‘Katılım müzakereleri Türkiye-AB ilişkilerinin belkemiğidir’

AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, “AB ile ortaklığımızın ve farklı alanlardaki iş birliğimizin temel amacı Türkiye’nin AB’ye katılımını sağlamaktır. Bu nedenle katılım müzakereleri Türkiye-AB ilişkilerinin belkemiğidir.” dedi.

‘Katılım müzakereleri Türkiye-AB ilişkilerinin belkemiğidir’

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, “Avrupa Birliği (AB) ile ortaklığımızın ve farklı alanlardaki iş birliğimizin temel amacı Türkiye’nin AB’ye katılımını sağlamaktır. Bu nedenle katılım müzakereleri Türkiye-AB ilişkilerinin belkemiğidir.” dedi.

Çelik, Brüksel’deki Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nde Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi’nin (KİK) 36. toplantısında konuştu. 

Son dönemde Türkiye ile AB arasında artan diyaloğun önemli parçası olan Türkiye-AB KİK sürecinin Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine önemli katkılar sağladığını belirten Çelik, “Bu katkının önümüzdeki dönemde de devam edeceğine olan inancım tamdır.” dedi.

Çelik, çalışan ve işveren kesimlerinden önemli temsilci kuruluşlarının bir araya geldiği bu platformu, tarafların birbirini doğru algılaması ve var olan yanlış algılamaların giderilerek AB katılım sürecinin sağlıklı zeminde ilerlemesine hizmet etmesi bakımından önemsediğini vurguladı.

“Katılım müzakereleri ilişkilerin belkemiğidir”

AB’nin, Türkiye’nin katılım müzakerelerindeki tutumunu bir kere daha gözden geçirmesi gerektiğini dile getiren Çelik, “AB, Türkiye’yi, içerisinde bulunduğu bölgede yaşanan bu zorlu dönemde, terörle mücadelenin gerekçelerini anlayarak, vize serbestisini sağlayarak ve özellikle katılım sürecine de ivme kazandırarak desteklemelidir. ” diye konuştu

AB Bakanı Çelik, “AB ile ortaklığımızın ve farklı alanlardaki iş birliğimizin temel amacı Türkiye’nin AB’ye katılımını sağlamaktır. Bu nedenle katılım müzakereleri Türkiye-AB ilişkilerinin belkemiğidir.” ifadesini kullandı.

Türkiye için AB’nin çok önemli olduğuna işaret eden Çelik, “Türkiye’nin, AB’ye bakışının temel amacı AB’ye tam üyeliktir. Bunun dışında bize teklif edilen, tam üyelik dışındaki iş birliği tekliflerine kapalı olduğumuzu, stratejik amacımızın, devlet politikamızın AB’ye tam üyelik olduğunu bir kere daha belirtiyorum.” dedi.

Bakan Çelik, 29 Kasım 2015 Zirvesi’nden sonra üzerinde çalışmaya başlanılan 5 müzakere faslı kapsamında Türkiye’nin üzerine düşen sorumlulukları tamamıyla yerine getirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Türkiye, sık sık temel haklar, ifade hürriyeti ve basın hürriyeti konusunda eleştirilmektedir. Ben de Türkiye’nin AB Bakanı olarak diyorum ki; bu eleştirilerden yapıcı olanları dikkate alıyoruz ve beraberce ilerlemek istiyoruz. Bunun yolu 23. ve 24. fasılların açılmasıdır. Eğer biz, temel haklar, basın hürriyeti ve yargı konusunun konuşulmasından korksaydık, ben burada AB bakanı olarak bu fasılların açılmasına karşı çıkardım. Ama AB’deki dostlarımıza elimi uzatıyorum, bu eleştirileri dostça yapanlara, ‘Gelin beraber çalışalım, 23. ve 24. fasılları açalım’ diyorum. Ama 23. ve 24 fasıllar açılmaksızın gece gündüz Türkiye’yi eleştirmenin de bir çifte standart olduğunun altını çizmek isterim. Bu fasılların müzakereye açılması, AB’nin Türkiye’yi çok eleştirdiği konuların sağlıklı bir zeminde konuşulmasına fırsat sağlayacaktır.​” 

Çelik, bu fasılların müzakereye açılmasının, “AB’nin, Türkiye’yi en çok eleştirdiği temel haklar alanındaki samimiyetinin de ispatı” olacağını belirterek, “Türkiye’nin katılım müzakerelerinde 16 fasıl müzakereye açılmış, bir tanesi geçici olarak kapatılmıştır. 14 fasıl AB Konseyi veya Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin (GKRY) siyasi nitelikli engellemeleri nedeniyle bloke edilmiş durumdadır.” bilgisini paylaştı.

