Ahmet Emin Yılmaz
Ahmet Emin Yılmaz

Otomotivin rüzgarı güçlü, ama Bursa’ya yararı yok!

Bayramda gazetelerde bir haber dikkati çekti. Otomobil uçmuş gitmiş, otomotiv ihracatımız 2008 yılından beri en yüksek düzeye çıkmış.

Haber…

Elbette sevindirici ve Türkiye ekonomisi açısından da çok önemli. İhracatı gerçekleştirip rekora imza atan iki büyük otomobil fabrikası üretimlerini Bursa’da yaptıkları için önemi daha da artıyor.

Bu noktada…

Otomobil fabrikalarının Bursa için önemini iki açıdan ele almak gerekiyor.

Birincisi…

Fabrikaların istihdam olarak Bursa’ya büyük katkısı var. Bu da kuşku yok ki kent ekonomisi için avantaj.

İkincisi…

Otomobil fabrikaları kurumlar vergilerini Bursa’ya yatırıyorlar. Bu da Bursa’nın vergi geliri açısından önemli.

Ne var ki…

Fabrikalar sürekli yatırım halinde oldukları için ödedikleri vergiler de düşük kalıyor. Hatta, pek de göze batmayan inşaat firmalarının bile gerisindeler.

Bununla birlikte…

İller Bankası’nın dağıttığı paylar konusunda otomobil fabrikalarıyla Bursa arasında ihtilaf buradan çıkıyor. Özellikle gelir payı ile hizmet kaynağı oluşturmaya çalışan Büyükşehir Belediyesi haklı olarak fazlasını bekliyor.

Otomobil ihracatındaki patlama işte bu nedenle önemli..

Çünkü…

İhracat sırasında ödenen vergilerden de katma değer oluştuğu için, İller Bankası paylarını belirlerken her şeyi içine katarak hesap yapıyor.

Gelin görün ki…

Bursa’da üretim yapan otomobil fabrikaları, ürettikleri otomobilleri kendi bünyelerindeki ihracat şirketine devrediyorlar. İhracatı yapan o şirketlerin merkezi ise İstanbul’da.

Vergi gelirinin paylaşımı şirket merkezi esas alınarak belirlendiği için, uçup giden ve ihracatı patlayan otomobilde aslan payı İstanbul’da kalıyor, payı da hiç hakkı olmadığı halde İstanbul Büyükşehir Belediyesi alıyor.

Gariplik şurada:

Otomobil fabrikasından çıkan araçlar, Bursa yollarından geçerek Bursa’daki Uludağ İhracatçı Birlikleri bünyesinde bulunan Uludağ Otomotiv İhracatçıları Birliği’nde gümrükleniyor ve yurt dışına gönderilirken, bu ihracatı hiç görmeyen İstanbul katma değerinden hak etmediği payı alıyor.

Hiç de adaletli bir şey değil.

O bakımdan…

Otomobil ihracatının 2008’den beri en yüksek seviyeye ulaşması, otomobilin uçup gitmesi ekonomi açısından çok iyi haber olmakla birlikte, Bursa’ya bir yararı ne yazık ki olamıyor.

Buna da artık bir son vermek gerekiyor.

 

Bakan Çelik’in yaz gecesi şömine keyfi


 

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik sosyal medya kullanımını da önemseyen siyasetçilerden biri. Özellikle son dönemde hem bakanlık çalışmaları, hem kendi günlük yaşamıyla ilgili paylaşımlar yapıyor.

Örneğin…

Bayramı geçirdiği Bursa’da, birlikte siyaset yaptığı yol arkadaşlarıyla değişik ortamlarda bir araya gelirken, Hasan Tuğcu’nun Hüseyinalanı’ndaki dağ evinden de ilginç bir fotoğraf paylaştı.

