Avatar
Selahattin Adıgüzeller

Evliliğin en tehlikeli yılı hangisi?

Birileri çıkıyor, aşka ömür biçiyor…

3 aydan başlıyor biçilen ömürler 3 ila 5 yıla kadar çıkıyor…

Bir de bu iddialarını, deneyimlerini kitap haline getirmiyorlar mı?

Durduk yerde aşık kafaları bulandırıyorlar…

Flört eden mutlu çiftler, bu tür kitapları bilirkişi tayin edip başlıyorlar aralarında tartışmaya:

– Artık evlensek diyorum Niyazi? 4 yıldır çıkıyoruz…

– Niye acele ediyorsun hayatım, daha yeni yeni birbirimizi tanıyoruz…

– İyi de uzmanlar, aşkın ömrü 5 yıl diyorlar. Ya evlenemeden biterse bizimki de?

– Yahu sen kitapta yazılana değil kalbimin sesine kulak ver…

– Gözler kalbin aynasıdır Niyazi… Sende evlenecek göz yok gibi!

 

*

 

Aşkın ömrüyle ilgili tartışmalar bir şekilde tatlıya bağlanır da, asıl tehlike evlilikle ilgili tahminlerde…

İki gün önce medyada vardı yine bu konuda bir araştırma…

Yabancı bir üniversitede yapılmış…

Evli çiftlere müjde veriyordu bilim insanları:

Hadi gene iyisiniz! Evliliklerin çatırdama riski yüksek olduğu en tehlikeli dönem yedinci yıl değil!”

Bu nasıl müjdeyse!

Ya kaçıncı yılmış asıl tehlikeli olan?

10.ncu yıl!

Yani ik 10 yılı sorunsuz atlatan çiftler, bir yastıkta 40 yılı garantiliyormuş…

 

*

 

Araştırma, 35 yıl ve üstü evli kalmayı başaran kadınlarla yapılmış.

Evliliğin ilk 10 yılında, ailevi sorunlar zirveye çıkıyor, ardından düşüş başlıyormuş…

Bilim insanlarının evlenecek ve yeni evli çiftlere önerisi basit:

İlk 10 yıl, yum gözünü tut çeneni, yaşananları sineye çek, sonra eşini nereye çekersen çek!”

Bu kadar kolay mı?

Madem öyle, niye sadece kadınlara sormuşlar, kocalarına da sormamışlar?

Büyük ihtimalle çoğu, aşkından erken öldüğü için soramamışlardır!

Hayatta kalanların cevabı da zaten belli:

Evliliğin tehlikeli yılı olmaz evladım! Kaçak elektrik akımı varsa, her günü tehlikeli!”

 

İnce belli uyanık!

 

Bizim yıllardır kullandığımız, adına ‘Ajda’ dediğimiz o ince belli çay bardağını, “işte en ideal viski bardağı” diyerek, dünyaya pazarlamaya kalkmış ABD’li bir şirket…

Daha geçenlerde, ülkemizi ziyaret eden Papa bile o ince bardaktan çay içmiş, çok hoşuna gitmişti.

Utanmadan da, “bu bardağı ilk biz tasarladık” demiş şirket yetkilileri…

Pazarda 5 liraya almayanı dövdüğümüz o ince belli bardağın 6’lı setini, 65 dolardan satışa sunmuşlar…

Pazarlama başarısı bu işte!

Neyse ki, foyaları kısa zamanda ortaya tıkınca, bardağın Türk tasarımı olduğunu açıklamak zorunda kalmışlar. Fiyatı da düşmüş anında.

Açıklama yapmasaydılar, kararlıydım protesto edecektim onları…

Nasıl mı?

Viski bardağında çay içerek!

Hem de buzlu ve sek!

 

Bol gollü ceza!

 

Passolig de çare olacak gibi değil…

Futbol maçlarında yine tribün yasağı geliyor suçu olmayan taraftarlara, yine para cezaları kesiliyor günahı olmayan kulüplere…

Bir önerim var;

TFF hiç olmazsa şöyle bir iyilik yapsa…

Her küfürün nasıl bir ceza miktarı varsa, maçlarda atılan golün de olsa…

Para cezalarını, takımların attıkları gol sayısından düşse!

Hem futbola heyecan gelir, hem maçlar bol gollü geçer!

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X