kaldı.                                                                    

Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve gönüllü gruplar, saha çalışmalarını  hızlandırdı.

Bu hafta Pazar Söyleşisi’nin konuğu hayır blokunun lokomatif partisi CHP’nin İl Başkanı Şadi Özdemir.

Özdemir’le referandum gündeminden Kılıçdaroğlu’nun son Bursa programına kadar, merak edilenleri konuştuk.

 

“GÖNÜLLÜLERLE BİRLİKTE SAHADAYIZ”
 

Referandum sürecinde CHP Bursa örgütünün çalışma modeli nedir?

Bir çalışma modelinin 2 ayağı var bizde. Biri algıya, diğerin de seçmene yönelik çalışma. Seçmene yönelik çalışmamızda her sandıkta bir görevlimiz var ve bu arkadaşlarımız bulundukları sandığa kayıtlı  komşularını evlerde ziyaret ediyorlar. Ama bunlar CHP’li olmayanlara gidip, referandumun bir parti seçimi olmadığını, rejimle ilgili bir seçim olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Biraz bunu komşuluk hukuku üzerinden yapmaya çalışıyoruz. ‘Komşunu ziyaret et’ ana fikri üzerinden gidiyoruz. Yaklaşık 6 bin kişi komşularını ziyaret ediyor. Diğer yandan, metroda, pazarda, çarşıda, kitlelerin bulunduğu her yerde neden hayır denilmesi gerektiğini anlatan gruplar var. Her bölgede yerel yönetim birimi oluşturduk. Öte yandan geçmiş dönem milletvekillerimiz, il başkanlarımız, il genel meclisi üyelerimiz ve milletvekili adaylarımız gibi partililerin  oluşturduğu konuşmacı bir grubumuz var. Bunlar da sokaklarda, mahallelerde çalışan insanlarla birlikte hareket ediyorlar.
 

Saha çalışmasında ortaya konulan performansı değerlendirir misiniz?

Geçmiş dönemlerle karşılaştırılırsa, eve girmek kısmı sıkıntılıydı. O tarafta ciddi bir değişim var. Performanslarını yüksek buluyorum arkadaşlarımın. Tüm ilçelerin olağanüstü gayreti var. Gönüllü gruplar da var bu kampanyada. Bu bir parti seçimi değil çünkü. Sivil toplum örgütlerinden arkadaşlar bizimle beraber, sokaklarda, köylerde, kahvelerde çalışıyorlar. Genel merkezden çok sayıda kişi gelip destek veriyor. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Algıya yönelik sokaktaki çalışmayı iyi yürüttüğümüzü düşünüyorum. Bundan sonra tempoyu daha da yükselterek, sivil toplum örgütleriyle daha fazla bir araya geleceğiz. Tek bir kişiyi  dışlamaksızın herkesle birlikte hareket ediyoruz. Ama herkes gönüllü, çünkü bu işin bir vatan-bayrak meselesi noktasına geldiğini herkes fark etti. Bu mesele, varla-yok meselesidir. Türkiye tüm dünyayla kavgalı. Hemen güneyimizde Suriye, Irak paramparça olma noktasında. Büyük Ortadoğu Projesi’nde bölünmesi planlanan ülkelerden biri de Türkiye. Ve bir kişiye yetki verilirse bu risk çok daha yüksek. Herkes bunun çok iyi farkında olduğu için gönüllü olarak çalışıyor.

 

“İNANCIMIZ VAR”
 

Özellikle AK Parti geçmiş seçimlerde olduğu gibi bu referandumda da partiye emek veren eski isimleri sahaya sürdü. Siz de aynı yöntemi izliyorsunuz.