GKRY’nin, Kıbrıs sorununun çözümü için büyük bir fırsat olan Crans Montana’da sergilediği uzlaşmaz tutumuyla, “AB’nin geleceğine de ipotek koyduğunu” dile getiren Çelik, “AB üye devletlerinin, GKRY’nin bakış açısından da bir an evvel kurtulmasını bekliyoruz.

Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini sürdürmek yalnızca Türkiye’nin değil aynı zamanda AB’nin de sorumluluğundadır. Türkiye’nin somut adımlarına AB tarafından da samimi karşılık verilmesiyle ilerleme kaydedilebilecektir.” şeklinde konuştu.

“Tehdidin tamamen geçtiğini söyleyemeyiz”

Türkiye’nin AB sürecine bağlılığını ve iyi niyetli çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Çelik, şunları söyledi:

“FETÖ terör örgütünün, 15 Temmuz 2016’da demokrasimizi yok etmeye çalıştığı hain darbe girişimi karşısında, ülkemizin başarıyla verdiği demokrasi sınavının üstünden bir yıl geçti. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tüm dünyaya demokrasi dersi verdiği 15 Temmuz 2016’dan bu yana vatandaşlarımızın bize emaneti demokrasimizi güçlendirmek ve demokrasimize karşı olabilecek tüm tehditleri bertaraf etmek için durmadan çalıştık. Aradan geçen süre içerisinde, OHAL’i bir zorunluluk haline getiren koşulları ortadan kaldırmak adına önemli adımlar attık. Hükümet olarak özellikle ve öncelikle ‘sivil-asker’ ilişkileri bağlamında tam bir sivilleşme sağladık. Askeri vesayetin kaldırılması için 2000’li yılların başından bu yana attığımız adımları pekiştirdik. Ülkemizin bir daha böylesine bir teşebbüs ile karşılaşmaması için gereken önlemleri aldık. “

Çelik, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehdidin büyüklüğü karşısında aldığı acil önlemlerden kaynaklı ortaya çıkan aksaklıkları gidermek adına da adımlar attığını, özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin esas alındığı çerçevede hukukun gereğini yerine getirdiğini belirtti.

Türkiye’nin, Avrupa Konseyi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlarla iş birliğine önem verdiği, yapıcı eleştirileri dikkate aldığına işaret eden Çelik, “Bugün gelinen noktada, özellikle FETÖ’nün bertaraf edilmesi noktasında önemli bir başarı sağlamış olmamıza rağmen tehdidin tamamen geçtiğini söyleyemeyiz. Darbe girişimi sonrası AB’yi oluşturan değerlere uygun olarak beklediğimiz dayanışma ruhunu maalesef yeterince göremedik. Destek bir yana, maalesef bazı Avrupalı muhataplarımızın yersiz eleştirileriyle karşılaştık. Geç de olsa bazı muhataplarımızın takındıkları tutumun yanlışlığını fark ettiklerini ve yanlıştan döndüklerini gördük.” değerlendirmesinde bulundu.

“AB’nin de güvenliğini tehdit etmektedir”

Çelik, terörizmin, hiçbir millet, sınıf ve din ayırt etmeden alçak yüzünü ortaya koymaya devam ettiğini vurguladı. Son dönemde artan terörist saldırıların Avrupa’da mevcut güvenlik ve savunma algısını büyük ölçüde değiştirdiğini dile getiren Çelik, “AB ülkelerinde gerçekleşen her terör saldırısından sonra daha sert tedbirler alındığını görüyoruz.” diye konuştu.

