Hun savaşçılarıyla nefes kesen macera

Bursa’da yaşayan yazar Hasan Erdem, son romanı “Atilla’nın Kalkanı”nda okuru tarihte yine heyecan dolu bir maceraya davet ediyor.

Hun savaşçılarıyla nefes kesen macera

Hasan Erdem, kaleme aldığı tarihi romanlarıyla okura kurmaca dünyalarda keyifli anlar yaşattı bugüne dek. Şar Dağı’nın Kurtları, Argos Kalesi, Kızıl Atın Süvarisi, Balkan Şahini ve Otranto 1480 Mahşerin Son Atlısı adlı kitaplardan sonra altıncı romanı Atilla’nın Kapanı raflardaki yerini aldı. 

“Emekli olduktan sonra çocukluk hayalim olan tarihi romancılığa yöneldim ve konu olarak Rumeli fatihi Türk akıncılarını seçtim” diyen Erdem, yeni kitabını yazmadan önce çok düşündüğünü vurguluyor. Erdem, sözlerine şöyle devam ediyor: 

“Türk akıncılarını konu alan güzel bir hikaye tasarlamıştım ama kendimi tekrardan korktuğum için, kafamdaki romanı ileri bir tarihe erteledim ve Avrupa Hunlarının büyük kağanı Atilla döneminde geçen bir tarihi macera romanı yazmaya karar verdim. İlk iş olarak da Atilla ile ilgili yazılmış ve Türkiye’de basılmış neredeyse bütün kitapları ve Roma tarihini anlatan kitapları okudum. Romanımda, Doğu Avrupa’da hâkimiyet kuran ve Avrupa’nın neredeyse tamamını nüfuzu altına alan Türklerin büyük başbuğu Atilla’yı ve onun korkusuz Hun savaşçılarını ele aldım. Cüssesi ve korkusuzluğu ile diğer Hun savaşçılarından ayrılan ve bu yüzden Atilla’nın Kalkanı olarak bilinen kahraman Suptar ve onun evlatlığı Ottigin’i merkeze koydum. Romanda, Atilla’nın tahta çıkışından itibaren Hun Türklerinin bilhassa Romalılar ile giriştikleri mücadeleleri bulacaksınız. Batı Roma Prensesi Honoria, Savaş Tanrısı Mars’ın kendi elleri ile, göktaşından gökte dövdüğü efsanevi kılıç ve sınırı geçip Hun soylularının mezarlarını soyan Margus Piskoposu romanın sayfaları arasında karşınıza çıkacak.”

 

OKURUN İLGİSİ

Ötüken Neşriyat’tan çıkan kitabı için aylar süren bir hazırlık dönemi geçirdiğini dile getiren Erdem, “Bilgisayarımın başına geçip yazmak büyük keyifti. Ocak ayında basılan kitabım Ankara Kitap Fuarı’na yetişti. Orada okurun ilgisi beni çok sevindirdi” diyor. 

Kendini bütünüyle roman yazmaya verdiğini ifade eden Hasan Erdem, John Buchan’ın şu değerlendirmesinin önemine işaret ediyor:

“Tarihi roman ne edebiyattır ne de tarih… Tarihi roman, yazarın kendi çağından başka bir çağın yaşantısını ve havasını yeniden canlandırmayı hedef tutan bir edebiyat türüdür. Tarihi roman yazmak için ciddi bir vicdan, güçlü, bağımsız bir hayat etme gücü de gerekir.”

 

Akıcı bir anlatım

 

Hasan Erdem, romanında akıcı ve merak uyandıran anlatımıyla dikkat çekiyor:

“Vakit gece yarısını geçmişti. Bütün kent uyuyordu. Piskoposu ortalarına alan beş Hun savaşçısı birbirleriyle hiç konuşmadan ıssız ve karanlık sokaklarda kararlı adımlarla yürümeye başladılar. Taş döşeli dar sokaklar bomboştu. Koyu karanlıkta son derece sessiz hareket eden altı gölge kayarcasına duvar diplerinden süzüldüler. Sokakları, caddeleri ve meydanları hızla geçtiler.“ (Kitaptan)

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X