Olaylar ardı ardına öylesine hızlı gelişiyor ki, gelişen olayları sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek ister istemez zaman alıyor. Yapmamız gereken biraz sakinlemek. Zira büyük güçler muazzam bir medya gücüyle dünya kamuoyunu rahatlıkla yönlendiriyor. Bu nedenle hiçbir olayı sıcağı sıcağına iddialı olarak yorumlamak, değerlendirmek doğru değildir, bilgiye de ihtiyaç vardır. Sadece söylenenlere bakarak işin gerçeğine ulaşamayız.

Hatırlayalım; bundan üç beş yıl önce Hint Okyanusu Sudan açıklarında deniz korsanları türemişti. Bu korsanlar bir şişme bot veya bir filikayla elinde Kalaşnikof tüfeklerle devasa petrol veya ticari gemilerin önünü kesiyor soyuyorlardı. Bütün dünya medyası habire bu konuyu işliyordu. Neticede bugün DEAŞ”e karşı olduğu gibi yine ABD öncülüğünde Avrupa ülkelerinin tamamı dahil bir koalisyon oluşturdular. Koalisyon güçleri bu korsanlarla mücadele edecekti. İran da koalisyona katılmayı talep etti ve koalisyona dahil oldu. İran koalisyona dahil olduktan sonra o bölgede daha iyi mücadele etmek üzere kendine bir yer istedi. İran’a küçük bir ada verdiler. İran adaya küçük bir askeri birlik çıkardı. Sonradan adaya ufak ufak silah sevkıyatına başladı. Bu silahları Usi’lere veriyordu. Bir sabah baktık ki Yemen’de çatışmalar başlamış, Yemen Parlamentosu işgal edilmiş ve Başkanlık Sarayı’na girilmiş.

Sudan açıklarında korsanların petrol ve ticari emtia taşıyan gemilere saldırılarını bütün dünyaya yutturmuşlardı. Oysa ki bu denizlerde sefer yapan gemiler devasa gemiler. En küçük geminin denizden yüksekliği dokuz metredir. Büyük gemilerin denizden yüksekliği kırk metreyi buluyor hatta geçiyor. Şimdi! Nasıl oluyor da böyle büyük gemileri elinde sadece Kalaşnikof silahı olan üç beş korsan durdurup soyabiliyor? Ama o hengamede bunu dahi düşünmeye fırsat vermediler. Çünkü medya bombardımanıyla beynimizi kilitlediler. Hâlâ dünya kamuoyu bunun farkında değil.

Batı dünyasının ikiyüzlülüğü

Türkiye ikinci bir İstiklal mücadelesi veriyor. Bütün terör örgütleri Türkiye’ye zarar vermenin peşinde. Hayır! Yalnız zarar vermek değil, Türkiye’yi bölmek parçalamak, bitirmek istiyorlar. İç ve dış hainler kol kola girmişler hedeflerinde Türkiye var. Bütün bu saldırılara karşı Türkiye kendini savunuyor, birileri de savunma diyor. ABD, Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri… Bu ülkeler son zamanlarda Türkiye’nin iç hukukuna müdahale ediyorlar. Demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Batı dünyası bunları demokrasi adına yaptığını söylemeyi de ihmal etmiyor. ABD’nin AB ülkelerinin demokrasi anlayışı sadece kendilerine dönüktür. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar kendi ülkelerinde yaşansa hiç tereddüt etmeden her türlü özgürlüğü askıya alırlar. Bunlar müttefik falan değil. Hem Türkiye’nin müttefiki olduğunu söyleyeceksin, hem Türkiye’den kaçanları koruyacaksın, onlara geçici pasaport vereceksin… Sevsinler sizi.