Çocukluk günlerimizi anımsıyoruz… Örneğin 60’lı yılların sonunda daha küçük bir Bursa vardı. Altıparmak Caddesi’nin iki yanında beton apartmanlar değil, 2-3 katlı ahşap Bursa konakları diziliydi.

Stadyumun karşısında Banka Evleri yeni yapılıyordu ve şehir de Vali Konağına gelmeden bitiyordu.

Çekirge merkeze bağlı bir köydü. Günün son belediye otobüsü akşam 8’de kalkardı ve yetişemeyenler ya Çekirge’de kalır, ya da kente kadar çevresi açık arazi olan yolda yürürdü.

Kentin elitleri denildiğinde akla Kapalıçarşı esnafı gelirdi. Dokuma tezgahı olanlar da fabrikatör kabul edilirdi. O elitler Atatürk Caddesi’ndeki binalarda ya da Hisar’da yaşarlardı.

Sonra Altıparmak apartmanlaştı, sanayileşme de sanayici ve işadamı kimliğiyle sosyal statüyü değiştirince Çekirge elitlerin tercih ettiği elit semt oldu. Bölge yapılaşınca, bu kez Acemler’e kadar olan zeytinliklerde Kükürtlü doğdu.

80’li yılların ortalarına geldiğimizde Çekirge Caddesi de semtten aldığı destekle değişen alışkanlıklara yönelik yapılandı.

Hem yolda keyif gezintileri yapılması, hem İntam’lar başta olmak üzere modern binalarda marka ürünlerin satıldığı işyerlerinin çoğalması, elit müşteri kavramını da getirdi.

Uluslararası pek çok marka Bursa’daki ilk mağazalarını, hedef kitle olan müşterilerine yakın olduğu için Çekirge Caddesi’nde açtılar.

İşte…

Bu durum kent halkının televizyonda büyük ilgiyle izlenen bir dizinin adıyla Çekirge Caddesi’ni özdeşleştirmesini getirdi: Flamingo Yolu.

Ne var ki…

Çekirge Caddesi’nin alışkanlıklar ve sosyal yaşamı değiştirip yeni çığır açtığı dönemler geride kaldı. Geceleri direk süslemeleri ve vitrinlerden yansıyan görüntülerle ışıl ışıl parlayan Çekirge Caddesi cazibesini kaybetti.

Şimdilerde…

Büyükşehir Belediyesi ve Osmangazi Belediyesi yeri dolmayan Çekirge Caddesi’nin yeniden canlanabilmesi için özel planlamalar yapıyorlar. Cazibeyi arttıracak projelere destek veriyorlar.

İntam’da çöken bloğun yerine yeni inşaatın başlaması, cadde üzerinde yine konaklamadan satışa kadar yeni ticari alanların devreye girmeleri canlanma umudunu arttırıyor.

Bir anlamda…

Çekirge Caddesi ile birlikte Flamingo Yolu efsanesi de geri dönüyor.

 

AK Parti kurultay salonundan yansıyan iddia!

 

AK Parti’nin hukuki nedenlerle seçim öncesi yapmak zorunda kaldığı kurultay ilginç gelişmelere sahne oluyor.

Önce…

Kurultaya saatler kala genel başkan krizi yaşandı ve bu sütunlarda aktardığımız gibi Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun genel başkanlığı gidip geldi.

Dün de…

Partinin yeni Merkez Karar ve Yönetim Kurulu listesinde Bursa Milletvekili olarak Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile Bursa’nın siyasetçisi kabul ettiğimiz eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik yer aldılar.

Fakat…

Oylama devam ederken salondan Bursa’ya çok ilginç bir iddia ulaştı.

İddiaya göre…

Bursa delegasyonunda Faruk Çelik adının çizilmesi için küçük çaplı da olsa bir harekat olmuş. Ne var ki bu operasyon Teşkilat Başkanı olarak kurultaya giren Süleyman Soylu’ya yakalanmış.

Salondan arayanlar, Soylu’nun İl Başkanı Cemalettin Torun’la çok sert bir konuşma yaptığını söylediler.

Bu arada…

Asıl listedeki Müezzinoğlu ve Çelik’in yanı sıra, yeni MKYK’nın yedek listesine de Bursa’dan 2 isim girdi.

Listenin 10. sırasında Tülin Erkal Kara ve 25. sırasında Ahmet Kılıç adları yer aldı.

 

Cizre’de Kobane modeli mi uygulanacaktı?

 

8 gün sokağa çıkma yasağı uygulanan Cizre’de neler olduğunu kamuoyu çok merak etti. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş 2 Bakan’la yürüyüşe geçmesine karşın giremediğinde merak daha da arttı.

Özellikle sosyal medya kaynaklı spekülatif haberler yayıldı.

Cizre’de ne oldu?

Soruyu, Ortadoğu uzmanı olan ve bölgeyi çok iyi tanıyan Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi’ye sorduk.

O da…

“Cizre kurtarılmış bölgeye dönüştürülüp Kobane olabilir miydi?” sorusuyla genişletti ve şunu söyledi:

“PKK’nın bir Kobane deneyimi oldu. Kobane’yi kanton ilan edip bir çeşit bağımsız bölge haline getirmek istediler.”

Şunu vurguladı:

“Eğer Amerika’nın hava harekatı olmasaydı, IŞİD’e karşı direnemezlerdi.”

Şunu ekledi:

“Benzer bir şeyi Kuzey Irak’ta Musul yakınındaki Şengal’de yapmaya çalıştılar. Sonra modeli Türkiye’ye uyarlamaya çalıştılar. Devletin refleksini de ölçmek istediler.”

Devam etti:

“Cizre ve Nusaybin gibi ilçelerde bunu yaparken PKK’nın silahlı gücünü değil, şehirlerdeki KCK’ya bağlı YDGH’yi devreye soktular.”

Şuna dikkat çekti:

“YDGH henüz Emniyet kayıtlarına yeterince girmedi. O nedenle YDGH’nin kayıplarını sivil kayıplar gibi sunup uluslararası toplumda farkındalık yaratmak istediler.”

Düşüncesi şu:

“Türkiye Cumhuriyeti yeni koşulların farkında, artık eski Türkiye değil. Ama PKK farkında değil. Hala eski PKK, eski Kandil, eski kafa.”

Bu noktada…

Cizre’de yaşananlara aslında HDP’nin açıkça destek veremediğini ifade edip gözlemini şöyle paylaştı:

“Cizre’de Kandil’in YDGH’yi öne sürerek oldubittiye getirme çabası görüyorum. HDP’liler de yürüyüşe geçip farkındalığı arttırmak istediler.”

Sokağa çıkma yasağı boyunca yayılan haberleri spekülatif amaçlı bulan Doç. Dr. Pirinççi, bir şeyi saklamanın mümkün olamayacağını da sözlerine ekledi.

 

Bu çağrıya kulak vermek gerek

 

Şehit cenazelerinin toplumda ciddi infiale dönüştüğü bir ortamda Bursa Diyarbakırlılar Derneği Başkanı Şehmus Seviş’den çok önemli mesaj geldi:

“Silahlı çatışmalar, ölümler, şiddet ve kaos halkımızı tedirgin ediyor. Bu ortamın bir an önce sonlandırılmasını, akan kanın durmasını istiyoruz.”

Söylediği şu:

“Kimden gelirse gelsin her türlü terörü kınıyoruz. Çözüm ve barış sürecinin kaldığı yerden başlaması için üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”