Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olduğunu kabul eden dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Salih Zeki Çolak’ın koruma müdürü eski yüzbaşı Burak Akın hakkında verilen “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin incelemesinin ardından kesinleşti.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince hüküm verilen Burak Akın dosyasının istinaf başvurusu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince karara bağlandı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre kararda, ilk derece mahkemenin verdiği hükmün, usul ve esas yönünden hukuka aykırılığının bulunmadığı vurgulandı.
Yargılama aşamasında eksiklik olmadığına ve ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğuna dikkat çekilen kararda, delillerin hukuken geçerli ve elverişli olduğu bildirildi.
Bu nedenle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının istinaf başvurusunun esastan reddinin kararlaştırıldığı kaydedilen kararda, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinin hükmünün yerinde olduğunun altı çizildi.
Bölge adliye mahkemesinin bu kararı temyiz için Yargıtay’a taşınmamasının ardından kesinleşti ve Burak Akın hakkındaki “yurt dışına çıkma yasağı” kaldırıldı.
15 Temmuz’dan sonra itirafçı oldu
Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Karargahını basan darbeciler, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Çolak’ı derdest etmiş, Akın da darbecilere engel olmak isterken bacağından vurulmuştu. Çolak’ın emekli olmasından sonra Akın, bir süre de Orgeneral Yaşar Güler’in koruma müdürlüğünü yapmıştı.
Akın, hakkında herhangi bir soruşturma açılmadan kendiliğinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak etkin pişmanlıktan yararlanmak istedi.
FETÖ’nün mahrem imam ve askerlerinin teşhisini yapan Akın’ın itiraflarının ardından çok sayıda kişi hakkında adli işlem yapıldı, bazı örgüt mensupları da itirafçı oldu.
Soruşturmanın ardından Akın hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesine dava açıldı.
Mahkemede, hazırlıktaki itiraflarını kabul eden Akın, FETÖ’nün o dönem kullandığı iletişim yöntemlerinin yanı sıra kendisinden sorumlu mahrem imam ile örgütle bağlantısı olan isimleri açıkladı.
Yargılama sonunda Akın hakkında etkin pişmanlık hallerinin yer aldığı Türk Ceza Kanunun 221. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerine göre “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verildi.
Gerekçeli karar
Mahkeme Başkanı Sebahattin Sarıdoğan ile üye hakimler Raziye Yavuz ve Zekeriya Yavuz imzasının yer aldığı gerekçeli kararda, FETÖ’nün yapısı anlatıldıktan sonra Burak Akın hakkındaki hükme ilişkin hukuki değerlendirmeye yer verildi.
Akın’ın 15 Temmuz darbe girişimi esnasında darbecilerce vurulduğunu, ardından devlet madalyası ile ödüllendirildiği ifade edilen kararda, hakkında adli işlem olmadığı halde Akın’ın gönüllü olarak örgüte dair itiraflarda bulunmak istediği hatırlatıldı.
Akın’ın samimi itiraflarda bulunduğu, bu kapsamda örgüt içeresinde “Cenk” kod adını kullandığı, mahrem abisinin kim olduğu, örgütle nasıl iletişim kurduğuna ilişkin detayları paylaştığı aktarıldı.
Akın’ın örgüt faaliyetleri çerçevesinde suç işlediğine dair herhangi bir tespit ve delilin bulunmadığı ifade edilen gerekçeli kararda, şu tespite yer verildi:
“Sanık hakkında yakalama kararı bulunmadan savcılığa gönüllü olarak müracaat ettiği, örgüt faaliyetlerine ilişkin faydalı bilgiler verdiği, suç ve suçluların ortaya çıkmasını sağladığı, sanık hakkında etkin pişmanlığa ilişkin TCK’nın 221/2,4-1 cümlesindeki cezasızlık halinin oluştuğu, sanığın beyanlarının suçu ve örgütü ortaya çıkarmaya yönelik faydalı bilgiler içerdiğinin kabul edilmesi halinde ‘ceza verilmez’ hükmünün uygulanmasının zorunlu olduğu, mahkememizce de sanığın beyanlarının belirtilen madde kapsamında şahsi cezasızlık hallerini oluşturan hüküm kapsamında kaldığı kabul edildiğinden sanığın FETÖ içerisinde yer aldığı, beyan ve sair delillerle birlikte kabul edilmekle etkin pişmanlık hükümleri kapsamında cezasızlık hali de oluştuğu kanaatine varılmıştır.”
Söz konusu kanun hükümlerinin suç ve suçluyla mücadelede etkin bir şekilde kullanılması için yasanın mahkemeye takdir yetkisi de tanıdığı hatırlatılan kararda, Akın’ın hukuki durumunun, yasada tanımlanan etkin pişmanlık haliyle örtüştüğüne, bu nedenle sanık hakkında “ceza verilmesine yer olmadığına” hükmedildiği vurgulandı.
AA