Sırtında battaniyeyle şömine karşısında oturan Çelik bunu mesajına “Memleketimin güzelliği… Bir taraf sıcaktan bunalırken, Uludağ’da şömine karşısında battaniyeyle ancak ısınabildik” ifadeleriyle yansıttı.

 

Umutlar otoyolda, ama bu trafiğe otoyol yeter mi acaba?

 

Bayramın son günü… Yani perşembe günü, üstelik tatilin bitmesine 3 gün olmasına karşın, Mustafakemalpaşa’dan Bursa’ya 3.5 saatte gelebildik.

Gerçi…

Aynı durumu geçen yıl da yine bayram tatili dönüşü yaşamıştık, ama bu bayram ikinci kez trafikte kalmak değişik bir duygu oldu.

Önce…

Üsküp’teki çeşitli programların ardından geçtiğimiz cumartesi gecesi Bursa’ya dönüşümüz normalden uzun sürdü. İçinde bulunduğumuz araç, Atatürk Havalimanı’ndan saat 00.30’da çıkmasına ve Osmangazi Köprüsü’nden geçmesine karşın sabah saat 06.00’da Bursa’ya ulaşabilmişti.

O gün…

Yaşadığımız İstanbul’dan kaçış trafiğiydi. Önceki gün ise, bayram tatilini Ege’de geçirenlerin İstanbul’a dönüş trafiği içinde kaldık.

Düşük vitesle adım adım Bursa’ya ulaşmaya çalışırken şunu düşündük:

Otoyol büyük bir ulaşım kolaylığı getirecek, fakat bu trafiğe yetecek mi?

Acaba…

Otoyol yapıldıktan sonra bu trafik sıkışıklığı ortadan kalkacak mı?

Samimiyetle söylemek gerekirse, böyle bir yoğunluğa otoyolun da yetersiz kalacağı gibi bir izlenim edindik.

Tek teselli…

Sürücüler otoyol ya da duble yol tercihi yapacakları için, yoğunluğun bölüşülecek olmasında. Belki iki yol olunca birazcık normalleşme yaşanabilir. Tek umut bu ne yazık ki.

 

Turgay Şeren’li bir anı: Otogar yandığında aracı kalmıştı

 

1978 yılı ağustos ayıydı… Bugün Kent Meydanı alışveriş merkezinin olduğu yerdeki Şehirlerarası Otobüs Terminali yanmıştı. Yangın, peronların yan tarafında bulunan ve o dönem Türkiye’nin birkaç katlı otoparkından biri olan binanın altındaki tütün deposundan çıkmıştı.

Yangın yerinde sabahladıktan sonra gün ağardığında terminalin İstanbul Caddesi’ne bakan giriş tarafındaki korkuluklara yaslanıp katlı otoparkı seyreden biriyle karşılaştık.

O kişi Turgay Şeren’di.

Çocukluğumuzun efsane kalecisinin orada bulunma öyküsü de ilginçti. İzmir’e gitmek için İstanbul’dan yola çakmış, fakat Bursa’ya geldiğinde aracıyla gitmekten vazgeçmişti.

Bunun üzerine…

Terminalin içindeki katlı otoparka aracını park etmiş ve otobüse binip İzmir’e gitmişti. Birkaç gün sonra Bursa’ya döndüğünde katlı otoparkla birlikte terminalin bir bölümünün yandığını görmüştü.

Üstelik…

Bursa’ya dönüşü yangının ertesi günü sabahına rastlamıştı. Hüzünlü bir şekilde yanan binayı seyrediyordu. Otomobilini karşıdan görüyordu, fakat bina çöktüğü için ulaşabilmesi de, aracı çıkarabilmesi de mümkün değildi.

Hemen fotoğrafını çekip haber yaptık. Doğru Hakimiyet gazetesinin arşivinde olan o fotoğraflar duruyor mu, yoksa başka bir yerde mi bilemiyoruz, ama Turgay Şeren’in vefat ettiğini duyunca aklımıza bu anısı geldi.

Allah rahmet eylesin.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X