Yürüyüş yolundan dünya şampiyonluğuna

Çalıştığı spor salonu düğünlere kiralandı, yıllarca sokaklarda, parklarda, yürüyüş yollarında antrenman yaptı. 2010 yılından bu yana yenilgisiz Türkiye şampiyonu olan Hatice, Tayland’dan dünya şampiyonluğu ile döndü. Koşullar değiştirilemese de onlarla ba

Yürüyüş yolundan dünya şampiyonluğuna

RÖPORTAJ: RABİA DENİZ

FOTOĞRAFLAR: AYKUT GÜNGÖR

 

Bir akıl hocası hayal edin! Hedefinize ulaşmanızda size yardım edecek, motivasyonunuzu kaybetmenize izin vermeyecek, zaaflarınızı yenmenizi kolaylaştıracak, en iyi yaptığınız şeye odaklanmanızı sağlayacak bir akıl hocası… Dünyadaki en iyi ve en güzel şeylerini yürekte hissetmeyi sağlayacak bir öğretici… Azim, hırs, alçak gönüllülük, inanç ve başarı… İşte tüm bunları yüreğinde hisseden bir sporcu Hatice Kübra İlgün… O’nun akıl hocası ise tekvando!  Bursa’nın yetiştirdiği, Bursa’yı gururlandıran bir sporcu Hatice Kübra İlgün, dünya şampiyonu… Hatice henüz 24 yaşında ama 35 madalyası var. Uludağ Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği 4. sınıf öğrencisi, Bursa Sağlık Gücü Gençlik ve Spor Kulübü sporcusu Hatice Kübra İlgün, 12 yıldır tekvando sporuyla uğraşıyor. 10 Türkiye şampiyonluğunun yanı sıra Avrupa ve dünya şampiyonlarında dereceleri var. Dünya Tekvando Federasyonu (WTF) tarafından haziran ayında Güney Kore’nin Muju kentinde düzenlenen Dünya Tekvando Şampiyonası’nda kadınlar 57 kiloda Türkiye’yi temsil eden milli sporcu Hatice Kübra İlgün, gümüş madalya kazandı. Ardından da Tayland’da yapılan 29. Üniversitelerarası Yaz Oyunları’nda tekvando branşında 57 kilogramda şampiyon oldu. Kübra İlgün, yedi ay önce büyükler dünya şampiyonasında altın madalyayı kaptırdığı Koreli rakibini bu kez yenerek altın madalyanın sahibi olarak, 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılmaya hak kazandı. Uzun zamandır antrenör Fikret Timuçin’in yönetiminde tekvando çalışmaları yapan Hatice Kübra İlgün, yıllardır spor salonu bulamadığı için parklarda, yürüyüş yollarında ve sokak aralarında çalıştı. Sokaklardan, parklardan, yürüyüş yollarından dünya şampiyonasına varan bu azimli yolculuğun kahramanı Hatice Kübra İlgün,  koşullar değiştirilemese de onlarla baş etmenin yolunu bulan bir sporcu… İlgün’ün şimdiki hedefi ise Olimpiyat şampiyonluğu… Antrenman ve maça hazırlanma konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirten İlgün, kendisi gibi bu spora gönül veren tekvandoculara sahip çıkılmasını istiyor.

 

► Dünya şampiyonu oldun, madalyayı kaptın ve ayağının tozuyla bizlerle buluştun. Biraz anlatır mısın? Nasıl bir ailen, nasıl bir yaşamın var? Nasıl başladın bu spora?

1993 yılında Kars Arpaçay’da doğdum. 1999 depreminde geldik Bursa’ya, 7 yaşındaydım. Burada ikinci sınıfa başladım. Tekvando ile tanışmam da 5. sınıfta oldu. Antrenörüm okula öğrenci seçmek için gelmişti. Ben de zayıf olduğum için beden eğitimi öğretmenim aracılığıyla tekvandoya başladım. Aklımda yoktu ama babam futbol antrenörüydü. Onunla spor yapmayı seviyordum. Ailem de hep destek oldu ve böylelikle hiç bırakmadım çalışmayı. 12 yıldır aynı hocayla devam ediyorum. O zaman da Bursa Sağlık Gücü Spor Kulübü’ne başlamıştım. Hala aynı kulüpteyim. İlk girdiğim Türkiye şampiyonasında Türkiye şampiyonu oldum. Gençlerde milli takıma girdim. Daha sonra büyüklerde Türkiye şampiyonu oldum. Bu çok zor bir şeydi çünkü gençlerde o yıl yenilmiştim, ertesi maçta büyüklerde Türkiye şampiyonu oldum. Böylelikle Milli Takım’a girdim.

