Yazdığı eser isminin önüne geçti! Onun eserini duymayan bilmeyen kimse yok

Bayramlarda¸ kandillerde, savaşlarda¸ düğünlerde, doğumlarda, ölümlerde kısaca hayatımızın her önemli gününde ve anında Süleyman Çelebi’nin eserini okumak, okutmak bir gelenektir. Bu eserin adı Vesilet’ün-Necât yani yaygın ismiyle Mevlid’tir.

Yazdığı eser isminin önüne geçti! Onun eserini duymayan bilmeyen kimse yok

Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i Ulu Camii imamlığı esnasında meydana gelen bir olay üzerine yazdığı söylenir.

Rivayete göre İranlı bir vaiz¸ Bakara Suresi’nin peygamberlerden bahseden ayetlerini yorumlarken peygamberler arasında fark bulunmadığını¸ dolayısıyla Peygamberimiz’in diğer peygamberlerden üstün tutulmadığını söylemiş¸ bu durum kimi tartışmalara konu olmuş¸ Süleyman Çelebi de bu olaydan büyük bir üzüntü duyarak Hz. Muhammed’in özel durumunu¸ ona duyulan sevgi ve saygıyı anlatabilmek maksadıyla bu eserini kaleme almıştır.

Bir edebiyat şaheseri

Bursa¸ bir payitaht olarak ilim ve kültürün de merkeziydi. Burada pek çok şair¸ bilgin ve mutasavvıf yetişti. Bu isimler arasında Emir Sultan¸ Molla Fenari¸ Niyazi Mısri¸ Somuncu Baba¸ Bursalı Aşık Yunus¸ Hazret-i Üftade ve daha niceleri bugün de maneviyat coğrafyasının yıldızları olarak insanlığı aydınlatmaya devam ediyorlar.

rsz_bursa_ulu_camii.jpg

Bu isimler arasında anılması gerekenlerden biri de Süleyman Çelebi’dir. Bu ismi söyler söylemez aklımıza hemen onun ünlü eseri Vesilet’ün-Necât veya yaygın ismiyle Mevlid gelecektir. Çünkü biz çoğu kez¸ eserin isminden önce yazarını/şairini hatırlarız. Ama burada durum oldukça farklıdır. Mevlid¸ şairinden çok şöhret bulmuş¸ nerdeyse onun adını bile unutturmuştur.

Mevlid’in okunmadığı bir zaman ve mekan neredeyse yoktur. Yazıldığı günden bu yana kandillerde¸ bayramlarda¸ savaşlarda¸ doğumlarda¸ düğünlerde ölümlerde kısacası hayatımızın hemen her olayında Mevlid okumak/okutmak çok önemli bir geleneğe dönüşmüştür.

Mevlid’in yaygınlık kazanmasının bir önemli sebebi de Osmanlılar devrinde aynı zamanda bir devlet merasimi olarak da idrak edilmesidir. Hz. Muhammed’in doğum günü olan Rabiü’l-evvel ayının 12. gecesi resmi bir kutlama yapılır ve bu gece Mevlid alayı ile karşılanırdı. Başta padişah olmak üzere bütün devlet görevlilerinin katıldıkları bu merasim Mevlid’i bütün ülke sathında okunur bir eser haline getirmiştir. Mevlid günümüzde de özellikle radyo ve televizyonlar aracılığıyla toplumun geniş kesimlerine ulaşmaya devam ediyor.

Mevlid¸ dini¸ edebi¸ tasavvufi açıdan çok yönlü incelemelere konu olabilecek zenginlikte bir eser olarak nitelendiriliyor. Aslında eserin önemi¸ şairi olan Süleyman Çelebi’nin kimliği ve Mevlid’i yazma sebebiyle yakından ilgili. Bunlar bilinmezse eser hakkında yapılacak değerlendirme de eksik kalacağından Süleyman Çelebi’nin kim olduğuna bakmak gerekiyor.

Süleyman Çelebi

suleyman-celebi.jpg

Süleyman Çelebi (1353-1422) Bursalıdır. Osmanlı’nın kuruluş ve gelişme devresinde yaşamış¸ Orhan Gazi’den Çelebi Mehmed’e kadar olan dönemi görmüştür. Bu dönem devletin inşası¸ fetret yılları sonrasında yeniden toparlanması gibi olayların geçtiği yıllardır. Süleyman Çelebi¸ saraya yakın bir ailenin ferdidir. Dolayısıyla onu devrin elit sınıfından biri olarak düşünebiliriz. Bu durum¸ onun bir medrese tahsili yaptığını¸ hatta devrin genel eğilimine bağlı olarak irfan kurumlarında da eğitim gördüğünü gösterir. Nitekim kaynaklar onun Yıldırım zamanında Divan-ı Hümayun imamlığı yaptığını ve Emir Sultan çevresindeki irfan meclisinin müdavimlerinden olduğunu yazmaktadır. Süleyman Çelebi’nin nitelikleri Ulu Cami imamlığı görevine gelmesine vesile olmuştur. Zira payitahtın en büyük camiinde görev yapabilmek her anlamda üstün niteliklerle donanımlı olmayı gerektirmektedir.

