Dedem, Bulgarların çok hain ve gaddar olduğunu, Bulgarlardan sonra Ermenilerin geldiğini, esasında zulüm ve gaddarlıkta birbirlerini aratmadıklarını sık sık söylerdi.Söyledikleri bir duyumdan mı, yoksa tecrübeden mi ibaretti? Öğrenemedim. Yugoslavya’nın işgalinde Bulgarların gaddarlığını ve zulmünü görmüşlerdi. Her seferinde Almanlar olmasaydı, Bulgarlar büyük zulüm yaparlardı dendiğine şahit oldum.
Alman askerleri çok ciddi disiplin içinde yetişmişler, hiçbir şartta disiplin dışına çıkmazlarmış. Bulgar askerleri, Alman askerlerinden çok çekinirler, bir bölük Bulgar askerini iki Alman askeri hizaya sokarmış. Yugoslavya’nın işgal yıllarında en çok nefret edilen Bulgarlarmış. İtalyanlar ve Almanlara karşı o çapta bir nefret yokmuş. Almanlar Müslümanlara Muhammedan derler ve baskı zulüm yapmazlarmış. Ama Yahudi ve Çingeneler görüldüğü yerde tutuklanır tren vagonlarına yüklenir meçhule doğru götürülürmüş. Almanlar bu iki ırktan nefret edermiş.
Eskiden her hafta sonları ev sohbetleri olurdu. İlk ve ortaokul yıllarımda bu sohbetleri odanın bir köşesinden dinlerdim. Akraba ve komşular evimize gelir, gece geç vakitlere kadar bu sohbetler edilirdi. O zamanlar Yugoslavya’dan da çok misafir olurdu ve hatıralar tazelenirdi. Babam ve diğerleri tarafından sık duyduğum bir olayı bütün tazeliğiyle hatırlıyorum. Olay şöyle:
İkinci Cihan Harbinde babam on, on iki yaşlarındaymış.Babam;”bir Ağustos ayı, köyün altındaki tarlada bostan kulübesinde oturuyordum. Bostanlar olmuş bir iki gün içinde toplanacak. Birden şehir istikametinden gelen rap, rap sesleri ve arkasından yükselen toz bulutlarını görüyor ama bir anlam veremiyordum. Zaman geçtikçe sesler daha netleşiyor nedir bu diye merak ediyorum. Birazdan tarlanın dibinden askerler görünüyor, sırt çantalarını yüklenmiş askerler bostan tarlasının ortasından, ilk askerin bastığı yere diğerleri de basarak ve hiçbir zarar vermeden yukarıya doğru gittiler. Üniformalara terden beyaz halkalar oluşmuş, o sıcakta bostan tarlasından geçerken bir tane karpuz dahi almadılar. Ya Bulgarlar olsaydı neler olurdu?” derdi.
O döneme ait duyduğum bütün hikayelerde Almanların çalışkan, disiplinli ve bizim o çevreye zulüm yaptıklarına dair bir olaya rastlamadım. İtalyanlar Yugoslavya’nın batısındaki bölgeleri kontrol altında tutmuş olacak ki, Üsküp civarı veya şimdiki Makedonya’da bulunmamışlardır.
Yugoslavya’nın işgalinde Almanlar, Bulgarlara hiç fırsat tanımamışlar. Eğer Bulgarlar Almanların kontrolünde olmasalar, yani Almanlardan çekinmeseler çok büyük zulüm yaparlarmış.
Aslında Bulgar ve Makedon çetelerinin şimdi Kuzey Makedonya denen coğrafyada işledikleri suçlar, katliamlar hala unutulmuş değil. Balkan savaşlarından önce Osmanlı askerlerine karşı yürüttükleri çete savaşlarında, yaktıkları, yıktıkları köyler, şehit edilen askerler bir hayli fazla. Bu itibarla onlarla çatışan Müslümanlar yaşananları l960’lara kadar nesilden nesile aktarmışlardır.
Makedonya coğrafyasında görevli Osmanlı askerleri gece gündüz bu çetelerin peşinde olmuştur. Gaddarlıkları ve hainlikleriyle meşhur bu çeteler denebilir ki, Balkan savaşlarını başlatan unsurların içinde yer alır. Bugün Makedonya’nın katı milliyetçi partisinin adı WMR, bu Makedon çetesinin adını taşır.