Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Almanya Batı dünyasının sözcüsü

Almanya’nın şu sıralar Türkiye’ye karşı çıkışları Batı dünyasının vekaletine dayanıyor. Yani Almanya’nın Türkiye karşıtlığı yalnız kendi adına değil, Batı bloku adınadır. Önce şunu bilelim. Ernest Renan, ta 23 Şubat 1862’de; “Avrupa’nın karşıtının İslam” olduğunu ilan etmişti. Nerede? Kollege de France’da.

Sovyetler Birliği çöktükten sonra NATO’nun düşman olarak İslamı gösterdiği yıl, 1992. Tarihe dönersek buna benzer çok şeyler buluruz, anlamak isteyenler için biz bu kadarıyla iktifa edelim. Batı, her fırsatta Türkiye’yi eleştirmekten imtina etmiyor. Her ülkenin olduğu gibi Türkiye’nin de eleştirilecek yanları var eyvallah… İyi ama Batı’nın, başta Almanya olmak üzere hiç mi kusuru yok? Almanya İç İstihbarat Servisi’nin son raporu her şeyi açıklıyor. Rapora göre Almanya’da on dört bin PKK’lı mevcut. DHKP-C, Fetö ve diğer terör örgütleri bu rakama dahil değil. Görüldüğü gibi Almanya, Türkiye’ye zarar veren bütün terör yapılarına kucak açmış durumda. Aynı durum Avrupa’nın diğer ülkelerinde de mevcut.

İkinci bir husus; AB’ye katılma müzakerelerini sürdüren Türkiye, bütün terör örgütlerinin saldırdığı bir ülke konumunda. Üstüne üstlük, 15 Temmuz darbe girişiminin açtığı derin yaraları tedavi etmeye çalışıyor. Üçüncüsü, Suriye’den gelen üç milyon insanı dünyadan hiçbir yardım almadan kendi imkânlarıyla ülke içinde barındırıyor. Dördüncüsü, Irak ve Suriye’de devam eden iç savaştan kendi sınır güvenliğini kontrol altında tutmaya çalışıyor.

Şimdi bir NATO üyesi, AB üyeliği katılım müzakerelerini sürdüren bir ülke olarak Türkiye, müttefiklerine yardım çağrısı yapmayacak mı? Türkiye bugüne kadar girdiği bütün mücadelelerde  bırakın yardımı, müttefiklerinden hep nasihat almıştır.  Batı aynı küstahlığı devam ettirmektedir. İşin doğrusu, gerek Türkiye Dışişleri yetkilileri gerek Avrupalı diplomatlar Türkiye’nin içinde olacağı bir AB’yi düşünmemişlerdir. Zaman zaman Avrupa’da akıl sahibi insanlar Türkiye’nin AB’ye dahil edilmesinin doğru olacağını ifade etmişlerse de bu görüşler gayet cılız kalmıştır. Türkiye Avrupa değerlerini her zaman benimsemiş ve öyle benimsemiştir ki, Avrupa’nın kirli tarihini, ikiyüzlülüğünü çoğu kere görmezden gelmiştir.

XX. asır insanlık tarihinin en kanlı çağı olarak kayıtlara geçmedi mi? Batı kendi sebebiyet verdiği dünya savaşlarını, kendi ürettiği imha silahlarını, kendi kurduğu imha kamplarını, kendi yaptığı “etnik temizlik”leri nasıl açıklayacak? Bütün bu olup bitenler, aydınlanma ve onun “modernite projesi”nden yaklaşık 250 yıl sonra ‘akıl’ ve ‘insanlık’ temelleri üzerinde yükseldiğini iddia ederek bununla gurur duyan” medeni” Avrupa’nın kendi topraklarında gerçekleşmedi mi?

Yakın tarihte Bosna’da, Kosova’da, Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, günümüzde Irak, Suriye, Afrika’da ve birçok yerde akan kanların, zulümlerin müsebbibi kim dersiniz? Akdeniz binlerce insanın mezarı olurken Batı, bir tek kişinin dahi ülkelerine gitmesine izin vermiyor. Batı toplumları bir hastalıkla karşı karşıyadır ve tehdit altındadır. Siz bundan sonra Batı’yı takip edin.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X