Bursa’da güvenli yapıların mimarı; BHB İnşaat Kurucusu Halil Bayam

Türkiye’de yaşanan birçok sorunun temelinde yanlış kararların bulunduğu herkesin malumu. Özellikle kentleşme ve yapılaşmada yaşanan kimlikseilik ve kalite eksikliği sorunu artık hayati önem taşıyor. Yöneticilerin kararlarını aslında halk belirliyor. İnşaat yapılırken geleceği de düşünmek çok önemliyken denetleme görevini yerine getirenler bazen mal sahiplerinin yani halkın baskısına dayanamıyor.

Bursa’da güvenli yapıların mimarı; BHB İnşaat Kurucusu Halil Bayam

Murat GÜNAY

Deneyimli Mimar Halil Bayam, 50 yıl öncesindeki tanıklıklardan başlayarak Bursa’da yaşanan imar, inşaat ve yasal ilerleyiş süreçlerine ışık tuttu. Gerek özel iş yaşantısı gerekse kamu iş yaşantısı deneyimlerini aktaran Bayam önemli tespitlerle bugünün yani 4 milyonluk kent Bursa’nın röntgenini çekti. Kendisinden oğru inşaat uygulamaları, dirençli kent kavramı ve son olarak sismik izolatörlü TEMA ESENTEP projesi hakkında ayrıntılı bilgi aldık.

Sayın Halil Bayam, uzun zamandır Bursa’da ve Türkiye’de birçok farklı ve nitelikli inşaat projesi tasarladınız. Deneyimli bir mimar olarak Bursa’daki yapı stokları ve kentin genel yapısı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Öncelikle, okuyucularımızın kapsamlı bilgi sahibi olması adına mimarlık yaşantımın bir özetini paylaşmak isterim. 1989’dan beri bir işletme sahibi olarak, sonra da 1994’ten itibaren BHB İnşaat Ltd. Şti. olarak mimarlık çalışmalarıma devam ettim. Şu anda da “dirençli kentler” ifadesine uygun bir yapı üretmek adına, 4M Mimarlık ve Mühendislik Şirketi ile ortak olarak yaptığımız sismik izolatörlü TEMA ESENTEPE projesini sürdürmekteyiz. Bu özel proje ile ilgili karar verirken Bursa’yı örnek olmasını çok istedik. İşte bugün yapılan işlerin altyapısı geçmiş yıllardan geliyor. Elbette o günden bugüne Bursa’daki siyasal gelişmeleri de yaşayarak deneyimler edindim.

Yapıları-binaları yaşamın diğer bölümlerinden ayırmak mümkün değil. Toplum psikolojisi, sosyoloji, mimarlık, mühendislik ve siyaset aslında iç içe geçmiş konulardır. Siz deneyimlerinize dayanarak ve yaptığınız çalışmaları göz önünde bulundurarak Bursa ile ilgili nasıl bir analiz yaparsınız?

Önce, “Bursa ‘niye’ bu hale geldi?” sorusunu sormak gerekir. Öğrenciliğim esnasında Bursa’nın nüfusu 500 bin iken bugün 4 milyon insan sınırına dayanmış durumdayız. Kükürtlü Caddesi o dönemde yeni yerleşim yerleriydi. Şimdi orası yavaş terk ediliyor. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir felaket yoktur. 40 senede 8 misli büyüyen bir kentten söz ediyoruz. Akademisyenler bile, ‘nasıl olur?’ diye tepki verir bu duruma. Bu, göç durumu Balkan ülkelerinde gelen soydaşlarımızın yanı sıra Anadolu’nun başka kentlerinden ekonomik sebeplerle gelen insanlarımızı kapsıyor. Böylece insanın en doğal ihtiyaç ve hakkı olan ‘barınma ihtiyacı’ günden güne arttı. Bursa’yı yıllardır yönetenler bu hızlı büyümeyi hesaplayamadılar. Bu da bir anlamda deprem gibi bir felakettir bana kalırsa. Planlama ve dinamikler kentin büyümesinin gerisinde kaldı. Madem ki ülkemizde demokrasi var, insanlar yanlış şeyşeri de isteyebiliyorlar. Kanunlar ve seçimler var ancak halk ne istiyorsa o oluyor. Sonuçta gelinen noktada, ‘kenti yöneten dinamikler mağlup oldular’ diyebiliriz. Halk istemeden hiç bir şey olmaz. İnsanlar başkalarını suçlamadan önce kendi taleplerini gözden geçirmeliler. Seçilmiş insanlar da halkın hoşlanacağı kararlar vermek zorunda kalmışlar. Ya da o ymneticiler halkın hoşlanacağı bazı vaatleri vererek seçim kazanmışlar. Bu teori değil, ben her dönemde bu duruma şahit oldum. Plansız büyüme felaketi konusunda geç kalındı.

