Ülkemizde siyasiler referandum öncesinde meydanlara çıkmaya hazırlanırken vatandaşlar da kendilerine yeni haklar verilecek mi konusuna odaklandı. Malum ülkemizde seçim dönemlerinde vatandaşları ikna etmenin başlıca yöntemi bekledikleri, hakları vermektir. Son seçimlerde siyasi partiler vatandaşın karşısına başta asgari ücret olmak üzere sosyal güvenlik konularında yeni haklar ya da çözüm önerileri sunmuş ve seçim döneminde sosyal güvenlik konuları çok popüler olmuştu. Anayasa değişikliği referandumu öncesi de birçok konu gündeme gelecektir.
Sürekli halkın içinde olan bir sosyal güvenlik uzmanı olarak vatandaşların gündemini biliyorum. Referandum öncesi de ‘Halkın Sosyal Güvenlik Uzmanı’ olarak gözlemlediğimiz ve çözüm bekleyen konularından öne çıkanlarını kısaca şöyle özetleyebiliriz…
EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR
Son birkaç gündür ulusal televizyonlarda emeklilikte yaşa takılanlara bekledikleri hakkın verileceği yönünde haberler yapılmakta ve başta sosyal medya ve gazetelerde de bu konular ele alınmaktadır. Emeklilikte yaşa takılanlar bu haberler sonrası olayın gerçekliği konusunda gerek ofisimizi gerekse cep telefonlarından bizleri arayarak hatta çarşıda pazarda, sokakta, alışveriş merkezlerinde bana bu konuların doğru olup olmadığını sormaktadırlar.
Ülkemizde kadınların ve erkeklerin emekliliği 8.9.1999 tarihinde kademeli olarak işe başlama tarihine göre kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaşına ve daha sonra 2008 yılında yapılan değişiklikle 65 yaşına kadar uzatıldı. Özellikle 8.9.1999 tarihinde yapılan değişiklikle sigortalılık süresi ve prim gün sayısını doldurduğu halde emeklilikte yaşa takılıp emekli olamayan milyonlarca kişiyi mağdur eden bir durum ortaya çıktı. Emeklilikte yaşa takılanlar emeklilik yaşını beklerken iş bulmakta zorluk yaşamaktadırlar; ayrıca bu kişilerin, çalışmaya devam edip emekli olduklarında alacakları maaş da her ay düşmektedir. Emeklilikte yaşa takılanlar aynı zamanda çalışmıyorlarsa gelir testi yaptırmak zorundadırlar. Gelir testi sonucunda, emeklikte yaşa takıldıklarından emekli olup maaş alamadıkları gibi bir de ceplerinden GSS primi ödemek zorundadırlar.
Emeklilikte yaşa takılan milyonlarca kişiyle ilgili aslında hükümet çok net bir şekilde ekonomik nedenlerle kendilerine bu hakkın verilmeyeceğini dile getirmelerine rağmen bu konularda vatandaşın referandum öncesi ısrarla beklentisi devam etmektedir.
PRİM GÜNÜ EKSİK OLANLAR
Ülkemizde kayıt dışı istihdam bir hayli fazla. Son yıllarda bir nebze olsun bu sorun giderilse de geçmiş dönemlerde çalışmasına rağmen sigorta primleri SGK’ya bildirilmeyen ve şu anda yaşını, sigortalılık süresini doldurdukları halde emekli olamayan kişiler de kendilerine SGK tarafından prim günü borçlanması hakkının verilmesini talep etmektedirler.
SİGORTA ÖNCESİ DOĞUM YAPAN KADINLARIN DOĞUM BORÇLANMASI
Ülkemizde kadınlara sosyal güvenlik konusunda 2008 yılında çok güzel bir hak verildi. Kadınlar eksik günlerini doğum sonrasında 2 çocuğa kadar bir çocuk için 720 gün, 2 çocuk için 1440 gün borçlanıp, ceplerinden parasını ödeyip, eksik prim günlerini tamamlayıp emekli olabilme imkânı sağlanmıştı. Daha sonra borçlanılacak gün sayısı 3 çocuk için 2160 güne kadar çıkarıldı. Buraya kadar her şey çok güzel de, borçlanma imkânı kadınların önce SGK’lı olmaları daha sonra çocuk dünyaya getirmeleri şartıyla doğum yapan fakat doğum borçlanması yapamayan binlerce prim günü eksiği nedeniyle emekli olamayan kadınlarda mağduriyet oluşturdu.
DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞLARI
Ülkemizde 1999 ve 2008 yıllarında aylık bağlama oranlarının düşürülmesi sonucunda asgari ücret ya da bir miktar üstünde maaşla çalışanların her ay kendileri için ödenen primler sonucunda emekli olduklarında alacakları emekli maaşlarında düşme olmaktadır bu nedenle emeklilere son yıllarda düşük emekli maaşları bağlanmaktadır. Daha sonra küçük iyileştirmeler intibak yasaları da düşük emekli maaşlarına fayda etmiyor ve emekliler düşük emekli maaşlarıyla geçimini sağlamak zorunda kalıyor, geçimini sağlayamayan binlerce emekli de emekli olduktan sonra çalışmak zorunda kalıyor. Bu ve buna benzer konularda vatandaşlarda beklenti bir hayli fazla EVET, HAYIR yarışı kızıştıkça bu konular gündemden düşmeyecek gibi gözüküyor.