Bu aralar, sınav maratonunu başarıyla atlatan öğrenciler, şimdi en iyi okulları, sevdikleri mesleği yapmalarının yolunu açacak bölümleri tercih etmenin hesabı ve heyecanı içindeler.

Dileriz, üniversite bitip de hayata atıldıklarında, eğitimini aldıkları alanda çalışma fırsatı bulurlar.

Çünkü, diploma artık aslanın ağzında, ekmek ise midesinde!

Morallerini bozmuş gibi olmayayım, maalesef ülke gerçekleri ortada…

İşsizlik sorunumuzun bir nedeni de mesleki plansızlık ve öngörüsüzlük değil mi?

Ne yazık ki, bir çok insan, sırf geçimini sağlamak için, eğitimini almadığı, sevmediği hatta hiç yeteneği olmadığı işlerde çalışmak zorunda kalıyor. 

Keşke herkes eğitimini aldığı işi yapsa ve yaptığı işten maddi manevi tatmin olsa, bu ülkede işsizlik oranı kendiliğinden düşer.

*

Geçtiğimiz günlerde medyada, bu konuda 15-34 yaş arasındaki gençlerle yüz yüze yapılmış bir araştırma vardı…

Sonuçları umut vericiydi…

Örneğin;

Genel anlamda hayatından memnun olanların oranı yüzde 72…

Geleceği hakkında iyimser olanların oranı ise yüzde 73’dü…

‘Ne olmak’ istediklerine dair soruya verdikleri yanıtlar da dikkat çekiciydi…  

İlk sırada, bilim insanı çıkmış…

İkinci sırada şirket sahibi olmak, üçüncü sırada da akademisyenlik…

Eskiden bu tür sorularda “topçu ve popçu” olmak isteyenler hep ilk sıralarda çıkardı, demek eski cazibesi kalmamış bu mesleklerin…

*

Aynı araştırmada, siyasetçi olmak isteyen gençlerin oranının yüzde 10 çıkması da ilginç…

Gençliğin yüzde 38’i siyasete ilgi duyuyormuş.

“Siyasetçiler, gençlerin görüşlerini dikkate almadığını düşünüyor musunuz?” sorusuna, gençlerin yüzde 78’i “evet düşünüyorum” yanıtı vermiş.

Seçimlerde oy kullanmak istemeyen gençlerin birinci gerekçesi, siyasetçilere olan güvensizlikmiş!

Bu konuda, gençler siyasetçilere sanki biraz haksızlık etmişler gibi…

Seçme ve seçilme yaşını 18’e indirdiler, daha ne yapsın siyasetçiler… 

Aileniz, o yaşta iyisini seçemezsiniz diye karpuz almaya bile göndermiyor, sizi manava!

El insaf!

 

Şehir Hastanesi göze geldi!

 

Geçtiğimiz günlerde hizmete açılan Bursa Şehir Hastanesi’nin Kadın Doğum ve Çocuk ünitesindeki  pis su giderlerinin bulunduğu rögarın tıkanması sonucu, bazı katları su basmıştı.

Neyse ki zamanında yapılan müdahale ile pis sular diğer katlara çıkmadan önlenmiş.

Yeni bir hastanenin rögarı iki günde nasıl tıkanır?

Yaz ortasında tıkanırsa, kış ortasında vay haline hastanenin!

Yüzen hastane olarak ünlenebilir!

İl Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan resmi açıklamada, tıkanıklığın pis su giderine atılan kullanılmış bebek bezleri ve benzeri maddelerinden kaynaklandığı belirtiliyordu…

Son derece modern o koskoca hastanede, çocuğunun b.klu bezini yanıbaşındaki çöp kutusu yerine tuvalete atanları tebrik etmeli.

Aynı işlemi evine gidince yapmazlar inşallah!

Belki de bu bir komploydu!

Hastanede ilk doğan bebeğe, İl Sağlık Müdürü Dr. Özcan Akan yarım altın takmıştı. Bu jest diğer hamilelerin zoruna gitti. Onlar da “Ona var da bize yok mu? Madem bize bir şey takmıyorsunuz, acısını böyle çıkarırız” dediler belki de!        

 

Aytaç Kara’nın itirafı

 

Kasımpaşaspor’a giden Aytaç Kara, Bursaspor’un ligden düşme nedenini tek cümleyle özetlemiş:

“Devre arası transfer yapmayınca düşmüştük biz!”

Aytaç’ın bu samimi itiraflarını, eski başkan Ali Ayve teknik direktör Samet Aybaba okudular mı acaba?

Okusalar ne olacak yeni bir şey değil ki!

Günlerce, haftalarca biz yazmaktan, taraftardan tribünde haykırmaktan bıkmıştı bu gerçeği!

“Bir şampiyon takım, göstere göstere ligden nasıl düşürülür?” konulu panel düzenleyip, konuşmacı olarak çağırmalı Ay ile Aybaba’yı…  

 

Sinek

 

Kurbanlık satıcıları, haber yapmaya gelen habercilerin “işler nasıl?” sorusuna, “sinek avlıyoruz!” derlerse sakın inanmayın!

Yalan söylüyorlar!

Çünkü;

Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanlığı’na bağlı ekipler tarafından, bütün kurbanlık satış alanları kara sinek ve diğer haşerelere karşı ilaçlanıyor.