Prof. Dr. Abdussamet Arslan, AA muhabirine, İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında yaşanan depremin beklenmeyen bir durum olmadığını ancak Bayraklı ilçesinde hasara neden olmasını ilginç bulduğunu söyledi.
Seferihisar’daki yapılarda kılcal çatlaklar dahi görmediklerini ancak 40 dakika uzaklıktaki Bayraklı’da yıkımların meydana geldiğini hatırlatan Arslan, şu değerlendirmede bulundu:
“Deprem, binaları lokasyona ve dayanıklılığına göre seçmiş. Dayanıklılık derken aklımıza beton dayanımı geliyor. Bizim Körfez Depremi’nde de gördüğümüz en önemli göçme sebeplerinden birisi betonun kalitesizliği, yeterli dayanıma sahip olmamasıdır. Projede öngörülen deprem dayanımının bırakın yarısına üçte birine sahip olması, Türkçesi de hırsızlıktır. Hırsızlık yapılmadan böyle bir göçmenin olma olasılığı bana göre sıfırdır. Teknik olarak biz her türlü doğa koşullarına dayanıklı binalar yapabiliyoruz.”
Prof. Dr. Abdussamet Arslan, basit ölçümler yapılarak teknik durumun kısa sürede belirlenebileceğini kaydederek, “Bölgede yaptığımız ölçümlerde beton kalitesi olması gerekenin çok altında çıktı.” dedi.
Balçık zemin
Sahile doğru uzanan alanda silt, kum ve kil karışımı yani balçık zeminin söz konusu olduğunu vurgulayan Arslan, yeraltı su seviyesinin de yüksek olduğunu belirtti.
Arslan, göçen binaların 2000’den önce yapıldığını, bodrum katlarının bulunmadığını, bu dönemden sonra hazır beton kullanımının yaygınlaşması ile daha kaliteli binaların ortaya çıktığını kaydetti.
Bölgede daire fiyatlarının yüksek olduğunu, ev sahibi olmak isteyenlerin yaklaşık 10 bin lira maliyetle en ileri teknik gereçlerle binaların deprem yeterliliğini ölçtürebileceğini söyleyen Abdussamet, şöyle konuştu:
“Cep telefonu, araba alırken bu kadar hassas davranan vatandaşlarımız ev alırken de aynı hassasiyeti gösterebilir. Türkiye’de 5-6-7 yıllık periyotlarla 7 şiddetine yakın deprem oluyor, daha yüksek de olacak. Bu kadar uzman üniversitelerimiz var. Sadece gözlemsel analizle bile binada ne olup bittiğinin sonucunu alabilirler.”
AA