Onların bizden daha fazla avantajı var. 11 milletvekili 2 bakanı, ayrıca Bursalı bir başka bakanı var. Medyası, parası, Büyükşehir ve 15 belediye başkanı var. İnsan ve para kaynağı sorunları yok. Etkinliklere kamu çalışanlarını götürüyorlar. Ama fark şu: onlarda  çıkar birliği yüksek,  bizdeyse inanç birliği var. İnancımız çok güçlü, bu ülkeyi seviyoruz, Cumhuriyet’i, demokrasiyi seviyoruz. Bu nedenle bizim inancımız onların maddi gücünden çok daha yüksek. Ben il başkanı olduktan sonra kongre döneminin bitmesi gerektiğini söyledim. Ve  o günden bu yana zaten eski milletvekili, belediye başkanı ve yönetici arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Turhan Tayan sağ olsun hemen hemen her akşam bir ilçenin köyünü dolaşıyor. Kemal Demirel, İlhan Demiröz, Sena Kaleli, Kemal Ekinci de öyle. Herkes bir yerde çalışıyor.

Referandum çalışmaları kapsamında finansal organizasyon kuşkusuz çok önemli. Bursa örgütünün bu anlamda yaşadığı avantaj ve dezavantajlar nelerdir?

Parasal gücünüz olanaklarınızı artırıyor. Örneğin billboard’lara para verip, fikirlerinizi yaymanız gerekiyor. Biz, billboard’larda kullanabileceğimiz hakkın dörte birini kullanabiliyoruz. Kaynağımız tamamen partili bağışlardan oluşuyor. Partililerimiz, 3 bin lira, 5 bin lira, 10 bin lira, 500, 700 lira gibi bağışlarda bulunuyor. Ama bizim kullandığımız bu kaynaklar, muhtemelen AKP’nin  kullandığı kaynağın yüzde 1’idir.
 

Yüzde 1 çok ciddi bir iddia…

Hatta iyimser söylüyorum bunu. Parayla değil, yürekle, inançla gidiyoruz. Burada bir menfaat yok. Hayır çıkarsa CHP’lilerin ülke menfaatleri dışında ne menfaati var? Hatta insanların bizimle birlikte görünüyor olması, kendilerinin ve çocuklarının iş yaşamlarıyla ilgili riskler taşıyor. Ama inançlarımız daha kuvvetli bizim. Ve finansman sıkıntılarına rağmen, herhangi bir etkinlikten geri kalmıyoruz. Gözümüzü kararttık.
 

Parti kimliğiniz dışında taşıdığınız bilişimci misyonunuz çerçevesinde, “Hayır” Bursa kampanyasının sosyal medya performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Buradan hareketle CHP örgütlerinin sosyal medya kullanımını değerlendirmenizi de merak ediyorum.

Bunla ilgili çok çeşitli çalışmalar yapılıyor. Doğrusu benim bilişimci olmamın, çok yararını görmüyorum. Çünkü içeride çok vakit tüketiyoruz. Ama bu konuda çalışan arkadaşlarımız var. Bundan sonra yükselen bir tempoyla sosyal medyada paylaşımlar göreceksiniz. Tabii parti üzerinden yapmıyoruz bunu. Çünkü AKP, CHP’yi seçmiyoruz. Daha çok toplumun paylaşımları şeklinde görüyorsunuz onları.
 

 

“KILIÇDAROĞLU’NU ÖRGÜTLE DEĞİL HALKLA BULUŞTURUYORUZ”
 

Genel Başkan’ın Bursa programını konuşalım isterim. Neden iki kez geliyor Bursa’ya?

Bursa’ya Başbakan da geldi Cumhurbaşkanı da geliyormuş. Bursa, seçmen yoğunluğu bakımından 5. büyük kent. Sanayide 3. büyük kent. Böyle bir kente daha fazla zaman ayırmak lazım. İstanbul’a çok daha fazla zaman ayırıyor. Geçmişte buraya fazla zaman ayıramıyordu, bu kampanyada sağ olsun taleplerimizi hep karşılıyor. Sürpriz yapıp arada bir kez daha getirebiliriz. Son gelişinde doğuda çalışma yapmıştı daha çok,  bu kez batıda çalışacak.
 

Kılıçdaroğlu’nun son Bursa programının cılız olduğunu gördük. Programlarına çok yoğun katılım yoktu.