Plansız büyüme konusunda nelerle karşılaşıldı Bursa’da?

Bir kere arsa yönetilemedi, bir sürü imar uzlaşması süreçleri yaşandı. Bu konuları ben meslek hayatım boyunca yaşadım. İmar denildiğinde; mimar kim? İnşaat mühendisi kim? Şehir plancısı kim? gibi soruları sormazlardı. Bu sorular daha yeni soruluyor. Dolayısıyla insanlar mimarı, sadece ruhsat alınması için gerekli evrakları düzenleyen bir memur gibi gördüler. Artık anlamaya başladılar ama geç kalınmıştır. Türkiye’deki toplum, Bursa’daki insanlar bunları yaşayarak öğrendiler. İşte ‘dirençli kent’ ifadesi bu noktadan sonra devreye girmeye başladı.

Bir de bireysel kararlar ve idealler var. Biz, Mimar Halil Bayam için ne diyebiliriz? Örneğin, “o her projeyi kabul etmedi, fikrini beyan etti ve reddetti” diyebilir miyiz?

Rahatlıkla diyebiliriz. Ancak şunu belirtmek gerekir: “Bursa Mimarlar Odası sistemin hep dışında tutuldu.” Hatta mühendisler odası ve diğer akademik odaların üyeleri de bu olumsuz durumla yüzleşmek zorunda kaldı. Odalar, iyi niyet anlaşmaları ve protokollerle bizim değerli belediye başkanlarımızın takdirleriyle birlikte süreçlere dahil olmaya çalıştılar ama hep halkın baskısıyla karşı karşıya kaldılar. Olması gereken doğruların uygulanamaması gibi bir sonuçla karşılaşıldı. Bu duruma ne kadar direnebilirsiniz ki? Mesleğimin ilk yıllarında ben mimarlar odasında temas halindeydim. Beni mesela Yıldırım Belediyesi Mesleki denetleme kurulu başkanı olarak atamışlardı. İnşaatı devam eden inşaat projelerini denetliyorduk. Bütün belediyelerde vardı bu sistem. Matbuu soruları doldurarak oluşturduğumuz formları belediyeye teslim ediyorduk. 10 tane projeye gitmişsek 8’inde negatif sonuçlar çıkıyordu ortaya. Bunların bir nüshası mal sahibine, bir nüshası belediyeye, mühendisler odasına veriliyordu. Bu sistem maalesef üç ay boyunca yürüyebildi. Çünkü mal sahiplerinden ciddi şikayetler ve baskılar gelmeye başladı belediyelere. Kötü inşaat yapmak isteyen insanlara dirençli binaları zorla yaptıramıyorsunuz. Bir ameliyat öncesinde hastadan bir onay imzası alınır. O imzayı atmak istemeyen hasta ölmeyi tercih ediyor demektir. Bizim insanlarımız da kötü inşaatlar yaparak ölmeyi tercih ettiler. O yüzden idarecileri suçlamaktan vaz geçmek lazım. Dolayısıyla maalesef Bursa bu hale geldi.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen geçmiş yıllarda, o zamanki imar yönetmeliklerine göre projelendirildiği, inşaatın yapımında da bütün mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin eksiksiz uygulandığı binalar da var mıydı?

