DERYA DEMİR PINAR
‘Altı kez kalktığı başbakanlık koltuğuna yedi kez oturan’ ve 16 Mayıs 1993’te 9. Cumhurbaşkanı seçilen Türk siyasetinin fötr şapkalı ‘baba’sı Süleyman Demirel’in vefatının üzerinden 6 yıl geçti. 17 Haziran 2015’te solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği nedeniyle, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Demirel’in kıvrak zekası, meşhur cümleleri, siyasete bıraktığı renk, hep akıllarda kaldı. Isparta’ya bağlı İslamköy’de 1924 yılında dünyaya gelen Süleyman Demirel, çocukluğunda çobanlık yaptı. Azimli ve çalışkandı. İstanbul Teknik Üniversitesi’ni bitirdi, inşaat mühendisi oldu. Projelerinde gösterdiği başarılı performanslarla dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in dikkatini çekti. 1955 yılında Devlet Su İşleri’ne genel müdür olarak atandı. O artık ‘su müdürüydü, barajlar kralıydı.’ Adnan Menderes bir toplantıda Demirel için, “Bu çocuğa dikkat edin, geleceğin başbakanıdır” ifadelerini kullandı. Adnan Menderes, öngörüsünde haklı çıktı. 10 yıllık Demokrat Parti iktidarı 27 Mayıs 1960’taki darbeyle sona erdi. Menderes, idam edildi, Cumhurbaşkanı Celal Bayar hapse atıldı. Kapatılan Demokrat Parti yerine Adalet Partisi kuruldu. Demirel’in de siyasi yaşamı 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı. 28 Kasım 1964’te bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 aylarında görev yapan koalisyon hükûmetinde, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak görev aldı.
7 YIL SİYASET DIŞI…
10 Ekim 1965’te yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu Adalet Partisi, yüzde 52 oy alarak tek başına iktidar oldu. Demirel, 41 yaşında Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Başbakanı olarak göreve geldi. Süleyman Demirel 4 yıl süren bu hükûmetten sonra 1969, 1970, 1975, 1977 ve 1979 yıllarında 5 kez daha hükümet kurdu. 12 Eylül 1980’de gerçekleşen darbe üzerine görevden uzaklaştırıldı ve yedi yıl yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987’de yapılan halk oylaması ile siyasî yasaklar kaldırılınca Süleyman Demirel, 24 Eylül 1987’de Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı’na seçildi. 29 Kasım 1987’de yapılan genel seçimlerde Isparta milletvekili olarak yeniden TBMM’ye girdi. 20 Ekim 1991’de yapılan genel seçimler sonrasında Doğru Yol Partisi ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin oluşturduğu 49. Hükûmet’te başbakan olarak görev aldı. 16 Mayıs 1993’te, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı seçildi. Demirel, 16 Mayıs 2000 günü görev süresini tamamlayarak cumhurbaşkanlığından ayrıldı.
TÜRK SİYASETİNİN BABASI…
Süleyman Demirel siyasi hayatı boyunca, makamından çeşitli yollarla indi ya da indirildi. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’de gerçekleşen askerî müdahalelerde görevden uzaklaştırıldı. Postmodern darbe olarak adlandırılan 28 Şubat’ta ise, cumhurbaşkanlığı koltuğunda o oturuyordu. Bu kariyer Süleyman Demirel’in, Türk siyasetinin babası olarak anılmasını sağladı. Demirel, kariyeri boyunca fötr şapkasını hiç düşürmedi elinden. Hatta kimi zaman zorla almak isteyenler de oldu babanın elinden şapkasını.
GÜNİZ SOKAK’A DÖNDÜ
Çankaya Köşkü’nden indikten sonra, siyaset tarihine de geçen Güniz Sokak’taki evine döndü, yıllarını verdiği siyasetten de uzaklaştı. Demirel’in evinin bulunduğu Güniz Sokak, Türk siyasi literatüründe önemli bir yer edindi. Demirel, 12 Mart muhtırası ile 1980 askeri darbesinin ardından sıkıntılı günlerini bu evde geçirdi. Yanında hep eşi Nazmiye Demirel vardı. Evin kapısı ise her dönemde, misafirlere açıktı. Güniz sokak ve Demirel’in evi, merkez sağ siyasetin adeta sembolüydü.
