Bugünün penceresinden bakıldığında tarih öncesi kadar eski geliyor, ama 80’li yılların başına kadar daha küçük bir kentte yaşıyorduk.

Örneğin…

Bursa o yıllarda doğuda Duaçınarı’nda bitiyordu. Arabayatağı köydü ve kent mücavir alanı dışındaydı.

Arada kırsal alana yönelik hizmet veren kamu kuruluşları vardı. En başta, bugün Tapu Müdürlüğü solan yerde, sonradan adı Köy Hizmetleri olan YSE vardı. Yanındaki Karayolları arsasını koruyor. Yanında kırsala gölet ve sulama tesisleri yapan Topraksu yer alıyordu. DSİ ise karşısındaki yerini koruyor.

Bu tesislerin bakım merkezleri ve şantiyeleri de yine yol üstündeydi.

Ankara Yolu üzerindeki kamu kurumu arazileri kentin gündemine ilk olarak 1989 yerel seçimi sürecinde geldi. Getiren de, SHP Büyükşehir Adayı olan Mithat Kırayoğlu’ydu.

Söylediği şuydu:

“Çevre Yolu bir gün mutlaka bitecek. Ankara Yolu üstündeki kamu kurumlarını Çevre Yolu kenarına taşıyalım. Boşalan yerlere kültür merkezleri yapalım, kimilerini de rekreasyon alanı olarak koruyalım.”

Aradan yıllar geçti…

Bursa’nın o eski halini ve 1989’da Kırayoğlu’nun dile getirdiği projeyi anımsayan kalmadı, kent de değişti.

Geçenlerde…

Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile sohbet ederken bu konuya değindi. Onun bakışı ise şöyle:

“Ankara Yolu üzerinde çok iyi korunmuş kamu kurumlarına ait araziler aslında Bursa’nın en büyük şansı. Kent büyüdüğü ve merkezde boş yer kalmadığı için bu alanları doğru planlamalarla kente kazandırabiliriz.”

Düşündüğü şu:

“Örneğin Devlet Hastanesi’ne artık ulaşmak çok zor. Zaten hastane kendi trafiğini de çevresine taşıyor. Önünden metro geçen bu araziler hastane için ideal. Devlet Hastanesi’ni taşıyabiliriz.”

Yanı sıra…

Yoğunluk yaşayan başka kamu tesislerinin de yine Ankara Yolu’ndaki alanlara taşınabileceğine dikkat çekerken, Tapu Müdürlüğü’nü örnek gösteriyor.

Anımsıyoruz da…

Bugün Yüksek İhtisas Hastanesi olarak kullanılan, fakat Göğüs Hastanesi olarak yapılıp Tıp Fakültesi’ne devredilen hastane açıldığında “merkeze uzaklığı ve ulaşım güçlüğü” nedeniyle çok eleştirilmişti.

Şimdiyse…

Bursaray’la birlikte kentin ana gövdesi olan güzergahtaki toplu ulaşım sorunu büyük ölçüde çözüldü.

Devlet Hastanesi buraya taşınır mı bilemeyiz, ama Başkan Altepe’nin dile getirdiği “alanların doğru planlamalarla kente kazandırılması” vurgusunu önemsedik.

 

Bir büyüğü kaybetmek: Recep Kırım

 

1977 yılında, çıraklık aşamasında bir gazeteci olarak izlediğimiz ilk siyasi parti kongresi, Adalet Partisi İl Kongresi’ydi. Kongreye il başkanı giren ve Demokrat Parti Bursa Milletvekilliği yapmış olan Recep Kırım’ı geçen Turhan Tayan il başkanı seçilmişti.

Sonraki yıllarda Recep Kırım’ın sohbetinde çok bulunduk. Merinos’ta işçiyken Teksif’in kurucuları arasına girmesinden milletvekilliğine uzanan yolu bizzat kendisinden dinledik.

