TAHA TÜTÜNCÜ

BAOB Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıda konuşan İMO Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem, Bursa’nın içme suyu kaynaklarının tehdit altında olduğuna vurgu yaptı. Konuşmasına, toplantının yalnızca teknik bir bilgilendirme değil, aynı zamanda tarihsel bir uyarı olduğunu belirterek başlayan Erdem, “Bugün burada Bursa’nın içme/kullanma suyu ile Uluabat Gölü ve çevresinde yaşanması muhtemel ekolojik bir felaket hakkında tarihe bir not düşmek, kentimizin su varlıklarını tehdit eden önemli bir çevresel soruna dikkat çekmek, akademik bir oda olmanın sorumluluğu çerçevesinde çok önemli uyarılarda bulunmak üzere toplandık” dedi.

“TÜRKİYE SU STRESİ YAŞAYAN ÜLKELER ARASINDA”

İklim değişikliği ve su yönetimi arasındaki ilişkiye dikkat çeken Erdem, Türkiye’nin artık su stresi yaşayan ülkeler arasında olduğunu vurgulayarak, “Artan sıcaklıklar, değişen yağış rejimleri ve uzun süreli kuraklıklar, dünya genelinde ekosistemleri ve su kaynaklarını tehdit etmektedir. Bir zamanlar su zengini olduğu düşünülen ülkemiz, bugün ‘su stresi yaşayan ülkeler’ sınıfına dahil edilmiştir. Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü’nün (WRI) 2023 yılında yayımladığı Su Stresi Risk Haritası’na göre Türkiye, su sıkıntısı çeken ülkeler arasında 39. sıradadır” diye konuştu.

“ÇINARCIK BARAJI YETERSİZ KALACAK”

Erdem, Bursa’nın su ihtiyacına ilişkin verileri paylaşarak, kentteki barajların ve su kaynaklarının önemine dikkat çekti. Erdem, 2024 yılı itibarıyla Bursa’nın yıllık su tüketiminin 187 milyon metreküp düzeyinde olduğunu belirtti. Erdem, Çınarcık Barajı’nın planlandığı gibi çalışmadığını ve gelecekte Bursa’ya yetmeyeceğini dile getirerek, “Baraj, 1987 yılında içme suyu, tarımsal sulama ve Uluabat Gölü’nün ekolojik dengesinin korunması amacıyla planlanmıştı. Ancak bugün Bursa’nın 2030 nüfus projeksiyonu 2,3 milyon iken, 2025 itibarıyla bu rakam 3,2 milyonu aşmıştır. Bu da geçmiş projeksiyonların ne denli sapma gösterebildiğini açıkça ortaya koymaktadır. 2050 yılında da benzer bir sapmanın yaşanması durumunda Çınarcık Barajı’nın kente yetemeyeceği ortadadır” dedi.

“PLANDA TEKNOSAB VE TEKSTİL OSB YOKTU”

Çınarcık Barajı’ndan büyük miktarda su talebinde bulunan sanayi bölgelerine yönelik eleştirilerini dile getiren Erdem, bu bölgelerin baraj planlarında yer almadığını belirtti. Erdem, “Baraj yapılırken TEKNOSAB, TEKSTİL OSB gibi sanayi bölgeleri planlamada yoktu. Ancak bugün bu bölgeler, Çınarcık Barajı’ndan içme suyu için ayrılan suyun yarısını ve Uluabat Gölü’nün ekolojik yaşamını sürdürebilmesi için gereken kuyruk suyunu talep etmektedir. TEKNOSAB 18,5 milyon, TOSAB ise 14 milyon metreküp suyu DSİ’den istemektedir. Bu taleplerin hangi fizibilitelere dayandığını anlamakta güçlük çekiyoruz” ifadelerini kullandı.

“BURSA’NIN HEDEFİ 2050 OLMALIDIR”

Kent planlamasında sürdürülebilirlik esas alınarak sanayinin su kullanımında ileri teknolojilere yönelmesi gerektiğini söyleyen Erdem, “Sanayicimiz de su ihtiyacını karşılamalıdır ancak bu yalnızca barajlarımız üzerinden olmamalıdır. ‘Artık Bursa’ya vermenin zamanı geldi’ diyerek, yüksek maliyetli yatırımlarla alternatif su üretim sistemlerine yönelmeliyiz. Gerçek manada ileri teknolojiye evrilen, nicelik değil nitelik odaklı bir sanayi yapılanması Bursa’nın 2050 hedefi olmalıdır” dedi.

“KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ”

Kamuoyuna ve sanayicilere uyarılarda bulunan Erdem, “Sanayicilerimiz planlamalarını Çınarcık Barajı üzerinden değil, alternatif su temini teknolojileri ile yapmalıdır. Sanayi yönetim vizyonunda acil değişim şarttır. Bursa’nın 2050 yılında tarımıyla, turizmiyle, sanayisiyle, su kaynaklarıyla sürdürülebilir, sağlıklı ve yaşanabilir bir kent olması için artık harekete geçme zamanıdır. Bu, şehrimiz için köprüden önceki son çıkıştır. Bursa hepimizindir” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.