Sani Şener, Türkiye ekonomisi açısından 2018’de yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, 2019 ile ilgili beklentilerini paylaştı. Ülke ekonomisinin 2017’de yüzde 7,4’lük büyüme kaydettiğini hatırlatan Şener, 2018’in ilk yarısında da özellikle güçlü iç talebin etkisiyle büyüme eğiliminin sürdüğünü belirtti.

Eylül ayında açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) gerçekçi bir yaklaşımla hazırlandığına işaret eden Şener, ‘’Program, somut ve net hedefler ortaya koyduğu için ekonomi yönetimine olan güveni pekiştirdi. YEP’te 2019 yılı için öngörülen yüzde 2,3 büyüme, yüzde 12,1 işsizlik oranı ve yüzde 15,9 enflasyon oranlarının gerçekleşebilir olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde ekonomi yönetiminde hızlı karar alan, piyasaların ve özel sektörün önünden giden ve özel sektörün önünü açan bir yönetim anlayışının benimsenmesini, finansal istikrarı esas alan yeni bir finansal yapı oluşturması açısından önemli buluyoruz” dedi.

BİR SANİYE ŞÜPHE DUYMADIK

2018’de yurt içi gelişmelerin yanı sıra Brexit, ticaret savaşı, jeopolitik riskler, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımları gibi birçok dış faktörün de yakından takip edildiğini dile getiren Şener, ‘’Biz Türkiye’nin geleceğine ve havacılık sektörüne olan inancımızdan bir saniye bile şüphe duymadık. Böyle zor bir konjonktürde 360 milyon euro tutarında bir yatırımla Antalya Havalimanı’nı işleten şirketin yüzde 50 ortağı olduk” diye konuştu. Şener, söz konusu parayı da yurt dışından fonladıklarının altını çizdi.

SERMAYE MALİYETİNİ ETKİLİYOR

Faiz oranlarının mevcut seviyesinin yatırımlarını nasıl etkilediğine ilişkin de görüşlerini paylaşan Şener, şöyle devam etti: ‘’Biz şirket olarak yeni yatırımları değerlendirirken birçok riske bakarız. Önce yatırım komitesi, ardından risk komitesi ve son olarak yönetim kurulunda projeler tek tek değerlendirilir. Bu değerlendirmeleri yaparken sadece faiz veya borçlanma oranı değil, kur riski, hukuki altyapı gibi birçok faktöre bakılır ancak faiz oranlarının yüksekliği sermaye maliyetini doğrudan etkilediği için yüksek faizler yatırım yapmayı zorlaştırıyor…Biz tabii ki faizlerin düşük seviyede olmasını, kur ataklarının olmamasını, kısaca risk faktörlerinin düşük olmasını tercih ederiz.”