 

TERİN ALNINDAN AKMASI GEREK

 

► Peki, ne etkiliyor o gün şampiyon olup olmamanı ya da derece almanı?

İnsanın gününde olması gerekiyor. O gün hissediyorsun zaten, ayakların çalışırken yumuşak olursa anlıyorsun ki o gün final olmayacak. Biraz daha sert olman gerekiyor. Gününde olduğun zaman maça iyi bir antrenman yaparak çıkman gerekiyor. Terin alnından aşağıya akması gerekiyor. O zaman anlıyorsun ki bugün şampiyonluk gelecek. Bu katıldığımız yarışta altın madalya kazandım. İki ay önce dünya ikincisi olmuştum büyükler kategorisinde. Orada da finalde Koreli rakibime yenilmiştim. Burada da final rakibim yine Koreliydi. Başa baş bir mücadeleydi ama son saniye maçı kurtardım ve altın madalyayı kazandım.

 

► Tekvando biraz böyle erkek sporu olarak algılanıyor ama seninle birlikte bu şampiyonadan Türkiye’ye madalya getiren 4 kadın var. Kadınlar bu sporda daha mı başarılı?

İlk başladığım zaman akrabalarım “Kadın tekvando mu yapar?” diyordu. Benim yeğenlerimin hepsi tekvandoya geliyor şimdi. “Otur evinde, git okuluna” diyorlardı. Akrabalarımdan 15 kişi tekvandoya başladı ve aralarında milli sporcular, Avrupa şampiyonu olmuş sporcular var.

 

► Tekvandonun felsefesi nedir? Bu felsefe sende nasıl bir değişiklik yarattı?

Bu spor disiplinli olmayı gerektiriyor. Ne kadar şampiyon olursan ol alçak gönüllü olmayı bileceksin. Bir hocanı gördüğün zaman ayağa kalkman gerekiyor. Bir derece aldığın zaman o alçak gönüllülüğü kaybetmeyeceksin. Tekvando hayatım boyunca hiç kimseyle kavga etmedim mesela…

 

► Bir sporcu senin kazandığın başarıyı kazanabilmesi için neler yapmalı?

Ben haftanın altı günü antrenman yapıyorum. Sadece pazar günleri dinlenebiliyorum. Gezmek yok, arkadaşlarımla kafede oturayım, çarşıya gidiyim yok. Bir gün dinlenme şansın oluyor onu da evde geçiriyorsun. Antrenmanda önce ısınıyoruz, parkur çalışıyoruz, teknik yapıyoruz. Sonra da maç yapıyoruz. Sistemimiz elektronik. Bluetooth sistemiyle çalışıyor. Ayağımızda çipli çoraplar var. Vurduğun zaman karşıda bilgisayara puan yansıyor. Kaytarma şansın olmuyor.

 

► Dünya Tekvando Şampiyonası’nda kadınlar 57 kiloda gümüş madalyanın ardından 29. Üniversitelerarası Yaz Oyunları’nda bu kez dünya şampiyonluğunu alarak altın madalyayı Bursa’ya getirdin. Sen “57 kilo” sıkletinde yarışıyorsun. Bu nasıl bir sistem?

Yarışlarda 8 kadın, 8 erkek sıkleti var. 46-49- 53-57-62-67-73- artı 73 diye gidiyor. Ama olimpiyatlarda sadece 4 sıklet var. Benim sıkletim çok zor. Ben olimpiyatlara çalıştığım zaman olimpiyat şampiyonuyla yarışıyorum. Dünya şampiyonasında da olimpiyat şampiyonuyla yarışıyorum. Geçtiğimiz dünya şampiyonasında Koreli rakibim önce olimpiyat şampiyonunu yendi sonra beni yendi. Bu maçta da ben onu yendim.

