Suriyeliler kalıcı mı, gidici mi? (2. Bölüm)

Ülkelerini neden terk ettiler? Geride kimleri, neleri bıraktılar? Neden doğup büyüdükleri topraklarda kalıp savaşmadılar? Türkiye’de yaşama tutunmak kolay oldu mu? Yerleşmek için Bursa’yı seçenler ne diyor?

Suriyeliler kalıcı mı, gidici mi? (2. Bölüm)

Neden yanıbaşımızdaki İstanbul değil de Bursa? Burada hangi koşullarda yaşıyor, ne işler yapıyorlar? Çocuklar okullarda neler yaşıyor? 

Türkiye’nin ve Bursa’nın Suriyeli gerçeği Olay’da… 

► Röportajın 1. bölümü için tıklayın

olay.com.tr Yayın Yönetmeni Derya İzbul, Bursa’da yaşayan Suriyeliler’le görüştü. “Kalıcı mısınız, gidici mi?” diye sordu. Ve sadece bu sorunun değil Suriyeliler hakkında merak edilen pek çok sorunun yanıtına ulaştı. 

Çarşamba artık Halep ya da Şam’ın bir semti gibi

Şimdi de Çarşamba’dayız. Burası gerçekten Suriye’den bir köşe görünümünde. Dükkanlar tabelalarıyla Suriyeliler’i davet ediyor. Müşteriler gibi esnaf ve çalışanlar da Suriyeli. Kuyumcudan mobilyacıya, lokantadan hazır giyim mağazasına yüzlerce dükkan gün boyu Suriyeliler’e satış yapıyor, hizmet veriyor.

dsc_9380.jpg

Mamduh Şaban Çarşamba’da bir hazır giyim mağazası işletiyor. Buranın rafları, duvarları tıka basa kadın giysileriyle dolu. İki de çalışanı var Mamduh’un, onlar da Suriyeli. 5 yıl önce Şam’dan gelmiş. Hikayesi diğerlerinden biraz daha farklı. Bugün 32 yaşında olan Mamduh Şaban Şam’da da aynı işi yapıyormuş. Kadın giyimi üzerine büyük bir mağazası varmış.

Evim Şam’ın merkezinde mağazam ise kenar bir semtteydi, işlerim iyiydi. Güzel bir evimiz vardı, çocuklarımı rahatça büyütüyordum ama savaş Şam’ın dış mahallelerine kadar dayanınca” diye başlıyor hikayesini anlatmaya ve dükkanına defalarca bomba düştüğünü, orada iş yapma imkanının kalmadığını söylüyor.

Karısını ve iki kızı Maysa ile Bisan’ı alıp yasal yollardan Türkiye’ye gelmiş. Suriye’de işleri iyi olduğundan bir miktar birikimi varmış.

Mamduh Şam’daki mağazasına mal almak için sık sık Gaziantep ve İstanbul’a geldiğinden Türkiye’yi zaten iyi biliyormuş.

Neden Bursa’da yaşamayı seçtin?” sorumu şöyle yanıtlıyor:

İstanbul’da da tanıdıklarım vardı, ben bir iş adamı olarak hesabımı kitabımı yaptım Bursa’da hem kiralar daha uygun hem yaşam daha kolay. İstanbul çok kalabalık ve pahalı. Şimdi burada 600 lira ev, 1100 lira da iş yeri için kira veriyorum. Çocukların okulu yakın, anneleri onları kolayca götürüp alabiliyor.” Ve konuyu, “Bursa hem yeşil, hem güzel, hem adamı iyi” diye noktalıyor yarım Türkçesiyle.
 

Suriyeli göçmenlerin Türkiye’de en çok tercih ettiği şehir İstanbul. İstanbul’u sırasıyla Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep ve Adana takip ediyor. Bursa ise listenin 7. sırasında. Son verilere göre Bursa’da toplam nüfusun yüzde 5,38’ini Suriyeliler oluşturuyor. Bu da 157 bin 965 kişi demek. 

