Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?

Köşe Yazısını Dinle

Kimi, “Dünyanın çivisi çıktı” diyor, kimi, “Bu dünyayı kim idare ediyor” sorusuna cevap arıyor. Kimi devletlerin gücünden, kimi, kuruluşların, örgütlerin dahası gizli örgütlerin dünyaya yön verdiğine inanıyor. Tüm bunların doğruluğu yanında yeterli olmadığı da bir gerçek.

Dünyanın yönetimi hep güçlülerin elinde olmuştur. Bütün peygamberler de önce güçlülerle mücadele etmişler, ezilenlerle birlikte olmuşlardır. Bugün de güçlü olanın haklı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Mesela,devlet olarak en güçlü olan ABD bütün dünyaya ahkam kesiyor ve benim dediğim doğru deyip hüküm veriyor. Devletleri, kurumları istediği gibi yargılayabiliyor. Üstelik bütün bunları demokrasi adına yaptığını savunuyor.

Demokrasi adına sömür, öldür, sür, süründür, açlığa mahkum et… Afrika sömürülürken -ki hala sömürülüyor- demokrasi ve insanlık örtüsü altında gizleniyordu. Öğretide ilk demokrasinin Eski Yunan’da olduğu söylenir. Mezopotamya ve Hindistan’da da olduğunu söyleyenler varsa da genel kabul gören Eski Yunan demokrasisi. Yirmi bin kişilik site devleti demokrasisi. Otuz yaş ve üstü erkekler,-ki zengin olma şartı vardır- düzenin temsilcisi oluyor. Churchill, savaştan sonra girdiği seçimleri dolayısıyla da başbakanlığı kaybetti. Seçimden sonra “Demokrasi kötü bir yönetim tarzı ama daha iyisini bulamadık” demişti. Arandı mı ki bulunsun.

Kuruluşlar demokrasileri nasıl etkiliyor? Bilderberg aslında Hollanda’nın Oosterbeek şehrindeki bir otelin adı. 1954 yılında bu otelde Hollanda Kraliyet ailesi ve Amerika’nın dünyaca ünlü iş adamı Rockefeller’in girişimiyle Kuzey Amerika ve Avrupa’nın en önde gelen siyasetçileri, işadamları, gazetecileri bir araya geliyorlar ve çeşitli dünya meselelerini görüşüyorlar, dünyaya yön vermek için bazı fikirler geliştiriyorlar. İşte o tarihten sonra bu toplantılar her yıl gerçekleştiriliyor ve adını o otelden alan grup dünyanın en güçlü lobisi haline geliyor.

London Times gazetesi 1977 yılındaki bir yazısında Bilderberg’i şöyle tarif ediyor: “Batı dünyasının en zengin, ekonomik ve siyasi açılardan en güçlü kişilerinin gizlice toplanarak geleceğe yönelik olarak yaptıkları ve daha sonra bu planlarını gerçekleştiği görülen bir grup.” ( Onur Öymen- Demokrasiden Diktatörlüğe.)

Bu toplantıların en önemli özelliği tam bir gizlilik içinde yapılmasıdır. Toplantının yapılacağı oteldeki diğer bütün müşteriler çıkarılıyor. CIA ve yerel güvenlik güçleri mutlak bir gizlilik sağlanması için her önlemi alıyorlar. Toplantı sırasındaki yemeklere de katılımcıların dışında kimse katılamıyor. Katılımcıların eşlerini  getirmelerine bile izin verilmiyor.

Şimdi, bu grubun kurulmasına öncülük edenlerin hedefi, amacı dünya görüşleri nedir? Grubun kurucularından Hollanda Prensi Berhard’ın şu sözleri buna ışık tutuyor : “Milliyetçilik fikirleriyle eğitilmiş insanları egemenliklerinin bir kısmını milletler üstü bir yapıya devretme düşüncesine yönlendirmek zordur.” ( Onur Öymen.)

Demek ki amaç milletler üstü bir yapı oluşturmak ve milletlerin egemenliğinin bir bölümünü buraya devretmek. Yani sorunsuz bir dünya egemenliğini kurmak. Bu nasıl olacak? Millilik, yerlilik kavramlarını silmek. Dünya vatandaşlığı diye bir kavram üretilmişti. Bu söylem hâlâ devam ediyor mu?

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X