Niye mi?

Sahil boyunu adeta işgal eden Suriyeli vatandaşlarımızın deniz keyiflerini bozduğu, kurdukları göçebe çadırlarında, yaz mevsimi boyunca tatil yapmalarına izin vermediği ve “gelecekseniz adam gibi gelin, halkımızı rahatsız ve tedirgin etmeden, çevreyi kirletmeden eğlenin” dediği için!

Aldığınız kararı size hiç yakıştıramadım…

Çok ayıp ettiniz Hayri Başkan!

Var mı size bir zararı, bırak döndürsünler mülteci kampına sahillerimizi!

İç donlarıyla, entarileriyle denize girip serinlesinler, kumsalda oynaşıp deve güreşi yapsınlar, nargile tüttürsünler, yediklerini içtiklerini çöpe atma gereği bile duymasınlar.

*

Vay neymiş efendim;

Mudanya halkı o görüntülerden rahatsız oluyormuş!

Rahatsız oluyorsa bu sene de yazlıklarından dışarı çıkmayıp, klimayla serinlesinler, manzara moral bozucuysa perdeleri açmasınlar ne olacak!

Vay, neymiş efendim;

Bursa’dan deniz havası almaya gelenler alamadan geldiklerine pişman olarak dönüyorlarmış!

Madem pişman oluyorsun yazın gelme sen de Mudanya’ya kardeşim, kışın gel, hem daha serin hem trafik ve sahil daha sakin oluyor!

Vay neymiş efendim;

Mudanya’daki işletmeler tedirgin oluyor, müşterileri kaçıyormuş!

Ülkesindeki savaştan kaçan bir avuç Suriyeli kardeşimizin mutluluğundan daha mı önemli?

Vay neymiş efendim;

Bizim vatandaşlarımıza da kötü örnek olur, sonra onlar da sahile yayılabilirlermiş…

Yayılsınlar ne olacak, yaşasın çadır kardeşliği!

*

Hayri Başkan!

Kusura bakmayın ama sizin bu yaptığınız resmen faşistlik, ırkçılık…

Ayrıca, mensubu olduğunuz sol partinin savunduğu evrensel değerlere de aykırı!

Yol yakınken dönün bu yanlış kararınızdan…

Lütfen dokunmayalım Suriyeli vatandaşlarımıza…

İsteyen, yol kenarlarına tezgah ya da korsan dükkan açıp, ne bulursa onu satsın!

İsteyen, ekranlardan ‘kelle keseceğim kelle’ diye haykırsın, elde satırla dolaşsın!

İsteyen, şeyine güvenip her sene çocuk yapsın!

İsteyen, dilenmek için kavşak, cami, market, restoran, kafe ve bankamatik önlerinde pusuya yatsın!

İsteyen de, sahillerde kurduğu çadırın tepesinde, özgürlüğün bayrağı olarak yırtık haşemasını sallasın!

Bırakalım demokrasimizin tadını bari onlar çıkarsın…

 

Sayın Valim siz de bir el atın Bursaspor’a!

 

Süper Lig’den düşen Bursaspor zor günler geçiriyor…

Gelecek yönetim, kulübün hem borcunu döndürmek hem de yeniden Süper Lig’e çıkacak bir kadro oluşturmak zorunda.

Bunu nasıl yapacak?

Takım düşünce gelirleri de önemli ölçüde düştü!

Şampiyon olduğunda bile forma reklamı alamayan bir takıma, şimdi kim reklam verir?

İşi zor gerçekten de Bursaspor’un…

Aday olan Mesut Mestan ve yönetiminin, bu zorlu süreci atlatabilmesi için şehrin kenetlenmesi lazım.

Toplumun tüm dinamiklerinin desteğini almalı.

Bursaspor’u düştüğü yerden kaldırmak için şu ana kadar sadece eski Bakan Faruk Çelik’in çabalarına tanık olduk…

Laf aramızda;

Bursaspor camiası, Vali Yakup Canbolat’ın da topa girmesini bekliyor.

Böyle bir motivasyona ve desteğe ihtiyacı var şehrin…

Siz de bir el atın bu yaralı timsaha sayın Valim!

 

İsimler karışınca…

 

Siyasetçilerdeki isim benzerliği en çok sosyal medyada sıkıntı yaratıyor.

Hele ad soyad aynıysa yandı!

Örnek mi?

31 Mart yerel seçiminde Saadet Partisi’nden Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Ali Aktaş!

Hesabının Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a aitzannedenler,sosyal medya hesabına yazıyormuş durmadan…

Yorumlardan öyle bunalmış ki, sonunda adının yanına şu notu düşmüş:

“Bursa BB Başkanı olan değil!”

SP, büyük fırsatı kaçırmış meğer, Ali Aktaş’ı Antalya değil de Bursa’dan aday gösterseymiş, isim benzerliği sayesinde Alinur Başkan’ın oylarından da nasiplenirdi.

Tabii bu iş en çok da Mustafa Bozbey’e yarardı!  

 

Telefon yolu

 

Varşova belediyesi cep telefonuna bakarken düşenlerin ve bir yerlere çarpanların sayısı artması üzerine, özel cep telefonu yolu yapmış.

Yolda cep telefonuna rahatça bakmak, konuşmak, mesajlaşmak isteyenler bu yolu tercih ediyormuş.

Kaza oranı epey düşmüş.

Bizde de ihtiyaç var gibi!