Bu donanım içerisinde edebi bilgi birikimi de bulunmaktadır. Ki Mevlid¸ aynı zamanda bir edebiyat şaheseridir. Bu yüzden Süleyman Çelebi aynı zamanda Osmanlı edebiyatının kurucu isimlerinden biri olarak da kabul edilir. Süleyman Çelebi¸ Türk edebiyatının yaşadığı devirdeki en önemli temsilcisidir. Bu temsilcilik sadece edebi mahiyette olmayıp aynı zamanda bir birlik misyonunun da ifadesi olarak anlam taşır. Çünkü Mevlid’de asıl konu olarak Hz. Muhammed işlenmiştir. Böylece insanlar bu ana tema ile Peygamber’in manevi şahsiyeti etrafında birlik olmayı gerçekleştirmişlerdir.

Mevlid’in bir başka özelliği de halkı yabancı ve zararlı dini gelişmelerden koruması olmuştur. Zira Mevlid’deki düşünce dünyası tamamen ehl-i sünnet temellidir ve dinin asli kaidelerine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu bağlılık Hz. Muhammed sevgisi etrafında oluşturulurken bir yandan da inanç konuları işlenmiş ve Mevlid’de besmele¸ zikir¸ Allah’ın sıfatları¸ Allah’ın birliği gibi inanışla ilgili konular ve ahlaki pek çok ilke üzerinde durulmuştur. Denilebilir ki¸ geniş halk kitleleri dinlerine ait samimi inanışlarını ve bilgilerini büyük ölçüde Mevlid’e borçludur.

Mevlid’in yazılış sebebi

suleyman-celebi-2.jpg

Eserin derinlerdeki asıl yazılış sebebi böyle özetlenebilir. Ama Mevlid’in yazılış nedeniyle ilgili bir de yaygın söylence vardır. Buna göre İranlı bir vaiz¸ Bakara Suresi’nin peygamberlerden bahseden âyetlerini yorumlarken peygamberler arasında fark bulunmadığını¸ dolayısıyla Peygamberimiz’in diğer peygamberlerden üstün tutulmadığını söylemiş¸ bu durum kimi tartışmalara konu olmuş¸ Süleyman Çelebi de bu olaydan büyük bir üzüntü duyarak Hz.Muhammed’in özel durumunu¸ ona duyulan sevgi ve saygıyı anlatabilmek maksadıyla bu eserini kaleme almıştır.

Kaynakların bildirdiğine göre Mevlid’in yazılış tarihi 1409’dur. Bu tarihten önce de Mevlid türünde kimi eserler kaleme alınmıştır. Zira bu tür eserlerin asıl kaynağı sire adı verilen eserlerdir. Onların tarihi geçmişi ise epey geriye ta Hz.Muhammed devrine kadar uzanır. Bu demektir ki¸ Hz. Peygamber hakkında çok sayıda eser yazılmış hatta bu anlamda yeni edebi türler oluşturularak bir peygamber edebiyatı meydana getirilmiştir. Ama hiçbir eser Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin benimsenme derecesine çıkamamıştır. Süleyman Çelebi Mevlid’i kendine mahsus nitelikleriyle üstün bir eserdir.

Önemli olan bir tarafı da Mevlid’in Türkçe yazılmış olması ve edebiyat açısından taşıdığı değerdir. Bu değerinin de onun benimsenmesinde etkili olduğu muhakkaktır. Çünkü bir edebiyat eserinde kalıcılığı konudan çok dil ve anlatım sağlar. Mevlid bu anlamda Türkçe’nin bir şaheseridir. Bu yönüyle kendinden önce yazılan bu konu ve türdeki eserleri neredeyse unutturarak Türkçe mevlid geleneğinin de başlatıcısı olmuştur. Öyle ki Süleyman Çelebi’den günümüze onun eserinden ilham alarak yahut onun tesirinde kalarak pek çok şair mevlid denemeleri yapmıştır. Yüzü aşkın bu metinlerin hiç birisi onun değerine ulaşamamış¸ hepsi bir nazireden ibaret kalmıştır.

Öte yandan Mevlid¸ Türkçe ile yazılan bir metin olmanın ötesine geçmiş¸ Arapça¸ Farsça¸ Arnavutça¸ Kürtçe¸ Boşnakça ve Rumca gibi dillere de çevrilmiş hatta bu dillerde mevlidler yazılmıştır. Böylece Mevlid¸ bir yandan da bütün bu coğrafyalarda Türk dili ve kültürünü temsil eden¸ onun değerlerini oralara taşıyan bir eser özelliği de kazanmıştır.

Süleyman Çelebi Türbesi Anıtı 

01-005.jpg
Türbe Bursa Osmangazi İlçesi Çekirge Semtinde Dağınık Selviler adıyla anılan yerde bulunmaktadır.

Mezarı, 1945-1950 yılları arasında valilik tarafından yaptırılmıştır.

Mermer sandukanın üstü, sekiz ayaklı kefeki taşından inşa edilmiş bir açık türbe ile örtülmüştür.

Tavan arabesk motifler ile bezenmiştir.

Türbenin içinde bulunduğu geniş bahçe, geçme ve oyma geometrik motifli korkuluklarla çevrelenmiştir. 

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X