‘Dergimize kentlilik bilincini geliştiriyoruz’

Bursa’nın kültür hayatına katkı sağlayan ‘Bursa’da Yaşam’ dergisinin yeni sayısı yayımlandı. Bu sayıda “Bursa’nın Sağlık Tarihi”nin işlendiği derginin Yayın Yönetmeni Nahit Kayabaşı, ‘Her sayımızda daha önce ele alınmayan bir konuya eğilerek kentlilik bil

‘Dergimize kentlilik bilincini geliştiriyoruz’

Dilek ATLI

 

“Büyük Gazi Mustafa Kemal, Bursa’nın sağlıktaki birikimini iyi biliyordu kuşkusuz. Bursa için ‘şifa memleketidir’ derken, İmparator VII. Constantinus’a gönderme yapıyordu belki de.”

 

“Bursa’da Yaşam olarak gene bir ilki gerçekleştirdik. 19. yüzyılın ünlü Alman doğabilimcilerinden Ernst Haeckel’in 1873’teki Bursa seyahatnamesi, Türkçede ilk kez dergimizde yayımlanıyor.”

 

Her sayısında kent kültürüne katkı sağlayan ve kentlilik bilincini geliştiren Bursa’da Yaşam dergisi, kaynak niteliği taşıyan yeni bir dosya konusuyla Bursalıların ilgisine sunuldu. Dergiyle ilgili sorularımızı yanıtlayan Yayın Yönetmeni Nahit Kayabaşı, kaynak niteliğindeki yayının Bursa için önemine değindi. Çağımızda kent kültürünün büyük önem taşıdığını vurgulayan Kayabaşı, röportajımız sırasında derginin yayın çizgisini ve yeni sayının konusu olan Bursa’nın sağlık birikimini anlattı.

 

Bursa’da Yaşam Dergisi, 18 yıldır kent kültürü dergisi olarak okurlarıyla buluşuyor. Derginin Bursa’ya katkısını ve kent için önemini nasıl değerlendirirsiniz?

 

t1935-1950 yılları arasında Bursa’da ‘Uludağ’ adlı bir dergi çıkıyordu. Halkevi’nin çıkardığı bir dergiydi. Bu dergi akademik çevrelerde hâlâ önemli bir kaynak olarak kullanılır. Biz de yıllar yıllar sonra tıpkı ‘Uludağ’ dergisi gibi kentin değerlerini ele alan, Bursa’nın değişik yönlerini irdeleyen, araştıran konuları buluyor, bunları yazılı kültüre geçirerek geçmişle günümüz arasında bir kültür köprüsü kurmaya çalışıyoruz. Ortaya çıkan birikimi de Bursalılara sunuyoruz.

 

Kent kültürü çağımızda çok önemli. Çünkü insan yaşadığı mekânla bütünleşme duygusunu yaşamak durumunda. Yoksa kendini boşlukta hisseder ve ruhsal bir çöküntü duyar. Bu yüzden, insan yaşadığı coğrafyanın şimdisini, geçmişini, tarihini, kültürünü bilmek ve özümsemek ihtiyacındadır. Edip Cansever’in, “İnsan yaşadığı yere benzer / O yerin suyuna, toprağına benzer” demesi gibi… Dolayısıyla, kent kültürünü ortaya koyan bir dergi sunuyoruz ki işlevimizi yerine getirelim. Biz bireyin yaşadığı yerle kültürel bağlarını pekiştirmesi ve aidiyet duygusunu derinleştirmesi için kentlilik bilinci yaratmaya çalışıyoruz.

 

Dergimizin ikinci bir özelliği de, Türkiye’de benzeri olmayan bir dergi olması. Kapsamı ve içeriğiyle dergimizin bir örneği yok. Görsel malzemeler içerdiği için insanlar sıkılmadan okuyabiliyorlar. Dergimizin hem yarı akademik özelliği, hem popüler yönü var. Dolayısıyla her kesimden, her yaştan insan dergimizde çok şey bulabiliyor.

 

Konular neye göre belirleniyor? Her sayıda hedeflediğiniz kapsamlı çalışmayı nasıl tasarlıyorsunuz?

 

Her sayıyı hazırlamadan önce bir dosya konusu belirliyoruz. Bu konunun daha önce işlenmemiş olmasına ve bütün boyutlarıyla ele alınmasına özen gösteriyoruz. Daha sonra dosyamızı oluşturuyoruz. Belirli bir birikimimiz olduğu için hangi konunun daha önce işlenmiş ya da işlenmemiş olduğunu araştırıp buluyoruz. Çeşitli uzmanlardan ve konunun bilirkişilerinden yazılar alıyoruz ki konu böylece tüm boyutlarıyla işlenmiş olsun. Belirlenen konudaki birikimi ortaya koyduğumuz için bir kaynak sunmuş oluyoruz okurlarımıza.

 

Dergide ayrıca Bursa ile ilgili öykü, deneme, anı, şiir, anlatılar da yer alıyor. Neden?