Suriye’de adam kalmadı

Mağazaya gelip giden müşteri hiç eksik olmuyor. Tabii hepsi Suriyeli ve kadın. Mahduh’a müşterilerinin fotoğrafını çekmek istediğimi söylüyorum. O da tezgahın önünde giysi seçen anne kıza bu talebimi iletiyor. Hiç sorun olmadığını söylüyor, izin veriyorlar.

dsc_9385.jpg

Daha sonra mağazanın hemen karşısındaki apartmana, Mamduh Şaban’ın evine geçiyoruz. Çocukların en büyüğü olan Maysa okulda. Mamduh’un eşi Ebdisam Anbar ve çocukları Bisan ile Vail evdeler. Evin annesi Ebdisam Anbar 25 yaşında. Büyük kızı Maysa 7 yaşında olduğuna göre demek ki evlendiğinde 18 yaşında bile değilmiş. Maysa’dan bir yıl sonra da Bisan doğmuş. Ailenin tek erkek çocuğu Vail ise henüz iki yaşında. O Türkiye’de dünyaya gelmiş.

mamduh-saban-ve-ailesi.jpg

bisan.jpg

Çocuklar çok sevimli. Her çocuk gibi… 6 yaşındaki Bisan çat pat Türkçe konuşuyor. Ana sınıfına gittiğini öğreniyorum. Okuldaki en sevdiği arkadaşları, Nursena, Sude ve Ecrin. Büyünce öğretmen olmak istiyormuş. Henüz bir yaşında bebekken ayrıldığı Şam ile ilgili hiç bir şey hatırlamıyor. Babaannesi ve anneannesiyle whatsapptan tanışıyor ve onları çok sevdiğini, görmek istediğini söylüyor. Ama bu isteği yakın zamanda gerçekleşmeyecek gibi görünüyor.

Mamduh Şaban şu anda Suriye’ye gitmenin güvenli olmadığını düşünüyor. Oysa gidebilse Şam’ın merkezindeki eviyle ilgilenecek. “Ev boş duruyor ne satabiliyorum ne kiraya verebiliyorum” diyor.

Neden” diye sorduğumda çok kısa bir yanıt veriyor; “Suriye’de adam kalmadı.

Savaşla beraber önce ekonomi bozuldu

Abdulaziz Hajjar Türkiye’ye 3 sene önce gelmiş ama Türkçe konusunda tanıdığım diğer Suriyeliler’den daha hızlı ilerlemiş. Türkçeyi yüzde elli konuşabildiğini söylüyor. Ve bu yüzde elli anlaşmak için yeterli oluyor.

İki senelik yüksek okul mezunu, Halep’te bir fabrikada muhasebeci olarak çalışıyormuş. “Savaşla birlikte ekonomi bozuldu” diyor. Her şeyin fiyatına yüzde 300 zam gelirken maaşların yüzde 10 arttığını, geçinmenin çok zor hale geldiğini söylüyor. Zaten savaş ilerleyince fabrikaların da kapandığını hiç iş imkanı kalmadığını, yine de ailesiyle birlikte doğup büyüdükleri topraklarda yaşamaya çalıştıklarını ama bombalar evleri de hedef almaya başlayınca canlarını kurtarmak için ülkelerini terk ettiklerini anlatıyor.

abdulaziz-hajjar.jpg

37 yaşındaki Abdulaziz Hajjar’ın Çarşamba semtinde ikinci el beyaz eşya sattığı bir dükkanı var. Üç çocuğunun ikisi Suriye henüz 15 günlük olan sonuncusu Türkiye doğumlu. Büyük oğlu Edip mühendis, küçük oğlu Ömer ise diş doktoru olmak istiyormuş.

O da Çarşamba’dan esnaf arkadaşı Mamduh Şaban gibi İstanbul’u daha önceden tanıdığı halde yaşamak için Bursa’yı seçmiş. “Çünkü” diyor, “Amcam İstanbul’da ama evler çok pahalı, yaşam daha zor. Bursa daha uygun ve daha güzel, buradaki Türk komşularımızla da iyi anlaşıyoruz…

Türkiye’de yaşayan Suriyeliler’in büyük bölümünü çocuklar ve gençler oluşturuyor

 

YAŞ

ERKEK

KADIN

TOPLAM

TOPLAM

1.945.951

1.639.787

3.585.738

0-4

288.852

269.570

558.422

5-9

246.854

231.673

478.527

10-18

352.261

303.385

655.646

19-24

318.637

224.333

542.970

25-29

197.036

141.445

338.481

30-34

162.878

121.061

283.939

35-44

190.134

159.236

349.370

45-59

135.175

129.922

265.097

60-90+

54.124

58.162

112.286

 