Ben tam olarak buna katılmıyorum. Bana partililer ‘bizi neden çağırmıyorsun?’ diye sitem ediyorlar. Ama kendi partililerimize aynı şeyleri anlatmanın bir yararı yok. İnegöl’deki toplantı verimliydi. Muhtarlar, imamlar, okul aile birliği başkanları ve STK temsilcileri vardı. Etkinliklere partililerinizi doldursaydık, kalabalık 10 katı olurdu. Ama  bizim derdimiz, Genel Başkan’la halkı buluşturmak. Yenişehir bence çok başarılıydı, hava soğuk olmasına rağmen başarılıydı. İşadamı buluşması çok yüksek katılımlıydı. Esnaf buluşmasında ana tema, taksi, minibüs, servis araçları ve halk otobüs şoförlerini oraya taşımaktı. Daha kalabalık olabilirdi. Plaza 16’daki programımız tartışılabilirdi ama bunlar da başarısız değildi.
 

İnegöl’e imamların da davet edildiğini gördük. Muhtarlar ve azaları da vardı. Cumhurbaşkanı sık sık bir araya geliyor muhtarlarla. AK Parti’nin modelini mi takip ediyorsunuz? Bir de imam açılımından  söz edebilir miyiz?
 

CHP’de bir değişimden söz edebiliriz. Ana sloganımız, Herkes için CHP’dir. Ama programlarımızda daha çok farklı düşünen grupları  bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Muhtarlar tek başlarına politize olan gruplardır. Ama azalar daha az politize olmuş durumda. Din görevlileri de öyle. Biz bu işin rejim meselesi olduğunu fark eden herhangi bir kimsenin evet diyeceği kanaatinde değiliz. Bu nedenle, daha çok evet verme ihtimali yüksek olan kitlelerle buluşmak istiyoruz. Özel bir açılma veya kapanma meselesi değil, bilgilendirme meselesidir.

 

“O PAYLAŞIM DUYGUSAL ”
 

​Nilüfer İlçe Başkanı Mehmet Turhan Tansal, Kılıçdaroğlu’nun Bursa’ya geldiğini sosyal medyadan öğrendiğini iddia ederek, tepkisini yine sosyal medya hesabından verdi. Bu tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir gün önce kendisiyle görüşmüştüm ve biliyor programı. Ben bunun duygusal bir refleks olduğunu düşünüyorum. Çünkü Genel Başkan’ın pazar günkü gelişi programlı değildi. Sivrihisar’da vardı programı o gün. Ankara’ya dönüp, sabah erken saatte Bursa’ya gelmek yerine, o gece Bursa’ya gelmesini teklif ettik.  Ben Eskişehir’e gittim ve Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık’la kendisini karşılayıp Bursa’ya getirdik.  Bursa’ya dinlenmeye geldi. Bunu ilçe başkanlarının bilmesinin önemi yok. Zaten geldi ve odasına çekilip, günlük çalışmasını yaptı. Ben, Tansal’ın tepkisini doğru bulmuyorum. Örgütte sorumluluk taşıyanların ve tüm CHP’lilerin sosyal medya üzerinden tepkilerini dile getirmesini de doğru bulmuyorum. Milletvekilimiz Orhan Sarıbal da tesadüfen Kestel Kavşağı’nda gördü bizi ve yanımıza geldi.
 

Bir uyarı yapılacak veya yaptırım uygulanacak mı Tansal’a?

Biz orada değiliz şimdi. Bunlarla uğraşacak vaktimiz de yok. Biz ülkenin uçurumun eşiğine geldiğinin farkındayız. Bunlar basit işler ve gündemimizin dışındadır. Biz hayır oylarını çoğaltmaya çalışıyoruz.
 

Teşekkür ederiz, son olarak  bir mesajınız var mı?

Türk halkı ülkesini sever ve Türkiye’nin bir parti devletine dönüşmesini istemez. O nedenle hayırlı bir pazar diliyorum. Ama esasen 16 Nisan’ın hayırlı geçmesini dilerim. 

 

“BURSA’DA 10-12 İLÇEDE HAYIR BEKLİYORUM”
 

Bursa ölçeğinde yapılan referandum anketleri kapsamında bizimle paylaşabileceğiniz veriler var mı? Özellikle CHP yapısının dinamik olduğu Nilüfer ve Mudanya ilçelerinden beklentiniz nedir?