 

Evet, dergimizde dosya konusunun dışında bir de serbest bölümümüz var. Bu bölümde Bursa kültürü üzerine fikir üretenler, yazı yazanlar arasından isimler belirliyor ve yazı istiyoruz. Her sayıda bir öykü, birkaç şiire yer veriyoruz. Ancak bunların Bursa içerikli olması tek şartımız. Bu ürünler de Bursa kültürüne, Bursa edebiyatına yeni birer katkı olarak dergide yer almış oluyor. Bu da dergimizi değerli kılan bir başka özellik.

 

Çok önemli bir başka özelliği daha var derginin. Bursa ile ilgili yabancı dilde yazılmış seyahatnameleri Türkçeye çevirterek yayımlıyorsunuz. Bu, kent için son derece önemli bir kazanım değil mi?

 

Kesinlikle öyle. Her sayımızda, günümüze kadar çevrilmemiş bir Bursa seyahatnamesini bulup Türkçeye çevirtiyoruz ve bunu Bursa kültürüne kazandırıyoruz. Bunun için büyük çaba harcıyoruz, çok titizleniyoruz. Bugüne kadar 30’un üzerinde seyahatnameyi Bursa kültürüne kazandırdık. Bunlar ilk kez dergimizde yayımlandı. O nedenle, büyük bir birikim oluştu. Bunları okumak büyük zevk veriyor okurlarımıza. Bundan yüzyıllar öncesine gidiyor, Bursa’nın içinde dolaşıyorsunuz.

 

Yeni sayınıza gelecek olursak, daha önce ele alınmamış çok önemli bir konu karşımıza çıkıyor: Bursa’da sağlık. Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemini ele alarak Bursa’nın sağlık hayatını, sağlık merkezlerini, salgın hastalıkları, tıp folklorunu ve eski hekimleri ele alıyorsunuz. Çok kapsamlı bir yayın Bursalı okurları bekliyor.

 

Bursa, Bizans döneminde belirginleşen bir şifa kenti olarak tanımlanmış. Bursa’nın sağlık alanındaki özelliği sıcak suları nedeniyle Bizans döneminde ortaya çıkmış, bilinirlik kazanmış. 560’lı yıllarda Roma İmparatoru I. Justinianos’un eşi İmparatoriçe Theodora’nın Bursa’ya geldiği, sıcak sulardan yararlandığı söylenir kaynaklarda. Hamam ve köprü gibi bayındırlık eserleri yapılmış. Yine VII. Constantinus’un bir tanımı var, ‘Bursa -sıcak suları nedeniyle- bir şifa kentidir’ diyor. Bizans döneminde ‘Pythia’ diye bilinen Çekirge bölgesinde sıcak sular özellikle önplana çıkıyordu. Çok ilginçtir ki 1924 yılında Atatürk kentimiz için, ‘Bursa tarım memleketidir, sanat memleketidir, ticaret memleketidir, şifa memleketidir’ demiştir. Bizans’tan sonra Bursa tabii ki Osmanlı için de önemli bir şifa şehriydi. 1399’da Yıldırım Darüşşifası’nın açılması buna bir örnektir. Osmanlı Devleti’nin ilk sağlık merkezi ve ‘tıp okulu’ olma özelliğini taşır. Hundi Hatun ve eşi Emir Sultan’ın çabalarıyla yapılmıştır. Dönemin en önemli hekimleri Bursa’da görev yapmış ve kendileri gibi hekimler yetiştirmişlerdir. Vali Ahmet Vefik Paşa döneminde ise, 1868 yılında Hisar semtinde Bursa Gureba Hastanesi kuruldu. Bugünkü Devlet Hastanesi’nin yerinde. Bursa’nın çağdaş anlamdaki ilk hastanesi olarak öncü bir kuruluştur. Daha sonra 1922’de kurulan Bursa Asker Hastanesi de öncü bir kuruluş olarak karşımıza çıkıyor. Çok önemlidir, çünkü, Kuruluş Savaşı’nın ardından gazilerin tedavisini ve dinlenmelerini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Sıcak şifalı suyu olan bir hastanedir. Çekirge’deki Rumlara ait Splendid Oteli kamulaştırılarak 1922’de Asker Hastanesi’ne dönüştürülmüş ve o günden beri de hizmetini sürdürüyor bu önemli hastane. Cumhuriyet döneminin önemli bir hastanesi olan ve 1974 yılında hizmete açılan Bursa Tıp Fakültesi de Güney Marmara Bölgesi’nde referans noktası olarak Bursa’nın öncü sağlık kuruluşudur. Dosyamızda bunları işleyen makaleler yer alıyor. Ayrıca konunun değişik boyutları da başka uzman yazarlar tarafından değerlendirildi.

 

Bursa’da Yaşam’ı edinmek isteyenler nereden ulaşabilir? Gazete bayilerine gidip kolayca ulaşabilir, edinebilirler. Belli başlı tüm gazete bayilerinde dergimiz Bursalıların ilgisine sunulmuş durumda. Bursa’yı değişik yönleriyle keşfetmek isteyenler dergimizde çok şey bulacaklardır.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X