38 YILA BÜYÜK PROJELER
30 yaşında genel müdür, 40 yaşında parti genel başkanı, 1 yıl sonra da başbakan olan Demirel’in aktif siyaset hayatı 38 yıl dolu dolu sürdü. 38 yıllık bu döneme pek çok başarılı işler sığdırdı Demirel. Köylere yol, su, elektrik götürdü. Boğaziçi Köprüsü, Ereğli Demirçelik İşletmeleri, Keban Barajı, Güneydoğu Anadolu Projesi, gibi büyük projelere imza attı.
EŞİ HEP YANINDAYDI
Tıpkı Süleyman Demirel, kendisi gibi Isparta İslamköy doğumlu olan Nazmiye Demirel’le 1948’de evlenmişti. Demirel’in uzun siyasi yaşamı boyunca Nazmiye Hanım hep yanındaydı.. Nazmiye Demirel 1950’li yıllarda kendi arabasıyla Ankara caddelerinde gezdiğinde ülke çalkalanmıştı. Daha sonra o dönem hayretle karşılanan bu olay için “Kendi arabamı kendim kullanırım” demişti. Söz verdiği gibi iyi günde de kötü günde de Süleyman Demirel’i hiç yalnız bırakmayan Nazmiye Hanım, Çankaya Köşkü’nden ayrıldıktan sonra 2005’te rahatsızlandı. Alzheimer rahatsızlığıyla mücadele eden Demirel, uzun süre hastanede tedavi gördü. Nazmiye Demirel 27 mayıs 2013’te hayata vefat etti. Demirel, 65 yıllık hayat arkadaşına veda ederken güçlükle ayakta duruyordu.
MİLYONLAR AĞLADI
Cumhurbaşkanı, başbakan, su müdürü, barajlar kralı olarak anılan Süleyman Demirel, eşinin yokluğuna ancak 2 yıl dayanabildi. Renkli kişiliği, kıvrak zekasıyla siyasi tarihe damga vuran Demirel, 17 Haziran 2015 tarihinde böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve akut solunum yolları enfeksiyonu sebebiyle hayatını kaybetti. Çocuğu olmamasına rağmen Türkiye’nin ‘babası’ olan Demirel’e milyonlar ağladı. Akıllarda hep ‘Benzin vardı da biz mi içtik’ ‘Dün dündür, bugün bugündür’ gibi efsane sözleri, hayata geçirdiği projeler kaldı. Tam 6 yıl önce aramızdan ayrılan Süleyman Demirel’e rahmet ve minnetle…
İslamköy’e anıt mezar
Süleyman Demirel için İslamköy’de içinde demorkrasi ve kalkınma müzesiyle bir kütüphanenin de bulunduğu bir külliye yaptırıldı. Anıtmezar da Demirel daha hayattayken hazırdı.
DEMİREL’İN MANEVİ OĞLU: CAVİT ÇAĞLAR
Süleyman Demirel’in manevi oğlu olarak tanınan Cavit Çağlar… Demirel sayesinde siyasete girdi, 1987’de Bursa’dan DYP milletvekili seçildi ve kamuoyunda “Demirel’in manevi oğlu” olarak tanındı. O dönemde bir dergiye verdiği söyleşide, “Demirel’i lider olarak gördüm ve sevdim. Başkasıyla bu mutluluğu tadamam. Onun olduğu yerde ikinci adam olmaz” diyor ve aralarındaki “gönül bağı”ndan bahsediyordu. 1991 seçimlerinde ikinci kez vekil seçildi ve DYP’nin ikinci adamı olarak anılmaya başlandı. Kurulan hükümette kamu bankalarından ve hazineden sorumlu devlet bakanı oldu. Demirel, Bakanlar Kurulu toplantısında koalisyon ortağı Erdal İnönü’yü soluna oturturken, sağına da Cavit Çağlar’ı oturtmuştu. Çağlar hep Demirel ile yan yana oldu. “Ondan çok şey öğrendim. Sabretmesini, affetmesini, insanları üzmemeyi öğrendim. Demirel demek hizmet, yatırım demektir, simge bir insandır” diyerek son yolculuğunda da Demirel’i yalnız bırakmadı Çağlar…