Yargıtay Ceza Genel Kurulu, cinsel saldırısına maruz kaldığı sevgilisini öldüren kadının “meşru müdafaa hakkını kullandığına” karar verdi.
Olay, Antalya’da 4 yıl önce yaşandı. Birlikte yaşadığı Özgür E’den zihinsel engelli bir çocuğu bulunan Aslıhan Ş, birlikteliklerinin son yıllarında sevgilisinden şiddet ve cinsel istismar görmeye başladı.
Özgür E, olay günü de 5 yıldır birlikte yaşadığı Aslıhan Ş’ye, cinsel istismarda bulundu. Karşı koyması üzerine yine hakarete ve şiddete uğrayan kadın, boğuşma sırasında eline geçirdiği bıçakla adamı boğazından yaraladı.
Olay üzerine komşularından yardım isteyen ve Özgür E’nin boğazına havluyla tampon yapan kadın, Özgür E’nin kaldırıldığı hastanede vefat etmesi üzerine tutuklandı.
“Kasten adam öldürme” suçundan hakkında kamu davası açılan kadın, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı.
Yargılama sürecinde, maktulün boynunun ön kısmından aldığı kesici alet yarası nedeniyle büyük damar kesilmesi ve dış kanama sonucu öldüğü tespit edildi. Yapılan fiziki muayenede kadının da yaralandığı ve tecavüze uğradığı belirlendi.
Yerel mahkeme, kadının Türk Ceza Kanunun “tasarlayarak kasten öldürme” suçun düzenleyen 82/1. maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Sanığın suçu haksız tahrik altında işlediği sonucuna varan Mahkeme, kadının cezasını 16 yıla indirdi.
Daire cezayı fazla buldu
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise kadına verilen hapis cezasını fazla buldu. Daire, kadına, “tasarlayarak öldürme” suçundan değil, “kasten öldürme” suçundan ceza verilmesi, bu suçtan verilecek cezada azami şekilde haksız tahrik indirimi yapılması için yerel mahkemenin kararını bozdu.
İki üye beraat isteyerek karşı çıktı
Dairenin iki üyesi ise kadının meşru müdafaa hakkını kullandığını, bu nedenle beraatine karar verilmesi gerektiğini belirterek, çoğunluk görüşüne katılmadı.
Karşı oy yazısında, işsiz maktulün, birliktelikleri boyunca sanığa kötü davranıp dövdüğü, evden çıkmasına izin vermediği, engelli müşterek çocuklarından gelen maaşı zorla aldığı, porno film izleyerek, filmdeki fantezileri rızası dışında devamlı şekilde kadına uyguladığının sanığa ait raporlardan ve diğer bulgulardan anlaşıldığı kaydedildi.
Olay gecesi de birden fazla kez cinsel saldırının devam etmesi, önceye dayalı aynı yöndeki davranışların varlığı gibi hususlar göz önünde tutulduğunda, maktul ölmeseydi sanığa karşı bu hareketlerinin devam edeceğinde kuşku bulunmadığı belirtildi.
Karşı oy yazısında, “Rızası dışında maktulün cinsel saldırısına maruz kalan sanığa yönelik cinsel saldırının tekrarı an içinde dahi muhakkaktır. Dairemizce, kendisine karşı cinsel saldırıda bulunan öz babasını uyuduğu sırada silahla vuran sanığa dahi meşru müdafaa koşulları lehine değerlendirilmek suretiyle bozma kararı verilmiştir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirdiğinde, sanığın olay gecesi maktul tarafından tekrarı muhtemel bedenine karşı saldırıyı oranlı şekilde önlemekten ibaret eyleminde TCK’nin 25. maddesinin lehine tatbiki ile sanık hakkında beraat kararı verilmesi ve tahliye edilmesi gerekmektedir.” denildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da itiraz etti
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararına, “meşru müdafaa” hükmünün sanık lehine uygulanması gerektiği görüşüyle itiraz etti.
İtiraz üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun önüne gelen dosyada, Kurul üyeleri, kadının eyleminin meşru savunma şartları altında gerçekleşip gerçekleşmediğini irdeledi.
Davada son sözü söyleyen Kurul, yaptığı inceleme sonucu kadının eyleminin, meşru savunma şartları altında gerçekleştiğine karar verdi.
TCK’nin, “Meşru savunma ve zorunluluk hali” başlıklı 25. maddesi, “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” hükmünü içeriyor.