Mudanya ve Nilüfer’de yüzde 65’in altı tartışılır. Özellikle Nilüfer’de yüzde 54 oyumuz var. Nilüfer’de yüzde 60’a çıkması gerekir. Nilüfer ve Mudanya’da yüksek bir hayır oyu  bekliyorum. Bursa genelindeyse, enerjimizi kaybetmezsek ve hata yapmazsak, Bursa’da 10, 11 veya 12  ilçenin renginin hayır çıkacağını bekliyorum.
 

 

“LİDER DEĞİL SİSTEM SORUNUMUZ VAR”

Referandum sonucunun Türkiye için bir milat olacağı çok açık. Bu anlamda evet çıkması durumunda şekillenmesi muhtemel Bursa ile hayır çıkması durumunda şekillenmesi muhtemel Bursa’yı mukayese etmenizi istesem?

Genel merkezimizin bu kampanyada yürüttüğü politikayı, tüm kamuoyu takdirle karşılıyor. Her türlü tahriğe rağmen, konuyu partiler üstüne taşıyan bir politika yürütülüyor ve ben de bunu gayet başarılı görüyorum. Hangi oy oranıyla evet çıkacağı önemli. Ama bu politikayı uygulayan genel merkezimizin bir yapılanma değişikliğine gideceği kanaatinde değilim. Zaten olağan genel kongre yapılacak bu yılın sonunda. Bir şey varsa oralarda konuşulabilir. Ancak ben partinin kurumsal işleyişine bakarak bazı değerlendirmelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Örgütlenme yapılarında, partili olup da emek koyma noktalarında, çalışmalarda, disiplinde sıkıntılar var. 1950’den bu yana hiç tek başına iktidar olamadıysa bu parti, demek ki bu kişilerle ilgili değil sorun. İsmet  Paşa, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Deniz Baykal gibi daha güçlü lider bulma şansımız yok. O zaman lider değil, başka sorunlarımız var. O yüzden ben genel merkezde başka bir yapılanmayla ilgili tartışmanın olabileceğini düşünmüyorum. Bunları yapmak isteyenler olabilecektir ama öyle bir taban bulamazlar. Ben genel merkezin politikalarından memnunum, ben de olsam böyle yapardım.
 

Bir yenilgi veya başarısızlık, özeleştiri gerektirmez mi?

Başarısızlığın kriteri nedir? CHP Bursa’da yüzde 26, Türkiye genelinde yüzde 25 oy almış. Sandıktan ne çıkarsa başarısız olmuş sayılırız?
 

Oran olarak söylemiyorum ama hayır blokunun lokomotif partisi olarak sandıktan evet çıkarsa kendinizi başarısız olarak görmeyecek misiniz?

Bence görülmez. Bursa’da BBP ile birlikte 3 parti evet diyor. 2 partinin Bursa’daki 1 Kasım oyları 66,28. Bunlar evet’çi. Biz şimdi evet oyu kaç çıkarsa başarısız sayılmayız? Mesela Bursa’da evet yüzde 52 çıkarsa başarılı mı oluruz, başarısız mı? Bunun ölçüsü ne? Dolayısıyla bu bir parti seçimi olmadığı için, sonuç sadece bize ait değil.
 

Evet çıkarsa hiçbir şey olmamış gibi yolunuza devam mı edeceksiniz?

Ederiz demiyorum. Yeniden politikaların değerlendirilmesi gerekir elbette. Ben evet çıkacağını düşünmüyorum. Hayır çıkarsa da kimsenin sesini çıkarmaması gerekir, öyle mi? Başarı başka bir şey. Ben politikaları doğru buluyorum ama esas olan iktidar olmaktır. Birtakım insanların, referandum sürecinin devamında parti içi tartışmaları başlatacağını düşünüyorum, her iki durumda da. Hayır çıkarsa çok fazla ses çıkmaz. Ama bunun bir sonuç getireceğini düşünmüyorum. Kişi değiştirerek sonuç değiştiremeyiz, sistem değiştirerek sonuç değiştirebilirsiniz.

 

FOTOĞRAFLAR: AYKUT GÜNGÖR

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X