Özdal, yazısında şu bilgileri paylaştı:
Aylardır kurla yatıyor, faizle kalkıyoruz.
Kuşkusuz ekonomi yönetimi, ne yüksek kurdan ne yüksek enflasyon ne de faizden yana.
Ancak faizi indirdiklerinde döviz yükseliyor, dövizi frenlemek için de faiz artırımına gidiliyor.
Ve bu faiz, kur kısır döngüsü ekonomimizi tahrip ediyor.
İşte bu kısır döngüyü ortaya koyan 2 tablo paylaşacağım.
Birinci tablo faiz sıralamasında Türkiye’nin yerini gösteriyor.
Türkiye, Arjantin’den sonra dünyanın en yüksek faiz veren ikinci ülkesi.
İkinci tablo ise 2001’den bu yana vatandaşın bankalardaki mevduatını gösteriyor.
2001 yılında mevduatların yüzde 61’i dövizdeymiş.
Yıl 2021, vatandaşın parasının yüzde 58’i yine dövizde.
Bu tablonun, vatandaşın yastık altındaki dövizini göstermediğini de hatırlatmış olayım.
Yani kayıtlardaki dövizin oranıdır yüzde 58.
Bu şu demek:
Vatandaşın yüzde 58’i, Türk lirasına değil, ABD dolarına, İngiliz sterlinine, Avrupa’nın eurosuna, Kuveyt’in dinarına veya Bulgarların levasına güveniyor.
Üstelik dünyanın en yüksek faiz veren 2. ülkesi olmamıza rağmen.
Çözüm sokak değil
23 Kasım’da dolar, euro ve diğer yabancı para birimleri, rekor üstüne rekor kırdı.
Sonra ne oldu?
Akşam saatlerinde bir grup vatandaş sokağa çıktı.
Sokağa çıkanların amacı, doların yükselişini, euronun fırlamasını protesto etmekti.
Protestocuların niyetleri iyi olabilirdi belki.
Ancak bu eylemler, dört başı mamur provokasyonların önünü açar, iç barışın altını dinamitler, kaosa kapı aralar.
Ve dahası, haklıyı haksız yapar.
Aman vatandaş, sağduyunu koru.
Olay Gazetesi Yazarı Mustafa Özdal’ın yazısının tamamı için tıklayın…