Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Hubb-u Câh ( Şöhret Sevgisi; Makam Sevgisi; Dünya Sevgisi)

Köşe Yazısını Dinle

Makam sevgisi ve şöhret düşkünlüğü. Rütbe hırsı. Mevki ve şöhrete muhabbet besleme ve onlara aşırı derecede bağlanma.

İslâm’da Hubb-u Câh: İslam ahlakçılarına göre, aşırı derecede hubb-u câh, kalbin üzerine mânevi zift çekmesi, ruhu felç etmesi ve kötü davranışlara sebebiyet vermesi sebebiyle ahlak hastalıklarından birisidir.

Zararları: 1) Kalbi ve duygusallığı öldürür.2) İnsanı riyaya götürür.3) Kibri alametleri ortaya çıkabilir. 4) Kişi, toplumun ve hayranların kul ve kölesi olabilir. 5) Kimlik ve şahsiyet yitirilebilir. 6) Kişi, hak ve adalet ölçülerinden uzaklaşabilir.7) Rekabet ortamında başkalarının hakları ihlal edilebilir.

Kurtulma Yolları: 1) Mütevazı olma. 2) Hırstan uzak olma.3) Azim ve gayreti, şöhret için değil iyilik ve hizmet için sarf etmek. 4) Kuvvetli bir iradeye sahip olmak ve kendini bilmek.

Hikmetli Sözler: 1) Bazı kimselerin methü senası, Şark ve Garbı doldurduğu halde, Allah katında sivrisineğin kanadı kadar değer taşımaz.( Hz. Mauhammed) 2) Şöhret, zehirli bala benzer. 3) Şöhret içinde olan, Allah’a inanmamış olur. (İbrahim bin Ethem.) 4) Şan ve şöhret; Bu iki ihtiras, ihtiyarlık bilmez.( Plutarkos) 5) Şöhret, bir büyüteçtir ( her şeyi olduğundan büyü gösterir) ( Thomas Fuller). 6) Şöhret, uzaktan güneş gibi parlak ve ısıtıcı; yaklaştığınız zaman, bir dağ tepesi gibi soğuktur.( Balzac) 7) Dünya sevgisi, insanın kalbinden imanın tadının çıkarır.( Malik bin Dinar). 8) Şöhreti sevenin dini zayıflar,rezil olur. Şöhreti seven kimse, ahretin zevkine eremez. ( Bişr-i Hafi) 9) mümkünse bil, fakat bilinme. Yürü, fakat peşinden kimseyi sürüklemeye kalkışma. Sor, fakat kendine soru sordurup da bilgiçlik taslama… İbn-i Muhayriz) 10) On derviş bir iklimde uyur. İki padişah bir iklime sığmaz. ( Şeyh  Sadi) 11) Ne kadar yüce olsa şanın, akibeti iki taştır insanın. ( Anonim)

İftira

Yalan söyleme, uydurma, asılsız isnatta bulunma. Bir kimseye işlemediği bir suçu isnat etme. Bir kimseye aslı olmayan suç, günah, kötü veya kusur sayılan söz, davranış, nitelik veya hal isnat etme. Bir kimsenin söylemediği ve yapmadığı bir şeyi, söyledi ve yaptı diyerek onu karalamak. Bir insanın, muhatabının yapmadığını bildiği halde, kötü bir işi yaptığına dair deliller uydurup, ona yüklenmeye kalkışması ve onu müşkül duruma itmesi. ( Ahlak Terimleri. Rağbet Yayınları)

Geçmişten Bir İftira Örneği

27 Mayıs darbecileri ve onları kışkırtanların öyle çok iftiraları var ki, buraya sadece bir tanesini  alıyorum: 27 Mayıs gecesi Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı Tebliği: “ Ankara’da bütün hükümet erkanı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar. Sabık Başbakan Adnan Menderes ve sabık Cumhurbaşkanı Celal Bayar, askeri kumandanlık tarafından tevkif edilmiştir. Sonuç olarak Başbakan Menderes ve bakanlar asıldı.

Aradan bunca yıl geçti, devirler değişti ama zihniyet değişmedi. Değişmeyen bu zihniyet yalan üstüne yalan, iftira üstüne iftira üretmeye devam ediyor.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X