Tarihte, dünyayı böyle saran, sarsan, tehdit eden, insanları izole eden başka bir vakıa yaşanmış mıdır bilmiyorum. İnsanların çok daha büyük acılar çektiği lokal olaylar yaşanmıştır ve hala yaşanmaktadır,   onlar ya tarihte kaldı ya da bizim yaşantımızı etkilemedi, televizyonda izledik, izliyoruz sadece.

Son yirmi beş yılda Bosna’da, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Afrika’nın çeşitli yerlerinde yaşanan onca katliamlar, sürgünler, açlık ve susuzluklar, acılar Türkiye’nin dışında hiçbir ülkenin umurunda olmamıştır.Zengin ülkeler ölümlerden, kan ve gözyaşından maddi imkanlar sağlama peşinde olmuştur .

20.Yüzyıl, insan varlığının sadece kötü huylarının öne çıkarıldığı ve beslendiği yüzyıldır. Vahşi kapitalizmin dayanılmaz tahribatı, insan ve doğayı harap etti. Doğa şimdi kaybettiklerini geri istiyor.İşte minnacık bir virüs dünyayı ne hale getirdi.En çok sevdiklerine dahi yaklaşamıyorsun.

Herkes senden, sen herkesten korkuyorsun. Misafir olamıyorsun, misafir kabul etmiyorsun. Torununa, çocuğuna, kardeşine, anne babana ya hiç yaklaşamıyorsun ya da en az bir metre mesafeye kadar yakınlaşıyorsun.Araban var gezemiyorsun, paran var harcayamıyorsun. Neyse ki  geçici bir durum bu, hamdolsun. Beterin beteri var.

Güçlü bir devlete, gece gündüz çalışan bir devlet başkanı ve kabinesine, sağlık çalışanlarına, polis ve jandarmaya sahibiz şükürler olsun. Bir iki ay içinde yine normal hayat başlar. Bu zaman içinde umarım yaşadıklarımızın muhasebesini yaparız.İsmet Özel’in dediği gibi,” hazır olalım ya da olmayalım, bir gün sona geleceğiz. Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, merhamet, fedakarlık ve cesaretle atmış olduğumuz adımla, başka yaşamları zenginleştirmiş olmamızdır.” Huzur, Allah için yapılan iyiliklerdedir.

Yaşamakta olduğumuz musibetin yarattığı krizlerden kurtulacağız ve her krizin yarattığı imkanlar, fırsatlar olduğu gibi bu krizin sonunda da imkan ve fırsatlar doğacaktır. Bir kere bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.Ticaretten sosyolojiye, seyahatten psikolojiye, günlük yaşamımıza kadar her alanda değişim yaşanacak. Sonrasında ne olacağını söylemek beni aşar ama, mevcut durumun korunamayacağını, dünyanın mevcut durumu daha fazla kaldıramayacağını söyleyebilirim.

Batı, dünyayı fahişe gibi, insanı da sarf malzemesi gibi kullandı, bütün ölçü ve dengeleri bozdu. Elindeki iletişim araçlarıyla kendi ve dünya kamuoyuna yalan üstüne yalan söyledi, algı yarattı gerçekleri göz ardı etti. Bütün bunların daha da sürmesi mümkün olamaz, çünkü dünyada büyük zulüm yaşanıyor ve “zulümle âbâd olunmaz.”

Bu çürümüşlük hali daha fazla devam edemez. Çünkü dünya bu hali daha kaldıramaz, ve
Yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Mevcut küresel kurumlar, kuruluşlar ya revize edilecekler veya bunların yerini alacak farklı oluşumlar hayata  geçirilecektir. Yeni düzen ne getirir ne götürür bilinmez ancak eski düzen çürümüştür ve insanlık bundan kurtulmak zorundadır.  Gelecek Türkiye’nin, bizim olacaktır bundan eminim.

Kurallara uyalım, evde kalalım, Kendimizi muhasebeye çekelim. Selam ve muhabbetle.