Terör sorununun, uzun zamandır Türkiye’nin güvenliğini tehdit ettiğini, ülkenin PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadelesinin tüm boyutlarıyla devam ettiğini hatırlatan Çelik, “Terörü tüm veçheleriyle ele alıyor, bütüncül bir yaklaşımla mücadele ediyoruz. Bu yaklaşımda özellikle hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı ve temel hak ve özgürlüklerin korunmasını öncelik haline getiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Çelik, PKK ve FETÖ’nün hala bazı Avrupa ülkelerince korunduğunu, Türkiye’nin beklentisinin bu yanlıştan dönülmesi ve Türkiye’ye terörle mücadelesinde destek verilmesi olduğunu söyledi.

AB Bakanı Çelik, “PKK ve FETÖ unsurlarının Avrupa ülkelerinde serbestçe faaliyet göstermesi, bu örgütlerin faaliyetlerini desteklemek üzere mali kaynak ve eleman temin etmeleri, ülkemizin olduğu kadar AB’nin de güvenliğini tehdit etmektedir. Ülkemizin bu örgütlere karşı ortaya koyduğu mücadele Avrupa’nın da güvenliği için önemli bir güvencedir.” açıklamasında bulundu.

Vize serbestisi

Vize Serbestisi yol haritasındaki yükümlülüklerden eksik kalan birkaç hususu Türkiye ve AB’nin ortak bir zeminde anlaşarak hızlıca yerine getirebileceğine inandığını dile getiren Çelik, “Ancak bizim atacağımız adımların akabinde, vatandaşlarımıza vizesiz seyahatin artık vakit geçirilmeden tanınması için kesin bir güvence verilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Çelik, geri kabul anlaşması ve vize muafiyeti süreçlerinin paralel yürütülmesi konusunda bir uzlaşıya varıldığını hatırlatarak, “Genişleme ülkesi olmayan ülkelere bile vize serbestisi tanınırken bizim önümüze (katılım müzakerelerine benzer şekilde) hala siyasi engeller konulması kabul edilebilir bir durum değildir. Vize serbestisi, iş dünyası bakımından da önemli sonuçlar doğuracak, psikolojik olarak tarafları yakınlaştıracak bir gerekliliktir.” diye konuştu.

Gümrük Birliğinin güncellenmesi

Türkiye’nin tam üyelik hedefi için AB tarafından öngörülebilir bir takvim ortaya konulamamış olmasının mevcut Gümrük Birliğinin sistematik sorunlarının etkisinin gün geçtikçe daha da hissedilir olmasına neden olduğuna dikkati çeken Çelik, “Değişen küresel ekonomik konjonktür nedeniyle, Gümrük Birliğinin güncellenmesi hem AB hem de Türkiye için bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır.” açıklamasını yaptı.

Çelik, Türkiye’nin Gümrük Birliğinin güncellenmesinden öncelikli beklentisinin “Gümrük Birliğinin asimetrik yapısından kaynaklanan sorunlara çözüm bulunması” olduğunu belirtti.

AB Komisyonunun 21 Aralık 2016’da Türkiye-AB Gümrük Birliğinin güncellenmesine ilişkin müzakerelerin başlatılması konusundaki önerisini Konseye sunduğunu ve müzakere yetkisi talep ettiğini ifade eden Çelik, halen AB Konseyinin yetki vermediğini, bu hususta da siyasi engeller olduğunun anlaşıldığını aktardı.

Çelik, “Gümrük Birliğinin güncellenmesine yönelik, Türkiye-AB zirvelerinde de karşılıklı olarak teyit edilen bir siyasi irade mevcuttur.” diye konuştu.

Diğer yandan Gümrük Birliğinin güncellenmesi sürecinin, tamamen ticari ve ekonomik bir süreç olduğunu vurgulayan AB Bakanı Çelik, “Katılım müzakerelerine hedefimize alternatif bir süreç olmadığı ve dolayısıyla siyasi konularla ilişkilendirilmemesi gerektiği unutulmamalıdır.” dedi.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X