Yattığınız yerden ayda 100 bin lira kim verir?

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA verecekmiş…

Aradıkları şartlar da çok kolay…

Kadın ve erkek 24-55 yaş arası, 1,53-1,90 cm boy aralığındaki sağlıklı herkes başvurabilir.

Başvurular 24 Mayıs’ta bitiyor, acele edin!

Seçilecek 12 kadın 12 erkek gönüllünün yapacağı iş gayet basit…

Uzay mekiğindeki astronotlar gibi, başlar aşağıda, ayaklar hafiften yukarıda kalacak şekilde sırtüstü yatacaklar.

Yemek dahil tüm ihtiyaçlarını yattıkları yerden karşılayacaklar…

Yatarken televizyonda istedikleri kanalı, programı izlemek serbest.

Sadece günde bir defa, kanınız ayaklara doğru geri akması için santrifüjde döndürülme işlemi yapılacakmış hepsi o kadar…

Niye mi yatırıyorlar karpuz gibi?

Babalarının hayrına değil elbette, bir deney için…

Siz yattığınız yerde televizyon keyfi yaparken, bilim insanları da astronotların uzun uzay yolculuklarında yaşadığı kas kaybı problemine karşı, mikro yerçekiminin etkilerini inceleyecekler.

Habere göre;

İki aylık o yatmanın karşılığında gönüllü deneklere NASA yaklaşık 100 bin lira ödeyecekmiş…

Güzel para?

Bu zamanda 7/24 çalışan kazanamıyor, siz yattığınız yerden kazanacaksınız…

Yatağınıza kadar gelen bu şansı kaçırmayın derim…

Özellikle yerel seçim sürecinde çok yorulan partililerin dinlenmeleri için bulunmaz fırsat…

Diyeceksiniz ki, madem para güzel sen niye başvurmuyorsun?

Düşünmedim değil ama biliyorsunuz ben daha önce Mars’a göndermek üzere mizahçı aradıklarında başvurmuştum NASA’ya…

Bu iş için de başvurursam, “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nde yok mu senden başka uyanık? Her ilana atlıyorsun” diyebilirler.

Hem benim reflüm var, sırtüstü yatamıyorum uzun süre…

Santrifüjde yanlışlıkla kurutma veya sıkma moduna geçerlerse, saçlarımın zarar görür diye çekindiğime dair iddialar külliyen yalan!

THY reklamında Bursalı bir dağcı

Türk Hava Yolları’nın (THY) televizyon kanallarında gösterilmeye başlanan son reklamını izlediniz mi?

Güzel bir reklam olmuş…

Bir dağcının karla kaplı dağın zirvesine yaptığı tırmanış azmini anlatıyor.

4 bin 810 metre yüksekliğindeki Mont Blanc Dağı’nda çekilen reklam filminin görüntüleri de gerçekti, oynayan dağcı da…

Beş kıtada beş dağın zirvesine çıkmayı başarmış, Türkiye’nin ilk görme engelli dağcısı ve milli atleti Necdet Turhan oynuyordu…

Halen Nilüfer ilçesinde oturan, yollarda sıkça karşılaştığımız Bursa’lı Turhan; tırmanma sırasında karşılaştığı zorluklara ve hayati tehlikelere meydan okuyarak zirveye tırmanıyor ve Türk bayrağını zirveye gururla dikiyor…

Ve, reklam, şu güzel cümleyle bitiyor:

“Bu bayrağı zirveye taşımak için hiçbir engel tanımayanlar, birbirini nerede olsa tanırlar…”

Proje-bank kurulmalı

Yerel seçim döneminde, büyükşehirde olsun ilçelerde olsun hemen her partinin belediye başkan adayı, seçilmesi durumunda yapacağı projeleri açıkladı.

Önemli ve ihtiyaç duyulan gerçekçi projeler de vardı içlerinde…

Gerçekleşmesi imkansız, laf olsun katalog dolsun tarzı projeler de…

Seçimi kazanan başkanlar, belediyesinin bütçesine, kentinin veya ilçesinin hizmet önceliklerine göre, vaat ettiği projelerini gerçekleştirmeye çalışacaktır.

Peki seçimi kazanamayan diğer adayların, binbir emek ve özenle hazırladığı önemli projeler ne olacak?

Umutlarla birlikte onlar da çöpe mi gidecek?

Yazık değil mi verilen onca emeğe?

Oysa, her belediye bir proje havuzu oluştursa, seçime giren tüm adayların projeleri bu havuzda toplansa…

Hatta normal vatandaş da kenti veya ilçesi için geliştirdiği projelerini bu havuza atsa…

Seçilen belediye başkanları da, senin projen-benim projem kaprisi yapmadan yararına inandığı projeleri değerlendirse…

İyi olmaz mı?

Ortak akıl deyip duruluyor, alın işte bundan güzel ortak akıl mı olur?

1 Nisan’dan sonra duymak istemiyorum

Neleri mi?

İşte bu sözcükleri, uzun bir müddet duymak istemiyorum:

* Seçim