İnsanların şikâyetçi olmadıkları tek şey akıllarıdır. Her insan aklından memnundur. Filozof diyor ya: “Tanrı’nın insanlara karşı en adil davrandığı alan akıldır. Zira ben bugüne kadar aklından şikâyet edene rastlamadım.” Ama beşeriyetin başına kendi kabahati yüzünden muazzam felaketler gelmiştir.

İstikbalimiz rasyonel davranma kabiliyetimize bağlıdır. Bilhassa hayatın kaidelerine harfiyen riayet etmek hususunda göstereceğimiz iradeye tabidir. Beşeriyetin içinde bulunduğu buhran gayet mânâsız bir şekilde davranışından ileri gelmiştir. Denebilir ki bugüne kadar hiçbir cemiyet tabiata uygun bir şekilde davranmamıştır. Hiçbir medeniyet, insana, öz yapısına tamamen uygun davranış kaideleri temin edememiş ve bu kaidelere uygun bir muhit meydana getirememiştir. Bugün dünya çok daha beter bir şekilde çığrından çıkmıştır. Artık dökülen kanlar, çekilen sefaletler, açlıklar, savaşlar bir oyun izler gibi rahat koltuklarda çaylar kahveler içilerek televizyon ekranlarından seyrediliyor.

Birleşmiş Milletler

Dünya tamamen güçlülerin elinde. Karar verici onlar. Kural koyucu onlar. Hüküm veren onlar. Para onlarda, silah onlarda, onların dediği hukuk oluyor ve onların hukuk dedikleri her türlü adaletsizliği içeriyor. Bu güçte ne disiplin var, ne ölçü var ne de ahlak var. Sadece barbarlık var. İptidai barbarlık tabiatın sert otoritesine tabi idi, modern hastalıklı barbarlık ise hiçbir hudut tanımaz. İşte ABD…

ABD her fırsatta dünyanın jandarması olduğunu ve öyle davrandığını ilan ediyor. Dünyanın 700 noktasında üslerini kurmuş 7 sente mal ettiği banknotu milyon katı değerinde dünyaya pazarlıyor. Savaşı o tarif ediyor. Anarşiyi o tarif ediyor. Ticareti o kurguluyor. Yanına aldığı Rusya, İngiltere, Çin, Fransa’yla dünyaya yön veriyor.

ABD’de toplanan Birleşmiş Milletler toplantısında dünyada yaşananlara, BM’nin yapısına Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında itiraz eden yok. Erdoğan “Dünya beşten büyük” demişti de ‘diktatör’ diye yaftalamışlardı. ABD, Avrupa ve Türkiye’de bu ‘diktatör’ lafı beğenilmişti. Erdoğan bu toplantıda yine ‘Dünya beşten büyük’ dedi. BM’lerin yeniden yapılandırılmasının gereğini tekrarladı. Erdoğan’ın bu çıkışları muhakkak karşılığını bulacaktır.

Türkiye’ye on yıllardır baskı uygulanıyor. Ama son yıllarda Türkiye’ye son Haçlı seferleri uygulanıyor. Bu durumu dünya görüyor da içimizdeki bazı zavallılar göremiyorlar. ABD-AB ülkeleri 15 Temmuz hain saldırısını görmezden geldi. Olayın bütün çıplaklığına rağmen bu direncin ne anlama geldiğini anlamamak akıl ve vicdanla izah etmek mümkün değil.

Diğer taraftan;

ABD’nin Suriye’de PYD ile ortak hareket etmesinin hiçbir makul gerekçesi yok, olamaz ama ediyor. Türkiye’nin bir müttefiki olarak ABD’nin Fetö’yü Türkiye’ye iade etmemesi, en azından Türkiye’nin talebi üzerine tutuklamaması DAİŞ gibi Fetö’nün de ABD tarafından yaratıldığını gösterir. Bütün bunlar gösteriyor ki Türkiye, çevresinde yaşanan birçok belanın üstesinden kendi imkânlarıyla gelmek zorunda. Bu da iç dayanışmayla mümkün olur.