Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs ülkemizde de iki aydır can ve ekonomik kayıplara neden oluyor. Türkiye, diğer ülkelerle kıyaslandığında pandemiyi çok iyi yönetti ve çok başarılı oldu.Fakat bu salgından kurtulmak kolay değil.

Öyle geliyor ki, 2020 yılı bütün dünya için zorlu bir yıl olacak. Korkulan olursa bu durum 2020’yi de aşacak belki de 2022’ye kadar devam edecektir. Televizyon ekranlarında bu minvalde yorumlar yapılıyor . Başarının korunması mühimdir ve   bunun birinci şartı konan kurallara vatandaşların riayet etmesidir.

Eve kapanalı iki ayı bulacak. Bu hal ben yaştaki insanlar için büyük sorun olmazsa gerek. Başkası adına değil de kendi adıma söylemiş olayım,ben bu halden fazla muzdarip değilim. Evin bahçesindeki ağaçları, çiçekleri günbe gün izledim. Hangi ağaç ne zaman yaprak açıyor, çiçekler nasıl canlanıyor vs.

Günüm okumak ve yazmakla geçiyor. Ara sıra bahçeyi turluyorum ve akşam oluyor. Ramazan ayında akşam saatlerinin güzelliği, huzuru, rahatlığı bir başka oluyor,ve günler koşarak geçiyor. Tek sıkıntı, sevdiklerinle bir arada olamamak. Telefon marifetiyle hasret gideriyoruz.

Hayat hep sürprizlerle doludur. Pandemiden önce dünyanın ve bizim yaşamakta olduğumuz bu durumu hangimiz öngördü veya tahayyül etti? Hiçbirimiz böyle bir salgını öngörmedi, göremezdi.

İlkbahar ve yaz ayları nice hayallerimizi süslüyordu. Tatil programları, yurtiçi ve yurtdışı seyahatleri ve daha ne hayaller. Uzaklarda bir ülkede salgın bir hastalık insanları hastanelik ediyor, öldürüyordu. Ama o çok uzaktaydı, bizi pek ilgilendirmiyordu. Biz, kafe, restoran, AVM’lerden çıkmıyorduk.

Birden bu salgın ülkemizde görünür oldu, ve hayat durma noktasına geldi. Çok uzaklarda olan salgın bütün dünyaya yayılmaya başladı. Her akşam bütün televizyon kanallarında korona ile yattık, sabahları korona ile kalktık. Hâlâ bitmiş değil ve yatıp kalkmaya devam edilecek.

Bu virüs neyin nesidir henüz net bir bilgi yok. Biyolojik midir, doğal mı dır ? Henüz  bir muamma. Her neyse ciddi bir bela olduğu ortada.

Hayat sürprizlerle doludur derler ya! Gerçekten öyle olduğunu sanmıyorum. Bütün mesele yaradılışı iyi anlamaktan geçer.

İnsanoğlu bunu anlamaktan her geçen gün uzaklaşıyor. Bütün dengeleri  bozarak doğal yaşamı tahrip ediyor.

Aklı, bilimi ilahlaştıran insanoğlu uyarıları da dikkate almıyor, almaya da niyetli değil. Tahribata ara vermeden devam ediyor. Nereye kadar?