Macron Türkiye düşmanlığında yalnız değil. Kendi ülkesinde, Batı ülkelerinde hatta içimizde bile onun gibi düşünenler çoktur, saymakla bitmez.
Macron, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diye açıklama yapıyor. Neye işaret ettiği ise ilginç. Rahatsız olduğu mesele Türkiye’nin NATO’da bulunmasıymış. Türkiye’yi savunmak zorunda kalacak diye endişeliymiş. Bakın şu işe.
Fransa kendini hâlâ çok güçlü görüyor. O halde Fransa o kadar güçlüyse çekilsin NATO’dan da görelim. Macron yalnız değil. Sabah akşam zırvalayan siyasi parti genel başkanları, siyasetçileri görüyoruz da Macron bunların tesiri altında mı, yoksa bunlar mı Macron’dan esinleniyor anlamak zor.
Eskiden NATO Türkiye’yi kullanıyordu şimdi Türkiye NATO’yu kullanıyor. Şu sıralar hazmedilemeyen bu durum olsa gerek.
Barış Pınarı Harekâtı’yla Türkiye, bölgedeki oyunu bozdu. Ama bir şey daha yaptı, ABD’nin bölgede terör örgütleriyle ilişkisini deşifre etti. Ekim ayında ABD ile yapılan anlaşmanın 11. maddesi şöyle:
“Türkiye ve ABD, terörle mücadelede harekâtlarının yalnızca terör unsurları ile bu unsurlara ait barınak, mevzi, silah, araç ve gereci hedef alması gerektiği üzerinde mutabık kaldı.”
Türkiye siyaset üreterek sahada ve masada etkili oldu.ABD her ne kadar gelgitler içindeyse de Türkiye’nin kararlılığı hareket alanını daraltıyor.
13 Kasım’da Erdoğan’ın ABD ziyareti Türkiye’nin kararlılığını bir kere daha perçinlemiş oldu. Bu ziyaretin gerçekleşmesini istemeyenler bir hayli üzüldüler. Bundan en çok üzülen şüphesiz başta İsrail’dir. Sırasıyla ABD’de Trump karşıtları ve kimi AB ülkeleri. Bir de içimizdeki siyasi meczuplar.
Ortalık kaynıyor. Çok profesyonelce hazırlanmış bir zihin-kontrol kampanyasıyla karşı karşıyayız. Dedik ya, 13 Kasım’da Trump, Erdoğan buluşması birçok ülke ve siyasetçide moral bozukluğu yarattı başta İsrail olmak üzere.
Dünyadaki görüntülü ve yazılı basın İsrail’in kontrolünde. Tabiatı ile Türkiye haklılığını yeterince duyuramıyor . Yanlış ve yalan haberlerle de mücadele etmek zorunda kalıyor Türkiye.
2020 yılı zorlu geçecek gibi duruyor. Bizim yapmamız gereken ülkemize odaklanmak olmalıdır. Her türlü kirli itibarsızlaştırma kampanyalarına karşı dik ve sağlam durmalıyız. Bu saldırılara karşı ancak böyle direniriz.
Dışarıdan ve içeriden gelecek yalan, eksik, çarpıtılmış, zihin-kontrolü kampanyalarına karşı uyanık olmak zorundayız.
En büyük meselemiz ve düşüncemiz ülkemizin dirliği ve birliği üzerinde olmalıdır.