 

7 YILDIR YENİLGİSİZ TÜRKİYE ŞAMPİYONU

 

► Bu zamana kadar kaç şampiyonluğun var?

10 Türkiye şampiyonluğum var. Gençlerde, büyüklerde 2010 yılından beri yenilgisiz Türkiye şampiyonuyum. Uluslararasında ümitlerde Avrupa üçüncülüğüm var. 2013 Akdeniz Oyunları’nda ikinci oldum. Birçok uluslararası turnuvada derecem var. Son yapılan dünya şampiyonasında dünya ikincisi, üniversitelerde de dünya şampiyonu oldum. 35 tane madalyam var.

 

► Bundan sonraki hedefin ne peki?

Olimpiyatlar! 2020 Tokyo Olimpiyatları’na hazırlanıyorum. Olimpiyatlara katılmak çok zor. Belli aşamalardan geçiyorsun. Olimpiyatlarda ilk altıya girersen olimpiyatlara girme hakkı kazanıyorsun. Fas’ta olimpiyat puanı toplamak için Grand Prix var. Orada ayın üçünde kamp var ancak sınavlarım olduğu için gidemiyorum Bursa’da çalışacağım. Fas’tan sonra Londra’da Grand Prix var. Buralarda puan toplayıp oradan da madalyayla dönersem 2020 bende…

 

ÇALIŞTIĞI SALON DÜĞÜNLERE KİRAYA VERİLDİ

 

► Çalışacaksın ancak aslında senin en önemli problemlerinden biri tesis. Yıllarca sokaklarda, parklarda antrenman yaptın sen…

İlk başladığımız zamanlar çimde antrenman yapıyorduk. Dışarıda antrenman yapıyorduk, salonumuz yoktu. O zaman okulun salonu vardı ama zemin yoktu. Tahta zeminlerde dövüşüyorduk ayağımızın altı kesiliyordu. Bunlar spor için normal bir zemin değil. Daha sonra bir tesis verildi orası düğünlere kiralandı ve biz yine dışarıda kaldık. Koşu parkurlarında koşuyorduk. Daha sonra Tarık Çevikel İlkokulu’na geldik. Orada da düğünlere kiraya veriliyor. Ancak benim her gün antrenman yapmam gerekiyor. Bu şartlarda dünya derecesi aldım. Avrupa derecesi aldım.

 

BURSA SAHİPLENSİN

 

► Dünya müsabakalarına aslında 1-0 yenik başladın rakiplerinden ancak buna rağmen başardın, başarını neye bağlıyorsun?

Hırs, azim, çalışmak, inanç… Zordu ama başardım. Bursa’da bir ilki yaşattım. Büyüklerde Bursa’da dünya dereceli bir sporcu yok. Ben dünya şampiyonu oldum ve bunu tekrarladım. Bursa’ya bu kadar başarı kazandırmışken, bana da sahip çıkılmasını istiyorum. Müsabakalarda giderlerimizi Milli Takım karşılıyor. Bizim normalde kendimizin de yurt dışına 4 maça gitmemiz gerekiyor ki hepsinden 40 puan toplayıp takıma girebilelim. Ben puan topladığım için Milli Takım beni grand prix maçlarına götürüyor. Ama öncesinde kendin gitmen gerekiyor. Sponsor bulmaya çalışıyoruz böyle dönemlerde.

 

► Unutamadığın bir maçın var mı?

Dünya şampiyonasında derece maçında o maçı almam gerekiyordu. İlk derecem olacaktı. Tanıdığım bir kızdı. “Allah’ım sen yardım et ne yapacağım?” dedim. Ayaklarım titriyordu. Kendim gibi dövüşemedim bile. Bir baktım maç benimmiş. Sevinçten hocaya sarıldım. Her maç sonu sevinçten ağlıyorum. Hepsi benim için unutulmaz…

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X