Malum düğün sezonundayız…

Yaz mevsimiyle birlikte sünnet cemiyetleri, nikah törenleri de artıyor.

Eş, dost akrabanın en mutlu günleri…

Mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır demiş şair…

Düğünlerimizde bize has bir gelenek var biliyorsunuz…

Ne mi?

Takı geleneği!

*

Bu geleneğin halk arasındaki anlamı şudur;

“Ben senin düğününde ne taktıysam, sen de benim düğünümde aynısını tak arkadaş!”

Kimse de çıkıp, “İyi de kardeşim sen bana takarken çeyrek altın 50 liraydı, şimdi 450 lira!” diyemez…

Sırf bu geleneğe güvenerek düğüne kalkışanlar var.

Kimi çeyrek altın, kimi beşibiryerde, kimi bilezik, kimi de para, herkes bütçesine göre gittiği düğünde takıyordu eskiden…

Kimin ne taktığı da çaktırmadan düğün sahipleri tarafından bir kenara not ediliyordu.

Takı töreni tamamen bitmeden piste oynamaya bile çıkamıyor, düğün pastasını yiyemiyordu davetliler.

*

Fakat şimdi her gelen düğün davetiyesinde önce altın fiyatlarına bakıyor vatandaş.

Düğüne gitmese olmaz, çok ayıp çünkü o gelmişti…

Gidip de takı takmasa, düğün sahibi “Ben sana takarken iyiydi ama” dercesine suratına bakacak, sağda solda dedikodunu yapacak…

Çaktırmadan sahtesini, çakmasını takmak da yakışmaz, takarken yakalanırsan rezil olmak hiçten değil…

Daha geçen gün, bir milletvekili, partilisinin düğününde takı takmadan ayrıldı diye sosyal medyada acımasızca eleştirilmişti.

*

Bu arada uyarayım…

Teknoloji, düğüncülerin karşılaşabileceği işte bu tür risklere karşı da büyük bir buluş gerçekleştirmiş.

Gizli kameralı takı sandıkları kullanılıyormuş artık düğünlerde…

Tören sırasında, kim ne takıyor, kim takıyormuş numarası yapıyor hepsini yakın plan kaydediyormuş kamera.

Ayrıca iki kamera da gelinle damadın üzerine takılanları yakın plan çekiyormuş çaktırmadan.

Ona göre, bundan böyle düğünlerde taktıklarınıza dikkat edin, VAR’dan dönmesin!

Sabaha kadar pistte “Erik Dalı Gevrektir”i oynasanız, düğün sahiplerinin gözünde ofsayttan çıkamazsınız!

 

Bu uygulama tiryakiyi bitirir!

 

Sigara paketlerinin üzerine “İçme ölürsün, hastanelerde sürünürsün, iktidarsız olursun” gibi uyarıcı yazılar yazıldı…

Korkmadı tiryaki!

Sigara yüzünden soba borusuna dönmüş gırtlak ve ciğer fotoğrafları koydular…

Yine tınmadı tiryaki!

Satılan yerleri kararttılar, içilen mekanları azalttılar, denetim ve cezalarla bunalttılar…

Tiryaki gülüp geçti.

Zam üstüne zam yaptılar, tiryaki gık demedi.

Şimdi de bütün sigaraların hepsinin tek tip paketle satılması gündemdeymiş…

Bu uygulama caydırıcı olur mu?

Dileriz olur!

O da olmazsa benim güzel bir önerim var…

Paketleri manyetolu yapalım, her açışında elektrik çarpsın tiryakiyi!

Belki o zaman gelir kendine!

 

Berber enseyi kararttı

 

Önceki gün Bursalı berberler, BESOB’un Küçük Sanayi Sitesi’ndeki toplantı salonunda biraraya gelerek, yabancı uyruklu meslektaşlarıyla aralarındaki haksız rekabeti protesto ettiler.

Oda Başkanı Mustafa Ocak’ın, daha önce de bu konuda sosyal medyadan yaptığı isyanını köşemde yer vermiştim.

Sıkıntıları gerçekten büyük…

Sığınmacı olarak gelen yabancı uyruklu vatandaşlara, işyeri açmada tanınan bürokratik kolaylıkların, denetimlerdeki hoşgörüye tepkililer…

Oda fiyat tarifesine uymamaları, müşteri çekmek için sürekli kampanya yapmaları da bir diğer sorun…

Diğer küçük esnaflarımız da aynı dertten muzdarip!

BESOB’un bu sorunlar karşısında suskun kalması da ilginç!

Kartopu, çığa dönüşmeden esnafın çığlığını kulak verilmeli.

 

Transfer

 

Daha düne kadar borç yüzünden ağlanan, ibrada zorlanan, ödemek için kampanyalar yapan futbol kulüpleriyle ilgili transfer haberlerine, görüştükleri futbolcuların isimlerine ve kariyerlerine bakıyorum da…

Ya gömü buldular…

Ya, borçları ödemekten vazgeçtiler!

Ya da, taraftarın gazını alma, kombineleri satmak için bir tezgah bu haberler!