“Giremez blöf yapıyor” diyorlardı. Oysa yakın tarihte gerçekleşen bir Kırım hadisesi hâlâ tazeliğini koruyorken… Bir de Gürcistan olayı yaşanmıştı. 2008 yılında NATO savunma sistemini ülkesinde kurulmasını isteyen Gürcistan,”Güney Osetya”yı işgal etmeye kalkıştı, Rus savaş uçakları Gürcistan’ı bombaladı, ardından Güney Osetya ve Ahbazya’nın bağımsızlığını tanıdı. Gürcistan’nın güvendiği NATO ve ABD, Rusya’yı bol bol tehdit etti o kadar.   Nihayet Rusya, Donetsk ve Luhansk halk cumhuriyetlerini tanıdı ve askeri birliklerini bölgeye soktu.

Zelenski de tahriklere kapıldı, ABD Başkanı Biden’e güvendi, Rusya ile gereksiz gerginliğe imza attı. Sonuç ortada. Putin, ABD’nin yayılma politikalarının Rusya’yı tehdit ettiğini çoktandır söyleyip duruyor. Ayrıca Rus ordusu sınırdaydı. Batı her şeyin farkında olmasına rağmen sadece konuşup durdu. ABD’nin bir Ukrayna derdi olmasa gerek. ABD, Ukrayna vasıtasıyla Avrupa ile hesaplaşmak, Avrupa’yı kendine tabi kılmak peşinde. NATO da ne yaptığını, ne yapacağını bilmiyor. ABD, acaba Ukrayna krizi üzerinden AB’yi kontrolü altına aldı mı? En azından şimdilik.

Rusya, NATO’nun eski Sovyetler topraklarına doğru genişlemesini oturup seyredecek değildi. ABD bundan emindi. ABD patronu olduğu tek kutuplu dünya sisteminin devamını sağlamak peşinde. Bunun için yem olarak kimi kullanacaksa kullanmaktan çekinmez. Yirmi yıl evvel çeşitli yalanlarla Irak’ı işgal etmişti. Yüz binlerce insan katledildi, sürgün edildi, yalanlar ortaya dökülünce de hiçbir şey olmamış gibi kabadayılığa devam etti. Sonra Suriye’de boy göstermeye başladı. Bunun üzerine Esad Rusya’yı Suriye’ye davet etti. Rusya şu an Suriye’ye yerleşti. ABD, Suriye’nin kuzeyinde bir devletçik kurdurma peşinde. PKK, YPG teröristlerine TIR’lar dolusu silahları vererek Türkiye’nin başına bela olacak böyle bir devlet ABD’nin aparatı olacak ve Türkiye’yi terbiye etmek için kullanacaktır. Türkiye bu oyuna şimdiye kadar müsaade etmedi ve hiçbir zaman etmeyecektir.

Dikkat edilirse dünyada kaosun yaşandığı bütün bölgelerde ilk taşı atan ABD’dir. Sonra da sözüm ona ortalığı yatıştırmaya çalışır ve işler hep daha kötüye gider. Batı istihbaratı ve medya yalanları kaos çıkarmak için, var olan kaosu diri tutmak için sonuna kadar kullanılır.

ABD, Rusya, İngiltere gibi ülkeler bu dünyayı sömürmek için varlar adeta. Onların arasında çatışma olmaz, çatışma varmış gibi görünürler. Üçüncü dünya ülkeleri onların onların beslenme alanları, maden yatakları, petrol kuyularıdır. Bunların dışında hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi yoktur.

Dünya, bu olup bitenler karşısında ne düşünüyor? Ne yapabilir? Bir şeyler yapabilme mecali var mı? Hiç bilmiyorum ve de düşünmüyorum. Beni düşündüren Türkiye’nin neler yapabileceğidir.

Muhalefete kalırsa işler kolay olur herhalde. YPG bize saldırmayacaksa, S-400’ü geri verir, Libya’dan, Suriye’den, Afrika’dan, doğu Akdeniz’den çekiliriz oldu bitti. Birde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeriz, tarafsız bir Cumhurbaşkanı ile Türkiye’yi kusursuz yönetiriz. Böyle olunca Batı zaten bizimle olacak.