Dün vefat ettiğini Turhan Tayan ve yeğeni Ertuğrul Çolak’tan öğrendik.

Bursa’nın değerlerinden birini daha yitirmenin hüznünü yaşadık. Bursa’nın başı sağ olsun.

 

Gece çalan telefon uçak fabrikasını Bursa’ya getirdi

 

Yaşananları… Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe anlattı. Bursa’yı ileri teknoloji üreten kent haline getirip dünya ligine çıkarma amacında olan Büyükşehir, tramvay ve metro vagonundan sonra uçak üretimi için harekete geçiyor.

Bu amaçla…

Uzunca süre üretim projesi araştırması yapılıyor. Başkan Altepe’nin ulaşım danışmanı olan Taha Aydın arayışları sırasında Almanya’da bir uçak fabrikasının Çin’e satılmak üzere olduğunu öğreniyor.

Bu bilgisini paylaştığı Altepe de gece saat 23.00’te pilot olarak sivil uçuşlar yaptığını bildiği Gökçen Ailesi’nin 5. nesil temsilcisi olarak Gökçen Şirketler Topluluğu’nu yöneten Celal Gökçen’i arıyor ve fabrikayı satın almasını öneriyor.

Gerisini de Gökçen anlattı:

“Uçma sevgimiz dışında uçaklarla hiçbir ilgimiz yokken, gece gelen telefonla ayda 2 uçak üreten bir fabrikanın sahibi olduk.”

Gerçi…

Altepe’nin girişimleriyle Gökçen Ailesi tarafından satın alınan fabrika eğitim amaçlı küçük uçak üretiyor, ama şunu da unutmamak gerekir ki, Türkiye’ye uçak üretimini getirdi.

Bunu geliştirmek ve daha farklı modellere yönelmek artık Bursa’nın elinde.

Nitekim…

Altepe dün basın toplantısı sırasında işadamlarına daha kolay ve güvenli ulaşım aracı kabul edilen uçak sahibi olmaları çağrısı yaptı.

Geçen yıl Almanya’daki havacılık fuarına gittiğinde Türkiye’den küçük bir parça bile göremediği için üzüldüğünü söyleyen Altepe, gelecek yıl fuarda Bursa’da üretilen uçak sergileyecek olmanın heyecanını şimdiden yaşıyor.

Çünkü…

Bursa’nın artık Aquile markasıyla bir uçak fabrikası var ve “dünyanın tramvay üreten yedinci kenti” olmasının yanında Bursa bu fabrikayla havacılığın da merkezi olmak üzere ilk adımı attı.

 

3 küçük havaalanı birden geliyor

 

Almanya’dan Aquile markası taşıyan uçak fabrikasını Gökçen Ailesi satın alıp Bursa’ya getirdi ve üretimini de yapacak.

Bu durumda gözler işadamlarının kullanabilecekleri kent merkezinde küçük bir havaalanına çevrildi. Onu da Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe açıkladı. “Yunuseli Havaalanı’nda sorun kalmadı, oraya başlayabiliriz” dedikten sonra şunu söyledi:

“Uludağ Üniversitesi’nde pist var. Ayrıca Gemlik’te de askeri hara içinde pist var. Buraları da kullanılabilir.”

Şunu da ekledi:

“Kaldı ki bu uçaklar uzun pist istemiyor. 500 metrelik pist inip kalkmak için yeterli.”

 

Uzay için 110, milli helikoptere 13 firma

 

Aquila uçak fabrikasının Celal Gökçen tarafından satın alınmasıyla Bursa’nın havacılık merkezi haline geldiğinin açıklandığı toplantıda Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay çarpıcı bilgiler verdi:

“BTSO’da oluşturduğumuz uzay ve havacılık kümesinde firma sayısı 110’a ulaştı. Milli helikopter projemizdeyse 13 firma var.”

Şunu da ekledi:

“Türkiye’nin ilk astronotu Bursa’dan çıkacak, iddialıyız.”