Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Hedef İran mı Türkiye mi?

ABD’nin şu sıralar İran’a sarması asıl hedefin İran olduğu anlamına gelmez. Daha evvel de İran’ı Irak’la sekiz yıl savaştırdı. Her iki ülkeyi de iyice zayıflattıktan sonra Irak’ı işgal etti ve parçaladı. Sonra sırasıyla Libya, Suriye parçalandı. Mısır’da darbeyle, Mısır tarihinde ilk defa seçimle iktidara gelen Mursi  görevden uzaklaştırıldı. Mursi tutuklu bulunduğu hapishanede idam edileceği günü bekliyor.

Birkaç hafta evvel Sudan’da darbe oldu. Bunların hiçbiri tesadüfi vukubulan olaylar değildir. Hepsi ince hesapların sonucudur. Bu hesapların merkezinde görünen Amerika, görünmeyen İsrail vardır.

Şu anda Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, Balkanlar’daki gelişmeler, S-400 füzeleri üzerindeki tartışmalar, Suriye’de silahlandırılan terörist gruplar, bunların hiçbiri İran’a yönelik değildir ve maalesef Türkiye’ye yönelik kuşatma hareketleridir.

Mursi darbeyle yönetimden uzaklaştırılmasaydı, Mısır şu anda bulunduğu bu rezil pozisyonda olabilir miydi? Olamazdı. Darbe bunun için yaptırıldı ve darbeci Sisi ABD’nin tam bir emir kulu oldu. Dün Mısır darbesini alkışlayanlar bugün bunu fark edemez. Aynı durum Sudan darbesi için de geçerli.

ABD’nin planlarında- İsrail’in de Ortadoğu’da küçük devletçiklerden oluşmuş yeni bir yapının peşinde. Hiçbir şeye itiraz edemeyen, iliklerine kadar sömürülen, İsrail’in genişlemesine ses çıkaramayan, hatta İsrail’e davetiye çıkaracak ruhsuz, güçsüz devletçikler. Bunların da en büyük hamisi şüphesiz ABD olacak. Kurgulanan, hayata geçirilmek istenen budur.

Bu projenin önündeki en büyük engel İran değil Türkiye’dir. Ayrıca bütün bunlar bugünün hesabı değil, çok daha gerilere gider. Türkiye yarım asırdır PKK terörüyle mücadele halinde. Türkiye’nin kaynaklarını yutan, siyasetini etkileyen, gelişmesini sekteye uğratan bu terör örgütünü silahlandıran, besleyen başta ABD ve İsrail olmak üzere kimi AB ülkeleridir. Üstelik bu ülkeler Demokrasi havarileridir. Dikkat edilirse başta Afganistan işgal olmak üzere Irak, Libya, Mısır ve diğer kimi ülkelerin başına gelenler hep demokrasi adınadır.

O halde demokrasinin, Uluslararası hukukun, serbest piyasa rekabetinin yeniden tarife ihtiyacı var demektir. Bu üç kavram küresel güçlerin kontrolünde ve bu üç kavramla sömürü düzeni meşrulaştırılmaktadır.

Evet dünyanın yeniden bir düzene ihtiyacı var ve buna başta Birleşmiş Milletler’den başlamak lazım. Sonra sırasıyla dünyayı ABD dolarından, Uluslararası hukuk anlayışından ve Batı’nın ikiyüzlü demokrasisinden kurtarmak lazım. Kolay değil ama mümkün. Zaman her derdin çaresidir. Her zaman umutlu olmak iyidir.

Sonuç olarak ABD ve İsrail’in asıl hedefi Türkiye’dir. Bu ülkede yaşayan ülkesini düşünen herkes bunu böyle bilmelidir. Bu büyük belayı aşmanın birinci yolu seksen milyon vatandaşın birlik beraberlik içinde olması, ABD’nin oyununa gelmemesidir. 

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X