Yıllar önce… Bursa Valisi olduğu dönemde rahmetli Zekai Gümüşdiş kente gelen konuklarına Bursa’yı ironik bir öyküyle anlatırdı:
“Melekler ellerinde meyve-sebze sepetleriyle geçtikleri yerlere bir ürün atarken, Bursa’nın üstüne geldiklerinde sepet devrilmiş, her şey Bursa’ya dökülmüş. Onun için Bursa’da meyvenin ve sebzenin her çeşidi yetişiyor.”
Hafta sonu…
Hem Bursa’nın ulaşım konuları ve projelerinde görüşlerini, hem de kent imarı ve gelişimi için araştırmalarına daya önerilerini önemsediğimiz İnşaat Yüksek Mühendisi M. Tözün Bingöl’le sohbet ederken, kentleşme açısından kritik bir konuya değindi.
Önce…
“İstanbul’un yaptığı yanlışın aynısını biraz geriden takip ediyoruz” dedi ve şunu anımsattı:
“Bursa’da sanayi ve konut yapılaşma yoğunluğunun sosyolojik yapısı oluştu. Şehir merkezinden Beşevler, Ataevler, Üçevler ve Demirci’ye gelenler zamanla Özlüce Ertuğrul bölgesine geçti.”
Devam etti:
“Şimdi orası da beton mezarlığı olunca nefes alabilmek için maddi durumu iyi olanlarda Kayapa, Hasanağa, Akçalar bölgesine akım başladı.”
Dikkat çektiği şu:
“Tıpkı zamanında tarım merkezi olan Özlüce, Üçevler ve Ertuğrul bölgesini kaybettiğimiz gibi, bu gidişle kısa zaman içinde Kayapa, Hasanağa, Akçalar bölgesini de betonla grileştirip ziyan edeceğiz.”
İzlenimi şu:
“Yakın gelecekte Bursa ile Karacabey birleşecek. Bu kaçınılmaz bir sonuç söylemi, çok ama çok yanlış.”
Ardından…
Bursa’nın son 40 yılında yeşilden beton grisine dönüşümünü ortaya koyan uydu fotoğraflarını gösterip şunu söyledi:
Bize soranmı var