Önceleri… Başkanlık sistemine geçilmesi halinde beklenti olarak dile getiriliyordu. Fakat siyasi otorite temsilcileri, yani iktidar partisi olan AK Parti sözcüleri artık açık açık söylemeye başladılar.
Dedikleri şu:
“Eğer Başkanlık sistemine geçilirse seçim sistemi de değişir ve Dar Bölge Seçim Sistemi gelir.”
Bunun da “sistemlerin uyumu” için gerektiğini söylüyorlar.
Aslında…
Bilinen Dar Bölge Seçim Sistemi özellikleri nedeniyle bugünkü sisteme tercih edilebilecek bir sistem.
Bir kere…
Dar Bölge’de, yıllardır tartışılan ve düşürülmesi istenen seçim barajı ortadan kalkıyor.
İkincisi…
Bilinen Dar Bölge’de, bir il kaç milletvekili çıkarıyorsa o kadar seçim çevresi oluyor.
Örnek vermek gerekirse…
Bursa tek bölgede 18 milletvekili çıkarıyor. Eğer Dar Bölge Seçim Sistemi uygulanırsa her milletvekili 1 seçim çevresi olacağı için Bursa otomatikman 18 seçim çevresi haline geliyor.
En önemlisi…
Her milletvekili kendi seçim çevresinde sandık yarışına gireceği için, seçmen partilere ve listeye değil doğrudan adaya oy veriyor. Böylece, güçlü milletvekili modeli ortaya çıkıyor.
Ne var ki…
Ankara’dan gelen haberlere bakılırsa, AK Parti Genel Merkezi’nde yürütülen ve henüz kamuoyuyla paylaşılmayan yeni seçim sistemi hazırlıklarında Dar Bölge Seçim Sistemi’nin bilinenden farklı uygulanması düşünülüyor.
Nitekim…
Kulağımıza gelenlere göre, AK Parti’nin çalışmasında Bursa 4 seçim bölgesi olarak ele alınıyor. Her seçim çevresine 5 milletvekilini geçmeyecek şekilde sınırlama getiriliyor.
Sistemin merkezinde 800 bin nüfusu ve 650 bin seçmeniyle Osmangazi İlçesi yer alıyor. Hesaplamaya göre Osmangazi’nin tek başına 3 milletvekili çıkarması söz konusu.
Diğer ilçeler ise, Osmangazi ile eşitlenecek ya da en yakın değere getirilecek şekilde gruplandırılıyor.
Örneğin…
Nilüfer, Mudanya, Karacabey, Mustafakemalpaşa 4 milletvekilinden oluşan 1 seçim çevresi oluyor. Yıldırım ise 4 dağ ilçesi Keles, Orhaneli, Büyükorhan ve Harmancık’la birlikte düşünülüyor.
Kritik nokta şu:
Gruplandırılan ilçelerin nüfus ve seçmen toplamları Osmangazi ile eşitliği sağlamıyor.
Bu durumda…
Ortaya yeni bir formül geliyor: Bazı ilçelerin sınırlarının değiştirilmesi. Bu yolla rakamsal olarak çevrelerin birbirine en yakın hale getirilmesi planlanıyor.
Anladığımız kadarıyla…
Şu günlerde Ankara’da sürdürülen çalışmanın Bursa’yı ilgilendiren en kritik aşamasını ilçe sınırlarının yeniden belirlenmesi oluşturuyor.
Bunu merak etmemek de elde değil.
Osmangazi’nin 4 sandık bölgesi
Ankara’da yeni seçim sistemi olarak Dar Bölge hazırlıkları sürerken ve Osmangazi’ye göre ilçelerin gruplandırılması ve bu gruplamada rakamsal yakınlığı sağlamak üzere bazı ilçelerin sınırların değişmesi çalışmaları yapılırken Bursa’da da tamamen teknik amaçlı bir düzenleme var.
Düzenlemeyi…
Osmangazi İlçe Seçim Kurulu kendi bünyesinde hazırladı. 800 bin nüfuslu ve 650 bin seçmenli Osmangazi kendi içinde 4 sandık bölgesi olarak planlandı.