Türkiye’ye gelen Suriyeliler’in yaş istatistiklerine baktığımızda yüzde 47’sinin 0-18 yaş grubunda olduğunu görüyoruz. Yaş ilerledikçe sayı azalıyor. 55 Yaşındaki Bessam Zakariya ileri yaşta ülkesini geride bırakan istisnalardan biri. Türkiye’ye ve Bursa’ya 5 yıl önce Şam’dan gelmiş. 7 çocuğu ve iki hanımı olduğunu anlatıyor. Çocuklardan 6’sı kız biri erkekmiş. Oğlunu 6 sene önce yani Türkiye’ye gelmeden bir sene önce ümmet almış ve onu bir daha hiç görmemişler. Bu dosyayı hazırlarken görüştüğüm Suriyeliler hükümet güçlerine ümmet diyor.

Halep’de konfeksiyon mağazası olan Bessam Zakariya ağırlıklı olarak din adamlarının giydiği kıyafetleri satıyormuş. Savaştan önce işlerinin iyi olduğunu, Kabe’ye bile cüppe gönderdiğini söylüyor.
 

Rakamlar 80 milyonluk Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 4 buçuğunu Suriyeliler’in oluşturduğunu söylüyor. Ve işte can alacı soru; Suriyeliler Türkiye’de kalıcı mı yoksa günü gelince gidecekler mi? Sayıları günden güne azalacak mı yoksa daha da mı artacak? 

bessam-zakariya-ve-ailesi.jpg

Kızlarının çoğu evlenmiş, artık yanında sadece 11 yaşındaki Sena ve eşi Hanin var. Görmüş geçirmiş bir Suriyeli olan Zakariya 5 yıldır Türkiye’de yaşadığı halde hiç Türkçe bilmiyor. Suriye’de yaşananları ise hala aklının almadığını şu sözlerle anlatıyor:

Doğma büyüme Halepliyim. Halep ve Şam’ın yüzde 90’ı sünnidir. Ama bizim her zaman diğer mezheplere mensup arkadaşlarımız, dostlarımız da oldu. Bu savaş toplumda kutuplaşma yarattı. Bu kutuplaşma sonucunda hükümet kuvvetleri de biz sunnileri hedef aldı. Halep ve Şam’da bombalanmadık yer kalmadı. Halep’de 4 ay boyunca elektrik ve su kesildi. Artık yaşama imkanı kalmamıştı. Ben güzel Halep’in nasıl o hale geldiğine ve insanların mezhep yüzünden nasıl böyle kutuplaştıklarına hala inanamıyorum…

Bessam Zakariya’nın kızı Sena, 11 yıllık ömrünün yarısını Halep’de yarısını Bursa’da geçirmiş. İlkokul 4. sınıfa gidiyor. Okuldaki en iyi arkadaşları, Kamar, İnas ve Leva. İsimlerinden anlaşılacağı gibi onlar da Suriyeli. “Diğer çocuklarla yani Türkçe konuşanlarla aran nasıl” diye sorduğumda “eh işte” diyor. Büyüyünce ne olacağına henüz karar vermemiş. Peki 6 yaşına kadar yaşadığı ama sadece yıkık dökük halini hatırladığı Halep’i özlüyor mu? Onu da bilmiyor, savaş ortamında geçen çocukluğunu galiba pek de hatırlamak istemiyor.

Son söz

Bitirirken son bir kaç söz söylemek gerekirse, onlar bizim hiç yaşamadığımız koşulların içinden geliyorlar. Savaş bizim için bir sözcükten ibaret ama onlar savaşı yaşamışlar, ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Ve savaşın yok edici etkisinden ancak kaçarak kurtulmuşlar.

Geri dönecekler mi? O yakın vadede pek kolay görünmüyor. Çünkü Suriye yönetimine güvenmiyor ülkede koşulların yakın zamanda düzeleceğine inanmıyorlar.

Özellikle çocuklar hızla Türkiye’ye, eğitim sistemimize uyum sağlıyor, biraz sancılı da olsa sosyal ilişkilerini geliştirme konusunda büyüklerinden daha başarılı görünüyorlar. Ve Türkiye beş yılı aşan göç sürecinde galiba Suriyeli gerçeğine yavaş yavaş alışıyor.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X