Yaşı ben ve benim üstünde olan insanlar, kurallar uygun, doğru çalışılmış projeleri elbette hatırlarlar. O yıllarda radye temel yapmanıza gerek yok, gerekirse münferit temellerle karışık yapabilirdiniz. Bundan 50 sene öncesinde jeolojik raporlar yoktu ama o zamanın yönetmeliklerine göre eksiksiz yapılmış binalar şu anda ‘riskli yapılar’dır. Bakın, 50-40-30 yıllık yapıların mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Hatta bundan 20 sene önce yapılmış binaları bile kontrol etmek gerekiyor. O zamanın şartlarında C25 betonu üretmek çok zordu. Ama ne olursa olsun Bursa’yı dirençli kent statüsüne taşıyacaksak her binanın tek tek gözden geçirilmesinde fayda var.

Gelelim günümüzün şartlarında yapılmış ve yapılacak binalara. Teknik standartlar gelişti, mevzuatlar değişti, mimar, mühendis ve şehir plancılarının bakış açıları değişti. Bundan sonra neler olacak?

Günümüz şartları daha fazla özen ve bilimsellik gerektiriyor. Kendi adımıza en azından bunu yapabiliriz diyerek kolları sıvadık. Şimdi bizim üzerinde çalıştığımız TEMA ESENTEPE projesi özünde bir kentsel dönüşüm projesidir. Özet olarak, Esentepe Mahallesi’nde bulunan eski Esenkent Sitesi’ni ön bloğunun yıkılması ve yerine yeni bir proje yapılması çalışmasıdır. Mimari projesinde sismik izolatörlerin kullanımına uygun olarak tasarlanmıştır. Bu proje; BHB İnşaat&4M Yatırım ortaklığı, yepyeni, yenilikçi ve yaşamı kolaylaştırıcı bir projeyle ‘GÜVENLİ YAŞAM’ vadediyor… ‘TEMA ESENTEPE’de ben Mimar Halil Bayam, BHB İnşaat&4M Yatırım ortaklığıyla, Makine Mühendisi Anıl Ortak, Kimya Mühendisi Özer Boyalıklı, Elektrik Mühendisi Burak Köy birlikte çalışıyoruz. Amacımız, kalite çıtasını bir üst seviyeye çıkarmak ve ‘Bursa’da deprem riskine karşı ne yapalım?’ sorusuna net bir cevap vermek… Yani ‘dirençli kent’ için bir anlamda katkı sağlamak…

Sayın Bayam, son olarak TEMA ESENTEPE ptojesi hakkında biraz teknik ayrıntı da verebilir misiniz?

Bu projede, 122 adet çift yüzeyli sürtünmeli sarkaç tipi sismik izolatör kullanıyoruz. Bu izolatörlerin testleri, uluslararası akredite edilmiş laboratuvarlarda yapılıyor ve kalite standartlarına uygunluğu onaylanıyor. Statik tasarımında, deprem izolasyonu konusunda Türkiye’nin ve dünyanın sayılı uzmanlarından olan Dr. Bahadır Şadan hocamızla çalıştık. İzolatörlerimiz Türkye’de bir Türk firması tarafından üretildi ve testleri Japonya’da yapıldı. Tema Esentepe 1 blokta 30 bağımsız bölüm olmak üzere, 4 blokta toplam 120 bağımsız bölümden oluşmaktadır. İvazpaşa Caddesindeki güvenlikten girilerek ortak sosyal donatı alanından bloklara yaya olarak ulaşılmaktadır. Sağlık Bakanlığının yönetmeliğine uygun olarak tasarlanmış 31 adet ofis, Bursa-Mudanya ana arterine göre 1. ve 2. katta konuşlanmıştır. Ofislerin iki hekim veya tek hekim, istihdamına göre farklı alternatifleri mevcuttur. Ofisler birleştirilerek farklı alternatifler geliştirilebilir. Ofislere, Bursa-Mudanya ana arteri olan Sanayi Caddesine paralel servis yolundan, güvenlikli tek girişten sonra 2 adet asansör ve ofislere özel merdivenle (asansörlerden biri hasta sevkiyatına uygun) ulaşılmaktadır. Bursa-Mudanya ana arteri olan Sanayi Caddesine paralel, servis yoluna cepheli farklı büyüklüklerde 16 adet mağaza, 140 metre kesintisiz cephe boyunca mevcut olup her bloktaki asansörler için jeneratörlerimiz de olacak. Sismik izolasyonlu temele sahip Tema Esentepe projesi deprem korkusunu tamamen ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X