Siyasi partilerin planlamasını ilgilendirmeyen düzenlemeyle oyların merkeze yığılma olmadan daha sağlıklı ulaşımı hedefleniyor.
Öğretmene not, okul müdürünün intikam aracına döndü
Milli Eğitim Bakanlığı 2015 yılında kritik bir yönetmelik değişikliği yaptı. Bu değişiklikle okul müdürlerinin öğretmenlere not vererek değerlendirme yapmaları getirildi.
Getirildi, ama…
Uygulamada öyle şeyler ortaya çıktı ki, pek çok okuldan öğretmenlerin isyanı olarak adlandırılabilecek tepkiler geliyor.
Öyle ki…
85 puan ve üstünün başarılı bulunacağı ve bunun da siciliyle özlük haklarına yansıyacağı uygulamada okul müdürünün öğretmene verdiği not 23’e kadar düştü.
Bu durumu…
Bursa’da adeta öğretmenlerin sesi olan ve eğitim sistemindeki yanlışların düzeltilmesi için kendini adayan Türk Eğitim Sen 2 Nolu Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu’na sorduk.
Açıkçası…
Anlattıklarını dinlerken bile içimiz daraldı:
“Bir kere, öğretmenlerin değerlendirme formunda sorun var. Çünkü, formdaki soruların yüzde 85’i subjektif.”
Örnek verdi:
“Bir soruda öğretmenin milli, manevi, ahlaki, evrensel değerlere uygun davranışı sorulup not isteniyor. Hem milli, hem evrensel olunabilir mi?”
Şunu ekledi:
“Bir başka soruda, öğretmenin derse zamanında girip çıkışı sorgulanıyor. Oysa bu konu doğrudan okul müdürünün sorunu. Müdür buna not verebilir mi?”
Sonra da şunu söyledi:
“Ne yazık ki, bu sistem torpille atanmış okul müdürlerin öğretmenlerden intikam aracı haline dönüştü. Öğretmenleri bu zulümden kurtarmak gerek.”
İşte eşitlik, evde sorumluluk… Kadının mesaisi bitmiyor
Araştırmayı… Effect İletişim’den Sedef Serçe gönderdi. Gönderirken de, temizlik malzemeleri üreten Bingo adına yaptıkları kadınlar araştırmasında ilgimizi çekecek bulgular olduğunu söyledi.
İlgiyle inceledik…
Gerçekten de, çalışan kadın ve ev kadını karşılaştırması da yapılan araştırmada kadının konumunu ve duygularını anlatan çarpıcı sonuçlar var.
Örneğin…
Çalışsa da, çalışmasa da temizlik, yemek yapma, çocuk bakımı gibi konularda evdeki sorumluluk yüzde 77 ile kadının üstünde.
Bununla birlikte…
Kadının kendini değerli hissetmesi konusunda ev kadınlarının yüzde 67’lik oranına karşın, çalışan kadınların yüzde 75’inin kendini değerli hissettiğini ortaya koyuyor.
Bu noktada…
Aileden gelen takdir ev kadınının en büyük mutluluğu. En azından , eş ya da çocuktan “eline sağlık” sözünü duymak isteyenlerin oranı yüzde 79’a ulaşıyor. Bu takdir çalışan kadında “çok başarılı bir annesin” övgüsüne dönüşüyor. Bunu da “çok güler yüzlüsün”, “çok akıllısın”, “çok başarılısın” izliyor.
İlginç sonuçlardan biri de şu:
Ev kadınları rutin yaşantıları içinde “kendilerini en değerli hissettikleri an” sorulduğunda, “evlilik teklifi” aldıkları anı anımsıyorlar. Çalışan kadınlar ise eşlerinin aldıkları hediyeyi ya da yemek yapmasını kendilerine verilen değer kabul ediyorlar.
Bir anlamda…
İşyerindeki mesaisi bittikten sonra evdeki mesaisi başlayan çalışan kadınlar kendilerini değerli hissetme kriterini daha somut konularla gösteriyorlar.
Gençlerde ise…
Kendini değerli hissetme konusu sosyal sorumluluk projesinin parçası olma isteğiyle kendini gösteriyor.