Bizdeki futbol kültürü ile Avrupa’daki futbol kültürü arasında ne kadar büyük farklar olduğunu her yurt dışı deneyimimizde görüyoruz… Ve tabii, bir kez daha imreniyoruz…
Sadece seyirci ve stadyumlardaki düzen değil futbolcu kültürü de öne çıkıyor burada… Maçtan bir gün önceki idmana gelen gurbetçiler, Milli futbolcuları dondurucu soğuğa rağmen beklediler. Niye? Bir imza alabilmek, fotoğraf çektirebilmek için… Gurbetçi oyuncuların çoğu, bekleyenlerin yanına geldi peki Türkiye’de oynayanlar? Sanki kovalayan var gibi tüm çağrılara rağmen arkalarına bakmadan otobüse bindiler…
Boşuna dile getirmiyoruz bu Milli Takım tüm Türkiye’nin, tüm Türkler’in Milli Takımı olmalı diye… Böyle kaçarsanız, yarın kimse sizi sahiplenmez… Daha da ötesi Milli Takımı sahiplenmez, uzaklaşır… Ayrıca, Milli Takımı koruyan görevlilerin, antrenmanı izlemeye gelen 10 kadar gurbetçimize karşı gösterdiği çirkin tavırlar da hiç hoş değildi…
Bizdeki futbol kültürü bu kadar işte… Sürekli bir gerilim hali mevcut…
Peki ya Avrupalı ne yapıyor?
Bizdeki gibi stadyumunu daha 1 kilometre ötesinden demirlerle korumaya almıyor, caddeleri, sokakları trafiğe kapatmıyor, sadece insanların rahatça maça gelmerini, tribünlere sağlıklı bir şekilde girmelerini sağlıyorlar…
Eziyet çekmeye değil eğlenmeye geliyorlar…
Türk futbolu bu noktaya ulaşır mı? Bence zor ama Allah’tan da ümit kesilmez…
Maçla ilgili ise söylenecek çok şey yok… Lucescu’ya sadece şunu sormak lazım; “Finlandiya karşısına çıkardığın takımı İzlanda’ya karşı da oynatmak çok mu zordu.”
Skorun ne olduğuna bakmıyorum siz de bakmayın… Önemli olan sahadakilerin doymuş değil aç olmalarıydı…
İzlanda şoku sonrası demorolize olsalar da bir çoğunda o açlığı gördüm…
Böyle azimli, aç futbolcu Türk takımların da var mı? Bence çok var… Tabii görmesini bilene… Lucescu’ya birileri söylesin; Türk futbolunun yabancı kuralından önce yerli kuralına ihtiyacı var…