Dolar ABD’nin kutsalıdır. Bu yeşil banknot kurulmuş küresel sistemin en önemli sömürü aracıdır. ABD’nin dünyadaki bin adet askeri üssü doların gücünü muhafazaya yöneliktir. Doların gücü buradan geliyor. Aslında karşılığı en zayıf para birimi dolardır denebilir. ABD Doları sadece ABD coğrafyasında basılmıyor. Dünyaya yayılmış birçok askeri üstte basılıyor.
Durum şimdilik bu merkezde.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye dolarla saldırı yapıldı. Bu ne ilkti ne de son olacak. Papaz bu saldırının bahanesi. Türkiye papazı salsa yarın daha ağır taleplerle gelecekler. Mesele papazın çok ötesinde…
Soğuk savaş döneminde ABD Türkiye’yi arka bahçesi görmüş, neredeyse her istediğini yaptırmıştır. Şimdi şartlar değişti ve ABD bunun rahatsızlığını yaşıyor. Eski günlere dönebilir miyim hesabı içinde ama hesaplar bir türlü tutmuyor ve debelendikçe, inat ettikçe tökezliyor.
ABD’nin Türkiye’ye açtığı ekonomik savaş her iki tarafa da zarar veriyor. Uzun vadede bu savaşın gerçek galibi başta Türkiye olmak üzere Amerikan karşıtı ülkeler olacaktır. Kaybedeni de sadece ABD olacaktır.
Türkiye’ye açılan ekonomik savaşın gerekçesi yukarıda da söylediğimiz gibi Papaz Brunson değildir. Bu mesele tamamen Ortadoğu coğrafyasının yeniden yapılandırılmasına yöneliktir. Hiç unutmayalım ki bu proje içinde Türkiye de vardır. Yazılarımda daha evvel belirttiğim gibi ABD Türkiye’yi bölmekten vazgeçmiş değildir.
ABD Türkiye’nin İran hariç komşularını çökertti. Şimdi tekrar İran’a yönelik ekonomik yaptırımlar peşinde. Asıl hedef İran halkını sokaklara dökmek ve İran’da bir iç savaşı başlatmak. Irak ve Suriye’den sonra İran’da çıkarılacak bir iç savaş Türkiye’yi tahmin edilebilenden çok daha fazla sıkıntıya sokar.
ABD Türkiye’nin gerçek bir stratejik dostu değildir. ABD, Türkiye arasındaki stratejik dostluk laftan ibarettir.
Soğuk savaş öncesinde Rusya’ya karşı cansiperane jandarmalık yaptırılan Türkiye, ABD, ve AB tarafından asla hak ettiği ekonomik ve siyasi desteği göremediği gibi, ambargo dahil, PKK- terör örgütü desteği dahil “hasmane” davranışlarla karşılanmıştır. Şimdi de PKK-PYD-FETÖ terör örgütlerinin başhamisi ABD ve kimi AB ülkeleridir.
Aynı dönemde Çin’e karşı jandarma olarak görevlendirilen Japonya ve Kore ise ABD tarafından ekonomik olarak, Türkiye ile kıyası mümkün olmayacak kadar desteklenmişlerdir.
Hâlâ ABD’ye güven mümkün mü? Hiç değil. Birincisi, Washington’un Kuzey Irak’ta uyguladığı politikaya duyulan güvensizlik, ABD’nin Kürt politikası Türkiye’nin gözünde Amerika’nın inandırıcılığının kaybolmasına en önemli sebeptir. Daha sonraları Suriye politikaları aynı güvensizliği pekiştirmiştir. Son olarak 15 Temmuz darbe girişimi güvensizliği perçinlemiştir.
Sonuç olarak Türkiye bu ekonomik savaşın da üstesinden gelecektir. Çok çalışmak, ve imkânlarımızı akıllı kullanmak zorundayız. Bu da zor olmasa gerek.
ilk yorumu sen yap